Ramazan’a anlam kazandıran, Kur’an-ı Kerimin bu ayda inmiş olmasıdır. Bu konuda Allahu Teâlâ, Hayat Kitabımızda şöyle buyurur: “Ramazan ayı, içerisinde insanlar için hidayet rehberi, doğruyu gösteren açık belgeleri kapsayan ve hak ile batılı birbirinden ayıran kitap olarak Kur’an’ın indirilmiş olduğu aydır. Sizden kim bu aya erişirse onda oruç tutsun.” (2Bakara:185).
Dünyada en fazla okunan ama en az anlaşılan bir kitaptır Kur’an… Hâlbuki ilim ve teknikte derecesi ne olursa olsun her devrin insanı, okuduğu kadar da kabiliyeti ölçüsünde anlamalıdır da… Âlim ve cahile aynı anda tek bir hitapla nasibini vermek veya rûhen muhtaç olduğu ilacı sunmak, ilâhî kelam olan Kur’an’a has bir keyfiyettir. Allah’ın azabından korunmak isteyenlere yol göstericilik rolünü üstlenen (Bak: Bakara:2) ve öğüt alınması için anlaşılması kolaylaştırılan bir kitaptır. (Bak: Kamer: 17, 22, 32, 40).
Buna rağmen Kur’an’ı, hayatının merkezine koyup bütün hareketlerini ondan alacağı referansa göre yerine getirmeyenleri, bütün yetkilerini ümmetinin kurtuluşu için ortaya koyan Rahmet Peygamberi, kıyamet günü Allah’a şikâyet edecektir. Demek ki, Kur’an’ı ihmal etmek, Rasûlullah’ın merhametini bile aşan ciddi bir konudur. Hayat Kitabımız bu konuda şöyle buyurur: “Peygamber diyecek ki; ey Rabbim! Kavmim bu Kur’an’ı mehcur bıraktı.” (25Furkan:30).
Ayette geçen “mehcur bırakmak,” onu “terk edilmiş” kılmaktır. Hangi durumlarda Kur’an’ın terkedilmiş kılındığını, merhum Müfessir Muhammed Ali es-Sabûnî şöyle ifade ediyor:
Kur’an, şu beş şekilde terk edilmiş kılınmaktadır:
-Dinlemeyi ve ona iman etmeyi terk etmek.
-Okuyup iman etse de, amel etmeyi terk etmek.
-Onu hakem kılmayı ve hükmüne başvurmayı terk etmek.
-Onu düşünmeyi ve manasını anlamayı terk etmek.
-Bütün manevî kalp hastalıklarında onunla tedavi olmayı terk etmek. (Sâbûnî, Safvetü’t Tefâsîr,4/280).
İman etmeyerek Kur’an’a kulak vermeyi terk etme işi, kâfirlere özgüdür. Bunun karşılığı ebedi cehennemdir. Fakat inandığı halde Kur’an okunduğunda dinlemeyen, okuyup dinlediği halde Kur’an mesajları üzerinde düşünmeyen ve içindekileri ile amel etmeyenler Kur’an’ı terk edilmiş kılmaktadırlar. Ayrıca “Her hangi bir konuda anlaşmazlığa düştüğünüz zaman onu Allah’ın Kitabına ve Rasûlü’nün sünnetine götürün” (4Nisa:59) ayeti gereği, ihtilaflarımızı Kur’an ve Sünnet ilkeleri ile çözmüyorsak; haset, kin, nefret, öfke, nifak, kendini beğenme, başkalarını alaya alma ve küçük görme gibi manevi kalp hastalıklarına Kur’an eczanesinden ilaçlar kullanmıyorsak yine Kur’an’ı terkedilmiş kılmaktayız.
Öyleyse Kur’an ile eylem arasında ayrılmaz bir ilişki vardır. O’nun hayat ile olan bağını koparmamak yani mehcur kılmamak için OKUNMALI, ANLAMALI VE YAŞANMALIDIR. Çünkü Rasûlullah, Cebrail’in getirdiği Kur’an’ı:
-Okuyordu,
-Anlıyordu,
-Düşünüyordu,
-Özümsüyordu,
-Benimsiyordu
-İman ediyordu,
-Amel ediyordu,
-Aynı zamanda bu Kur’an’ı başkalarına okuyordu,
-Onların da yaşaması için uğraşıyor, çalışıyordu.
Hz. Ömer: “Sizi Kur’an’ı sadece lafzıyla okuyan kimse yanıltmasın. Kur’an’ı lafzıyla okuma ancak dilimizden çıkan bir sözdür. Fakat onunla kim amel ediyor, onun doğruluk ve değer ölçülerine göre kim yaşıyorsa, siz esas ona bakın” diyor.
Aynı konuda Hz.Ömer’in oğlu Abdullah (r.a) da şunları söylemiştir: “Biz Hz. Peygamber zamanında Kur’an’ı hafızamıza nakşederek ve hayatımıza taşıyarak okurduk. Bu gün kalplerine iman tam olarak yerleşmeden önce ellerine Kur’an verilmiş insanlar görüyorum. Onu başından sonuna kadar okuyorlar; ama onda ne emrediliyor ne yasaklanıyor hiç haberleri bile yok.”
Semerkand asıllı büyük âlim Fudayl b. Iyaz da bu konuda şu tarihi tespiti yapıyor: “Kur’an, insan hayatında uygulansın diye nazil oldu; ne var ki insanların çoğu onu uygulamak yerine Kur’an’ın kıraatini amel haline getirip sadece bununla yetindiler.”
Sonuç olarak deriz ki, dünya ve ahiret kurtuluşumuz, Allah’la ve Allahlı hayatı kuşanabilmemiz için, Merhum Mehmet Akif’in:
Lafzı muhkem yalnız anlaşılan Kur’an’ın
Çünkü kaydında değil hiç birimiz mananın
Ya açar nazmı celilin bakarız yaprağına
Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına
İnmemiştir hele Kuran şunu hakkıyla bilin
Ne mezarlıkta okunmak ne fal bakmak için.
Dizelerinde ifade ettiği gibi Kur’an’ı, ölülere okunan kitap olmaktan çıkarıp dirilerin hayatına taşımalıyız. Kur’an’dan uzak yaşayan İslam âleminin nasıl bir zillet içinde olduğunu görmeyenimiz yoktur. Rabbim, âlem-i İslam’a, Kur’an’ın damga vurduğu Ramazan ayında bu gerçekleri anlama bilinci versin.
Musab SEYİTHAN