<>.theiaStickySidebar:after {content: ""; display: table; clear: both;}
Allah’ı ve insanı tanıtan, hayatın başlangıcı ve sonucunu bildiren âyetleri, sunduğu hayat kanunları, felâket ve mutluluk sebebi olan yaşayış şekillerine ait tarihî belgeleri, evrenle ilgili ilmî mucizeleri, Hak’kı bâtıllardan ayırıcı düsturları ve insanlığın ölüm ötesi Cennete ve Cehennem yaşamını açıklayan haberleri ile Kur’ân-ı Kerîm bütün akıl sahibleri için hidâyet kaynağıdır.
Mü’min/Müslüman, söz ve mâna olarak Allah’ın Kitabı olan ve bütün Kutsal Kitap’ların özünü içeren Kur’ân’a iman eden; daha açık bir anlatımla onun ihtiva ettiği inançla ilgili kurallara; iktisadî, sosyal, hukukî ve ahlâkî ilkelere inanan ve Kur’ân’ı yaşamaya bütün varlığıyla yönelen insandır.
Kur’ân’a karşı görevlerimizi şöylece özetleyebiliriz:
1- Kur’ân’a Allah’ın bütün insanlığa gönderdiği İlahî mesajlar bütünü olarak inanmak ve onu ekonomik, cezaî ve mîras sistemleri dahil tüm içeriği ile kabul etmek,
2- Kur’ân’ı orijinal harflerinden, meâl ve tefsirlerinden anlamını kavramaya çalışarak okumak,
3- Kur’ân’dan öğrendiklerimizi, insanları sömürmek için değil, Allah’ın rızasını kazanmak ve toplumun gelişmesini sağlamak için uygulamak,
4- İnanıp öğrenerek uyguladıklarımızı insanlara tebliğ etmek.
5- Kur’ân ilkelerinden hareketle sivil kurumlar oluşturmak.
Sözü, Kur’ân’ın kendisini tanıttığı âyetlerinden biri ile bağlayalım:
“Hiç kuşkusuz bu Kur’an, insanlığı en güzel, en doğru yola iletir ve gösterdiği yolda yürüyerek güzel davranışlar ortaya koyan müminlere, kendilerini büyük bir mükâfatın beklediğini müjdeler. Ve gerek sözleri, gerek davranışlarıyla öte dünyanın varlığını inkâr edenlere, kendileri için can yakıcı bir azap hazırladığımızı bildirerek onları uyarır.” (İsra 9,10)
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi