Büyük sıfırlamada; (Great Reset) küresel elitlerin işine yaramayacak insanlar için hedefledikleri nihai çözüm, insanlığın geleceği için tehlikeler arz etmektedir.
Büyük Sıfırlama fikri; düzenin zihninde hala canlı olan Yeni Dünya Düzeni‘nden ya da Rothschild’ler, Henry Kissinger, George Soros, Bill Gates gibi insanlardan tutun, şu anki ABD başkanı Joe Biden’a kadar bir avuç küreselci diyebileceğimiz kişilerden türemiştir desek hiçte abartmamış oluruz.
Elbette, piramidin en üst seviyelerinde fikirleri, Global Babil merkezli baskıcı ve totaliter polis jandarma devletleri kurmaktan tutun, nefes alışımızdan kalp atışlarımızın sayısına adımlarımızın sayısına kadar takip etmek ve izlemek için doğduğumuz gün mikroçipler yerleştirmek istiyorlar. Dünyanın nüfusunu 500 bine kadar azaltmaya uzanan organizasyonlarında, pek çok başka kişiler ve aklımıza hayalimize gelmeyen tuhaf şeytanı düşüncelerini hayata geçirmek için sürdürdükleri çalışmaları var. Bütün bunlar kulağa çılgın ve uçuk komplo teorisi gibi gelse de bir avuç küreselci elitin çok uzun zamandır insanlığın aleyhine şeytani altın vuruş planlarını gerçekleştirmek istiyorlar. Onların inançları ve yaşam felsefeleri budur.
İşte onlardan biri de; Dünya Ekonomik Formu’nun (WEF) kurucusu ve halen de yönetim kurulu başkanı olan Prof. Klaus Schwab’ın himayesindeki Siyonist Yahudi Yuval Noah Harari’dir,
Noah Harari; ‘Sapiens: İnsanlığın Kısa Tarihi’ gibi çok satan birçok kitabın yazarı ve aynı zamanda Kudüs İbrani Üniversitesi’nde tarih profesörüdür. Siyonist Harari, doğdukları günden itibaren dünyadaki her insanı yönetmeyi kafasına koymuş bir avuç küreselci tarafından yönetilen distopik bir toplum yaratma fikrini destekleyen ve aynı zamanda da şeytanın hizmetkârı olan Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) etkili bir üyesidir.
Distopik nedir?
Çoğunlukla ütopik bir toplum anlayışının anti-tezini tanımlamak için kullanılır. Distopik bir toplum otoriter-totaliter bir devlet modeli ya da benzeri bir başka baskıcı sistem altında karakterize edilir.
Prof. Harari rahatsız edici olan ve yazımızı da konu olan şöyle bir soru sormuş ve açıklamalar getirmiş;
“Bütün bu işe yaramaz insanlarla ne yapmalı?”
Harari’ye göre dünya gezegeni aşırı kalabalık. Bu kalabalıklar ise ortaya çıkan sorunların başlıca nedeni. Ona göre, dünyanın en büyük sorunu önümüzdeki on yılların belki de ekonomi ve siyasetindeki en büyük sorunu işe yaramaz insanlarla ne yapılacağıdır.
Bu konu hakkında şu dehşet ifadeleri de açık açık yazmış!
“Önümüzdeki on yılların belki de ekonomi ve siyasetindeki en büyük sorunun, tüm bu işe yaramaz insanlarla ne yapılacağı olacağını düşünüyorum. Temelde anlamsız, değersiz olduklarında hayatta bir anlam duygusunu nasıl bulacaklar? En iyi tahminim, bir çözüm olarak uyuşturucu ve bilgisayar oyunlarının kombinasyonudur. Oluyor da zaten… Giderek daha fazla insanın hem yasal hem de yasadışı uyuşturucular ve bilgisayar oyunları ile daha fazla zaman harcadığını veya iç sorunlarını çözdüğünü görüyorsunuz”
Dedikleri daha da açarsak; insanların bir sanal gerçeklik simülasyonu olan Metaverse dünyasına bağlı kalmalarını ve aynı zamanda onları her türlü uyuşturucuya bağımlı hale getirmelerini istiyorlar. Hem Türk halkı hemde dünya halkları için “yaratmaya” çalıştıkları hayat tam bir çılgınlık. Burada özellikle yaratma ifadesini kullanıyoruz. Çünkü Allah böyle bir kötülüğü kullarına zulmetmek için yaratmaz !
