KUR’AN’DA CENNET KADINLARININ, CİNSELLİĞİ DE İÇİNE ALAN GÜZELLİK VASIFLARI

1-Kur’ân’da Cennet Kadınlarının Vasıfları

Dünya hayatında, mü’min olarak yaptıkları İslâmî ameller sebebiyle Cennet’e girmeye hak kazanacak Cennet kadınlarının cinselliği de içine alan güzellik vasıfları, Kur’ân’ın muhtelif Mekkî sûrelerinde açıklanmaktadır. Cennet için yaratılmış kadın görünümlü özel hizmetçiler olan Hûrilerle hiçbir ilgisi olmayan bu vasıfları, yer aldığı sûrelerdeki indiriliş sırasına göre açıklayacağız.

Saffât 48-49:

“Ne’îm Cennetlerinde Allah’ın halis kulları yanında Beyzun Meknûn gibi Kâsırâtüt-Tarf ‘în olan kadınlar vardır.”

Sâd 52:

“O Müttekilerin yanı başlarında Kâsırâtü-Tarf, Etrab (olan kadınlar) vardır.”346

Vâkıa 35-37:

“Biz onları; (Cennet’e girecek dünya kadınlarını) yeniden   yaratacağız.   Sonra    da    onları    Ashâbül- Yemin için Ebkâr, Urub ve Etrab’a dönüştüreceğiz.”

Rahman 56:

“Cennetlerde / Cennet kadınları arasında “Kasıratüt-Tarf” ve “Lem Yetmishünne İnsün Kablehüm ve Lâ Cânn” vasıflı eşler vardır…”

Rahman Sûresi 58:

“Sanki onlar Yâkût ve Mercân gibidirler.”

Rahman Sûresi 70:

“Onlar arasında Hisan olan Hayrat vardır.”347

Nebe’ Sûresi 31-34:

“Hiç şüphesiz Müttakîler için kurtuluş, bahçeler, bağlar, Keva’ib, Etrab (kızlar) vardır.”

Açıklamalarımıza başlamadan önce ana kaynağımız olan Kur’ân-ı Kerîm’in temel özelliğine bir daha değinmek istiyoruz:

Arap dilinin özelliği gereği erkeklere ve kadınlara şamil olmak üzere Kur’ân’da erkek kipleri kullanılır. Bu sebeple lafzî engeller veya lafzî yönlendirmeler olmadıkça yapılan açıklamalar, verilen emirler, konulan yasaklar, bildirilen armağanlar ve cezalar her iki cinsi de kuşatır.

Burada “lafzî engeller veya lafzî yönlendirmeler” konusuna özellikle dikkat çekmek isteriz.

Yukarıda anlamları sunulan âyetlerde kullanılan müennes / dişil zamirler ve kelimeler türü lafzî karîneler sebebiyle ve de fıtrî eğilimlerimiz çizgisinde kadınları sevgili olarak öne çıkaran Kur’ânî üslûp nedeniyle bu âyetler, yalnızca erkekler zâviyesinden bakılarak okunabilir. 348 Kadınlar zâviyesinden okunamayacakları için bu âyetler, Cennet kadınlarının cinsel olarak da tanımlanabilecek güzellik vasıflarını açıklamaktadır.

– Rahman sûresinde tekrarlanan ve Cennet kadınlarına ait olan bir vasıf hariç – açıklanan âyetlerin öncesi ve sonrasında hiçbir şekilde Hûrilere değinilmediği ve beyan edileceği üzere Hûriler cinsellik dışında değişik hizmetler sunacak kadın görünümlü Cennet hizmetçileri oldukları için, kadınsı nitelikleri verilen bu kadınlar, kendileriyle cinsel hayatın da yaşanacağı dünya kadınlarıdır. Bu kadınlara da kendileri gibi yepyeni bir şekilde yaratılacak olan Cennetlik erkekler eş kılınacaktır.

Şimdi Cennet kadınlarına özgü özellikleri zikrediliş sırasına göre açıklayalım.

