KURAN’A GÜÇLERİ YETMEZ BUNLARIN!
Batılı misyonerlerin içimizdeki kuklaları, Kuran’ın her açık mucizesine kenarından köşesinden itiraz edebilmek için efendilerinin kanaatlerine sığınarak zaman zaman yersiz tepkiler ortaya koyarlar. Bunun belirgin bir örneğini Kanadalı bilim adamı Prof. Dr. Keith L. Moore’nın anlattığı Kuran’da zikredilen Embriyo mucizesi için gösterdiler. İşin ilginç yanı bu alanda uzman olan ve ömrünü bu çalışmalara veren bu akademisyenin kendi sesinden Kuran’ın mucizesini dillendirmesini bile hazmedememişler.
Adam ölmüş, kendisine tepki göstereceklere; ‘haydi oradan halt etmeyin’, diyecek hali yoktur. Dine tavrını bu yolla kullanan bazı laikler, kinlerini dile getirmekten çekinmiyorlar.
Bu konuda Kuran ne diyor: “Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak’ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. (Müminun; 23/12-14)
Kuran’da bu yaratılış safhaları daha birçok surede dile getirilir. Adam net bir şekilde söylüyor:
“İnsan embriyomu o kadar küçük boyuttadır k, bunun mahiyeti için ayrıntılı çalışmaları sınıflandıran İslam sistemi inanılmazdır. Çünkü bunu mikroskop olmadan tanımlamak mümkün değildir.7. Yüzyılda (yani bundan 15 asır önce) mikroskop da dâhil, bugünkü teknik donanımın hiçbirisinin olmadığı bir dönemde, Kuran’ın bizim ancak son yüzyılda farkına varabildiğimiz Embriyom safhalarını detaylı bir şekilde anlatıyor olması olağanüstüdür. Bu, Tanrı’nın Peygamber Muhammed (Aleyhisselam)a bildirdiği açık bir mucizedir!”
Bir insanın inanıp inanmaması kendi kişiliğini ve geleceğini ilgilendiren bir meseledir. İslam’ın da bu tür kabullerle kendisine alan açmasına ihtiyacı yoktur. Bizde kendi hayatlarını kirletenlerin tutarsızlığına bakmayın siz, bugün Batıda her yıl on binlerce insan İslam’ı kabullenerek hayatın kirli tarafından kurtulmaya çalışıyor. Bakın mesela: Ulusal İstatistik Ofisi (ONS) verilerine göre, 2018’de 3 milyon 372 bin 966 olan İngiltere’deki Müslüman nüfusu, üç yıl sonra; 2021’de 3 milyon 868 bin 133’e yükseldi. Bu elli bin civarında artış demektir. Bu, Müslümanların İngiltere nüfusunun yüzde 6,5’ini oluşturduğu anlamına geliyor. Rakamların diliyle bakarsak, bu ülkede son on yıldaki Müslümanların artış oranı yüzde 57 seviyesine yükselmiş durumdadır. Dünyanın ve özellikle de Batılı ülkelerin İslam’a eğilimi de bundan aşağı değildir.
Peygamber Efendimizin zamanında yaşayıp ona kötü muamelelerde bulunan Ebu Cehil gibi, Ebu Leheb gibi müşrikler yok muydu? Günümüzde hiçbir sosyal ve ahlakı kaide ve kurala bağlı kalmaksızın, inanca saldıran adamlar her asırda olmuştur, günümüzdeki talihsizler gibi gelecekte de olacaktır. Yüce Yaratıcı, güvenceyi bizzat kendisi buyurmaktadır: “Hiç şüphe yok ki, Kuran’ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız.” (Hicr15: 9 .) İnananın bundan şüphesi yoktur elbette.
Bilim adamının farkına vardığı bir mucizeyi sulandırmaya kalkan inançsız kesim, kendi vehimlerine bedeli mutlaka ödeyeceklerdir. Çünkü Kuran’a güçleri yetmeyecektir!
MUHSİN İLYAS SUBAŞI
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-