Dikkat ettiyseniz; insanları dönüştürmek yada dönüştürülmüş insanlar yaratma planlarını da gizlemiyor ve çekinmeden açık açık yazıyor. Ama toplumumuz okuma yetersizliği olmasının yanında, okuduğunu anlayamama gibi bir problemi olduğu için küreselcilerin belalı işlerinden zarar gördüğünde uyanıyor maalesef. Bu konuda uyarı yapanları da “çılgın, çatlak, ütopik, komplo teorici” olarak yaftalayarak gürültü çıkararak susturmak isteyenlerin etkisinde kalıyorlar.
Bu konuda sinema ve dizi sektörünü çok iyi kullanıyorlar.
Ülkemizde de yayın hayatına giren birçok şifreli/ücretli dizi film ve sinema yayın platformları var. Bu platformlarda gösterime sundukları film ve yeni dizileri görseniz şaşırırsınız.
Gelecekteki sanal gerçekliği anlatan birçok Hollywood filmlerinden bazı bilinenler arasında; Jumanji, Source Code, The Matrix, Total Recall, Inception ve niceleri yer alıyor. Bu filmlerle bir avuç küreselci distopik bir polis/jandarma devleti olan bir toplumun Türk halkının ve dünya halkının yararına olacağına inanmamızı, itaat etmemizi ve ileride “insanlık adına” hokkabazlığı ile onlara yardımcı olmamızı istiyorlar.
Demek ki, onların işine yaramayacak insanlar için şeytani bir planları var !!
Peki, böyle bir toplumun gerçekleşmesi mümkün mü?
Doğruyu söylemek gerekirse bir avuç küresel elitin, insanların hayatlarını sanal gerçeklik aracılığıyla yaşayacakları fikri şimdilik emekleme aşamasında olduğu için gerçekleşme olasılığı çok uzak. Belki 50 yaşını aşmış olanlar göremezler. Ama gerçekleşmesi on yıllar hatta yüzyıllar sürecek bir yanılsamalar/illizyonlar olabilir. Ancak biz ve gelecek nesillerimiz küresel hokkabazların illüzyonlarına kanarak gaflete düşüp izin verirsek gerçekleşebilirler ancak.
Gaflete düşmemek için ne yapmalıyız?
Bütün bu hedefleri bilimsel, teknokratik ve oligarşik bir kapitalist dünya düzeninde ancak demokratik olmayan baskıcı, totaliter ve faşist polis/jandarma devlet yönetiminde gerçekleşebilir. Eğer ülkemizi böyle bir yönetim şekline dönüştürmek isteyen art niyetlilerin tuzağına düşmezsek, şeytani hedeflerini uzun bir süre gerçekleştiremezler. Hatta gerçekleştirmeye yeltenemezler.
Ama bunu başarmak için başka bir yol daha deneyecekler!
O da aile kurumunu çökertmek olacaktır. İşte bu yüzden de kurmayı planladıkları Yeni Dünya’da ailelere ihtiyaç olmadığını, ataerkil aile yapısının modasının geçtiğini, o işin geçmişte kaldığını, bunu da bizim özgür ve bireysel yaşamamız için önemli fırsatlar süslü yalanlarıyla söylüyorlar.
Türkiye’de ısrarla geri getirilmek istenen İstanbul Sözleşmesi ve halen uygulanmakta olan 6284 sayılı kanunun aile kurumunun temeline konulan dinamit olduğu için verdiği zararları yüksek sesle toplumun her kesimi tarafından dile getirilmiş olsa da, başta bir çok STK’nın ve siyasetçinin Türk toplumunun genlerine uygun olarak yeniden düzenlenmesine neden karşı çıktıkları şimdi çok daha iyi anlaşılıyordur.
Peki, “Büyük Sıfırlama” ile insanlık aleyhine daha aşka neler yapmayı planlıyorlar?
Dünya Ekonomik Formu’nun (WEF) kurucusu ve Yönetim kurulu başkanı olan Prof. Klaus Schwab; yaklaşık bir sene önce Büyük Sıfırlama‘nın üç temel bileşenini ana hatlarıyla anlattığı; “Now is the time for a great reset” (Şimdi ‘Büyük Sıfırlama Zamanı) başlıklı bir makale yayınladı.