Bu Vasıfların Anlamları

1. Kâsırâtüt-Tarf: Çekici bakışlarını yalnızca eşlerine odakla- Kur’ân’da üç yerde zikredilmektedir.
2. ‘În: İri / güzel gözlü. Kur’ân’da bir yerde Cennet kadınlarının vasfı olmak üzere dört yerde geçmektedir.
3. Beyzun Meknûn: Saklı deve kuşu yumurtası gibi, göz değmemiş.
4. Etrâb: Kendi aralarında ve eşleriyle yaşları eşit. Diğer Cennet kadınlarıyla ve eşleriyle aynı ahlâkî yücelikte. Bu vasıf Kur’ân’da üç yerde geçmektedir.
5. Ebkâr: Her biri bâkire, bekâretleri yenilenecek şekilde yara- tılmış.349
6. Urub: Eşlerine aşık, işveli, aşk nameleri fısıldayan.
7. Lem: yetmishünne insün kablehüm ve lâ cânn / İnsan ve Cin Dokunmamış: Cennette eşlerinden önce kendileriyle hiçbir insan ve cinnin ilişkiye girmediği.350

Bu vasıf, Vakıa 36 da açıklandığı üzere Cennet’e girecek kadınların bâkire kılınacağına işaret olsa gerektir. Ancak onlar bâkire olarak ölüp Cennet’e girecek kadınları da çağrıştırabilir. Kur’ân’da iki yerde geçer.

8-9. Yakût ve Mercan Gibi: Dudakları ve yanakları kırmızılıkta ve saydamlıkta Yakût gibi, vücutları beyazlık ve berraklıkta Mercan benzeri.

10. Hayrât: İçleri saf, tertemiz, seçkin, ahlâkı bütün.
11. Hisân: (Yüzleri) güzel mi güzel.
12. Kevâ’ib: Göğüsleri henüz tomurcuklanarak göz alıcı hale gelmiş, kadınlığa yeni adım atmış.

Bu 12 niteliğe yukarıda açıkladığımız Cennet’e girecek erkeklerle müşterek olan Mütahharetün’ü de ilave edebiliriz.

Mütahharetün: Bedenî ve rûhî kirlerden / illetlerden arındırılmış.

Şimdi Bu Vasıfları Açığa Çıkaracak Şekilde Âyetleri Yeniden Mânalandıralım

Saffât 48-49:

“Ne’îm Cennetlerinde Allah’ın halis kulları yanında saklı deve kuşu yumurtası gibi göz değmemiş, iri / güzel gözlü, bakışlarını yalnızca eşlerine odaklayan kadınlar vardır.”

Sâd 52:

“O Müttakîlerin yanı başlarında bakışlarını eşlerine odaklayan, kendileri ile yaşıt (olan kadınlar) vardır.”

Vakıa 35-37:

“Biz onları; (Cennet’e girecek dünya kadınlarını) yeniden yaratacağız. Sonra da onları Ashabül-Yemîn için eşlerine aşık ve onlarla yaşıt bâkirelere dönüştüreceğiz.”

Rahman 56, 58, 70, 72:

“Cennetlerde / Cennet kadınları arasında bakışlarını eşlerine odaklayan ve kendilerinden önce hiçbir insanın ve cinnin ilişkiye girmediği eşler vardır…

Sanki onlar dudakları ve yanakları kırmızı, berrak ve bembeyaz Yakût ve Mercan gibi dilberlerdir.”

“Cennet’te / Cennet kadınları arasında yüzü ve ahlâkı güzel mi güzel seçkin kadınlar vardır.”

Nebe 31-34:

“Hiç şüphesiz Müttakîler için kurtuluş, bahçeler, bağlar, göğüsleri henüz tomurcuklanmış / kadınlığa henüz adım atmış (kendileri ile) yaşıt eşler vardır.”

Açıkça anlaşılacağı üzere, Cennet’e girecek kadınlar biri erkeklerle müşterek 13 özellikle vasıflandırılmaktadırlar. Hiç şüphesiz bu vasıfların önemli bir kısmı cinsel hayatı çağrıştıran fiziki câzibeye, bir kısmı da rûhsal güzelliklere işaret etmektedir.

