“Damokles’in kılıcı gibi tehdîdkâr bir edâda sallanıyor Mü’min/Mü’mine Muslimanların tepesinde “Yahûdîleşme Tehlikesi”. büyük İslâm peygamberi Hz. Mûsâ efendimizin (AS) bildirdiği Hakk ve Hakîkat’e “Âmennâ ve saddaknâ!” diyerek kayıtsız-şartsız şekksiz-şüphesiz îmân edip Âlemlerin Rabbi olan ALLAH’ımıza, kayıtsız-şartsız şekksiz-şüphesiz teslîm olanları kesinlikle “İsrâiloğulları’nın Mü’min/Mü’mine Muslimanları” olarak tanımlamamız gerekir.
İşte bu Mü’min/Mü’mine Muslimanlar, el-Vesvâs’ın beşerî uşağı, dönemin mel’^n firavunun aralarına kattığı hâin casus Sâmirî’nin sinsi eylemleriyle akıllarına soktuğu Hakk ve Hakîkat’e aykırı, kötü, bozuk fikir ve düşüncelerin etkisiyle hevâlarına, yâni aslında Hakk ve Hakîkat doğrultusunda yaratılmış olan, dolayısıyla da varlığını ancak Hakk ve Hakîkat ile bütünleşebildiği zaman sağlıklı bir şekilde sürdürebilen ama kişinin kendi irâdesiyle Hakk ve Hakîkat’e aykırı davranışlar sergilemeye zorlayabildiği varlık özleri olan nefslerine hoş ve câzip gelen ama aslında boş ve değersiz olan çok güçlü arzularına alabildiğine kendilerini kaptırarak yahûdîleşmişlerdir!
Mel’un Firavun Sistemi, Mü’min/Mü’mine Muslimanlar en başta olmak üzere, her türlü kargaşanın, karmakarışıklığın tetiklediği ya da yol açtığı yaygaracı bir telaş içinde ileri-geri sağa-sola koşuşturan insanları köleleştirebilmek için “Hevâ Tahrîki” diyebileceğimiz o sinsi yöntemi her zaman büyük bir ustalıkla kullanmıştır, kullanmaya devam etmektedir.
ALLAH’ımız, celle şânuhu, İsrâiloğulları’nın Mü’min/Mü’mine Muslimanlarının o dehşetengîz yahûdîleşme sürecini Mü’min/Mü’mine Muslimanlar olarak âdetâ gözlerimizin önüne sermekle, bizi bu tehlikeli duruma düşmememiz için uyarır!”
diye başlamıştım ki, her zamanki gibi Mirat Haber’imizin muhterem okurlarının ve takipçilerinin görüşlerine arz etmeyi hazırladığım yazıyı, muhterem Ali Rıza Demircan hocamızın, ALLAH, celle şânuhu, ilmini, fehmini ziyâde etsin ve ondan ebediyyen râzı olsun, YAHÛDİLEŞME ZAAFIMIZ adlı muhteşem yazısı selâmladı beni!
ELHAMDULİLLAH!
İşte bu, mubârek Kur’ân’ın, onunla ciddî bir şekilde hemhâl olan Mü’min/Mü’mine Musliman’ın aklını Hakk ve Hakîkat doğrultusunda kullanabilmesi, düşünebilmesi, ibret alabilmesi için nasıl besleyip inşâ ettiğinin en somut göstergesidir!
ELHAMDULİLLAH!
Evet! Mubârek Kur’ân, onunla ciddî bir şekilde hemhâl olan Mü’min/Mü’mine Muslimanın aklını Hakk ve Hakîkat doğrultusunda kullanabilmesi, düşünebilmesi, ibret alabilmesi için öyle bir besleyip inşâ eder ki, Mü’min/Mü’mine Musliman nerede ve ne zaman olursa olsun, birbirinden haberdâr olması bile gerekmeden, aynı tepkiyi ortaya koyar; sonra da bu düşünce tepkisini hayata uygulayan bir eylem gerçekleştirir!
ELHAMDULİLLAH!
Bunun için çağın geliştirdiği iletişim/haberleşme imkânlarına başvurup onları kullanmasına bile ihtiyaç duymaz!
Varsın kessin ya da kendi menfaati doğrultusunda sınırlasın o mel’ûn Firavun Sistemi elinde tuttuğu bu imkânları! Hiç fark etmez!
Mel’ûn Firavun Sistemi dersini her zaman çok iyi çalıştığı için, aslında bunu çok iyi bilir! Bu çarpıcı gücün kendisi için oluşturduğu büyük tehlikenin karşısındaki çâresizliğinin de farkındadır ama, tâbir-i âmiyâne ile “çaktırmamaya” çalışır!
Her zaman yaptığı gibi Sâmîrî’ler salar Mü’min/Mü’mine Muslimanların arasına “Hevâ Tahrîki”ni en sinsi yöntemleri alabildiğine kullanarak!
Düşmeyelim o tuzağa!
Mubârek Kur’ân’la ciddî bir şekilde hemhâl olalım ve İlâhî Rehberlik’le, İlâhî Uyarılar’la uyanalım/uyanabilelim, dirilelim/dirilebilelim, dipdiri-dimdik ayakta duralım/durabilelim o mel’ûn Firavun Sistemi’nin karşısında, her türlü kargaşanın, karmakarışıklığın tetiklediği ya da yol açtığı yaygaracı bir telaş içinde ileri-geri sağa-sola koşuşturan insanlar için!
Bir daha, bir daha, bir daha ibretle okuyun, azîz kardeşlerim, muhterem Ali Rıza Demircan hocamızın, YAHÛDİLEŞME ZAAFIMIZ adlı muhteşem yazısını!
Yoksa yıldırım hızıyla iner Damokles’in kılcı tepemize, boydan boya yarar bizi!
MUNİB ENGİN NOYAN