Bu makalenin en önemli kısmından alıntılarla devam edelim;
“Büyük Sıfırlama gündeminin üç ana bileşeni olacaktır. Birincisi, piyasayı daha adil sonuçlara doğru yönlendirecektir. Bu amaçla, hükümetler koordinasyonu (örneğin vergi, düzenleyici ve maliye politikasında) geliştirmeli, ticaret düzenlemelerini iyileştirmeli ve bir “paydaş ekonomisi” için koşullar yaratmalıdır. Vergi tabanlarının azaldığı ve kamu borcunun arttığı bir zamanda, hükümetler bu tür bir eylemi sürdürmek için güçlü bir teşvike sahiptir. Ayrıca, hükümetler daha adil sonuçları teşvik eden uzun süredir gecikmiş reformları uygulamalıdır. Ülkeye bağlı olarak, bunlar arasında servet vergilerinde değişiklikler, fosil yakıt sübvansiyonlarının geri çekilmesi ve fikri mülkiyet, ticaret ve rekabeti yöneten yeni kurallar yer alabilir…”
“Büyük Sıfırlama gündeminin ikinci bileşeni, yatırımların eşitlik ve sürdürülebilirlik gibi ortak hedefleri ilerletmesini sağlayacaktır. Burada, birçok hükümetin uyguladığı büyük ölçekli harcama programları, ilerleme için büyük bir fırsatı temsil ediyor. Avrupa Komisyonu, birincisi, 750 milyar € (826 milyar $) kurtarma fonu için planlarını açıkladı[1]. ABD, Çin ve Japonya’nın da iddialı ekonomik canlandırma planları var. Bu fonların yanı sıra özel kuruluşlardan ve emeklilik fonlarından gelen yatırımları eski sistemdeki çatlakları doldurmak için kullanmak yerine, onları daha esnek, adil ve uzun vadede sürdürülebilir yeni bir sistem yaratmak için kullanmalıyız. Bu, örneğin “yeşil” kentsel altyapı inşa etmek ve endüstrilerin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) metriklerine ilişkin geçmiş performanslarını iyileştirmeleri için teşvikler yaratmak anlamına gelir…”
“Büyük Sıfırlama gündeminin üçüncü ve son önceliği, özellikle sağlık ve sosyal sorunları ele alarak kamu yararını desteklemek için Dördüncü Sanayi Devrimi’nin yeniliklerinden yararlanmaktır. COVID-19 krizi sırasında şirketler, üniversiteler ve diğerleri teşhis, tedavi ve olası aşılar geliştirmek için güçlerini birleştirdi; test merkezleri kurmak; enfeksiyonları izlemek için mekanizmalar oluşturmak; ve teletıp sağlayın. Her sektörde benzer uyumlu çabalar gösterilseydi neler olabileceğini hayal edin…”
Özetlersek;
Büyük sıfırlamanın üç ana bileşenin daha kolay işletilmesi koordinasyonu geliştirmek için vergi, düzenleyici ve maliye politikasında, ticaret düzenlemelerini iyileştirmek ve sağlık ile sosyal sorunlar konularında “paydaş ekonomisi” için zorlaya zorlaya koşullar yaratmak diyebiliriz. Son günlerde Türkiye’de sağlık hizmetleri iki gün kilitleyen doktor eylemlerinin organizasyonu düzenleyenlerin perde arkasında bu “paydaşçılar” ile ilişkili olabileceği şüphesini ifade etmeden geçemeyeceğim.
Peki, öyleyse bu planlar çalışır mı?
Dünyada 208 tane ülke ve özerk mini devletçikler var. Ülkeler farklı kamu idaresine, vergi sistemlerine, özel bankacılık işlemlerine, para politikalarına, ekonomilere, inançlara, kültürlere ve geleneklere sahipler. Bu durumda ülkelerin hepsi senkronize aynı yasalara ve birleşik kamu idaresi ve kamu maliye politikası oluşturması gerekecek. Buda neredeyse imkânsız.
Tuhaf amaçları olan bir avuç küreselci elitin kendi çıkarları için tüm dünyayı kontrol etmek istedikleri tek devlet, tek ordu, tek para, tek bayrak, tek (şeytani) din, tek birleşik ekonomik, tek siyasi ve tek finansal sistem değişmesi uzun sürecek. Ama “asla gerçekleşmeyecek” demek için daha çok erken.