Vakıa sûresinin 35-37. âyetlerinde beyan edildiği üzere, yukarı- da açıklanan vasıflara sahip olabilmeleri için genç-ihtiyar, güzel-çirkin, sağlıklı-hasta Cennet’e girecek bütün dünya kadınları yepyeni bir yaratılışla yaratılacaklardır…

Aynı sûrenin “…Sizi bilmediğiniz bir şekilde inşa edeceğiz” anlamındaki 61. âyetinde açıklandığı üzere, erkekler de yeniden inşa edileceklerdir. Allah’ın Resûlü’ne nispeti doğruysa “Cennet ehli erkeklerinin vücudu kılsız, yüzü sakalsız, gözleri sürmeli ve gençlikleri süreklidir” anlamındaki hadîs ve benzerleri de bu gerçeği pekiştirmektedir.351

(DEVAM EDECEK)

ALİ RIZA DEMİRCAN

MİRATYOUTUBE

DİP NOTLAR

346-Sâd ve Saffât sûreleri Hûr’un geçtiği sûrelerden önce indirilmiştir. Bu iki sûrede Cennet kadınlarıyla ilgili Kasıratüt-Tarf, ‘în, Beyzun-Meknûn ve Etrab olarak dört vasıf yer almaktadır. Bu durum da zikredilen dört vasıf yanı sıra diğer vasıfların da Hûrilerle ilgili olmadığını kanıtlamaktadır.

347-“Hayrât” kelimesi Kur’ân’da 10 yerde geçmektedir. (M. Abdülbaki el-Mu’cemül-Müfehres li Elfazıl-Kur’ânil-Kerîm)

Faydalı sözler-işler veya yarar sağlayıcı vesîleler manasına çoğul olan bu kelime, Tevbe 88 de ise alınacak armağanlar manasına kullanılmaktadır.

“Hayrat”ın seçkin kadınlar anlamına “Hayyirât”ın hafifletilmiş şekli olduğu da ileri sürülmektedir. (Müfredat Ha-ye-re, maddesi)

Kur’ân’da güzel anlamındaki “Hisan” kelimesi “Abkarî / halı” kelimesi yanı sıra “Hayrat” kelimesine sıfat olarak iki yerde isti’mal edilmektedir. (Rahman, 70, 76)

Yukarıda sunulan bilgiler ışığında “Hayrtün Hisân” terkibini güzel nimetler mânasına anlayabiliriz. Müfessirlerin büyük çoğunluğu tarafından kabul edildiği üzere bu güzel nimetler arasında güzel kadınlar da olabilir. Âyetteki mercii olmayan ve kadınları çağrıştıran “Hünne” zamiri de buna işaret etmektedir.

348-Mesela: Kur’ân’da Cennetlikleri ifade eden Ashabül-Yemîn ifadesinin kadınları da içine aldığında şüphe Ancak Vakıa sûresinin 35. ve 36. âyetlerinde geçen zamirler, Cennet’e girecek Ebkâr, Urub ve Etrab vasıflı kadınları işaret ettiğinden 38. âyette yer alan Ashabül Yemîn’i Cenetlik erkekler olarak algılıyoruz.

349-Söylediği rivayet edilen bir hadîslerinde Sevgili Peygamberimiz  şöyle buyurur:

“Yeniden yaratılarak Cennet’e girecek kadınlar arasında gözleri görme kusurlu ve çapaklı pek yaşlı kadınlar da olacaktır. ”

Tirmizi Tefsirul-Kur’ân Vakıa sûresi, Hn. 3296. Hadîs Garib’dir. İlgili “Mürsel” türü diğer hadîsler için bak. Min Mirkatil-Mefatih…6 / 650

350-İbn-i Abbas ve İmam Şa’bi de bu vasfın Cennet kadınlarına ait olduğu görüşündedir. Hadil-Efrah bab. 53, s. 320

351-Tirmizî, Cennet 2, 8,