Planlanmış küresel pandemiyi, 2022 yılının ikinci yarısında yeniden daha planlı yönetmek için ülkelerin merkezi kontrol şebekesini baskıyla denetleme gücüne sahip, DSÖ, BM, NATO gibi çoğunlukla seçilmemiş bir “elit bürokrat” grubu çalışma konseptinin varlığı herkesçe kabul gören bir gerçektir.
Bu elit bürokratlar günümüzde ‘sözüm ona’ toplumların refahı için yararlı insani fikirlere karşı etkili propaganda ile değersizleştirip acımasız büyük sıfırlamaya hizmet için neler öne sürebilirler?
Bu soruya gıda ve beslenme ve sağlık ile cevaplar arayalım…
İnsan eti tadında sentetik et ürettiklerini öğrendik birkaç gün önce. Bu durumda insan eti tadında sentetik et üretmek suretiyle, insanların damak tadını değiştirip, gelecekte laboratuvar ortamında üretecekleri insanları yiyeceğe dönüştürmeye çalışacaklarını iddia edemeyiz. Bu art niyetli küreselciler mağlup edilemezler algısını oluşturur. Ama dünyayı beslemek için kesinlikle iğrenç ve helal olmayan rezil çözümleri öne sürmeye şimdiden çalıştıklarını söyleyebiliriz.
Örneğin insanların hayatta kalmaları için mecburen böcek yemek zorunda kalacakları ortam oluşturmaya çalışıyorlar. Büyük baş hayvanların itlaf edilmesini sağlayarak, insanları sentetik ete muhtaç duruma getirmek istiyorlar. İçerisine farklı amaçlara hizmet edecek kimyasal maddeler karıştırılan yapay süt ve süt ürünleri piyasaya sürecekler. Doğal tahıl üreten çiftliklere ve tesislere yapılan sabotajlara devam ederek buğday kıtlığı yaşatacaklar.
Sağlıkta ise, aşı, ilaç, havadan salınan zehirli kimyasallarla sürdürülebilir yepyeni hastalıklar çıkararak insanları zayıf düşürüp büyük sıfırlamanın gerçekleşmesi çalışmalarını zaten yapıyorlar.
Keşke bu teoriler bir şaka olsaydı… Ama değil.
Ancak; Büyük Sıfırlamanın ve DSÖ, NATO, BM, CFR, Bilderberg, Chatham House, Vatikan, Big Pharma ve bunların küresel şirketleri gibi şeytanla ilişkili birçok küresel kurum ve endüstrilerinin insanlar tarafından reddedilmesi insanlık adına doğru yönde atılmış bir adımdır. Hatta bu yönde üretim yapan tesislere son günlerde yapılan sabotajlar, dünyayı kontrol etmek isteyen bir avuç küreselci eliti şimdiden panik haline sokmuştur.
Umarız ki; ülke insanımız ve tüm insanlık uyandıkça ve bilinçlendikçe; “Büyük Sıfırlama” başarısız bir proje haline gelecektir. İnsanlar ve bazı hükümetler, bir grup küreselcinin ve para için onun hizmetkarı haline dönüşen kripto bürokratların insanlığın aleyhine her alanda çalıştığı gerçeğinin farkına varıyor ve savaşmaya başlıyorlar.
Bizler; küresel bir güç tarafından ve onlara hizmet edenler tarafından yönetilmek istemediğimiz yönünde itiraz etmekte geç kalmış olsakta, geleceğimizi emanet edeceğimiz Z kuşağı, nasıl düşüneceklerini söyleyen merkezi veya küresel bir güç tarafından yönetilmek istemiyorlar. Bunu da her alanda özgürce çekinmeden söyleyecek olmaları, Büyük Sıfırlama hayaliyle yanıp tutuşup şeytana hizmet eden bir avuç Global Babilci küresel eliti ve hizmetkarlarını tedirgin etmeye devam edecektir.
Vesselam…
Sadi ÖZGÜL
__________________________
HARİKA; BİLGİLENDİRME ve BÜYÜK UYANIŞ MAKALESİ.
ALLAH RAZI OLSUN. TEBRİKLER.