Küreselleşme, Siyonizm Hegemonyasının diğer adıdır
Anlatacaklarımız komplo teorisi falan değil. Anlatacaklarımızın komplo teorisi olmadığını, 7 Ekim’den bu yana tüm dünya açık ve net bir şekilde gördü ve görmeye de devam ediyor.
Evet, Küreselleşme ABD ya da Siyonizm Hegemonyasının diğer adıdır. “ Zamanımızın tanrısı paradır ve Rotshchild’de onun peygamberidir” diyen bir zihniyetin çarkları arasında ezilen insanlık, şimdi de “Tek Dünya Devleti” kurma çabası içinde olan aynı zihniyetin yazdığı senaryoyu oynamaya mecbur kılınıyor. Filistin ve Gazze meselesi, bu konun sadece küçük bir parçasıdır.
Şimdi gelin, Siyonistlerin küreselleşme yalanını oturttukları iki temel unsura bakalım:
1-Küreselleşme yalanının birinci unsuru, bilgisayar ve internettir. İnternet yoluyla ahlaki değerler yok edilmiş, maneviyat denilen bir şey kalmamış, aileler dağıtılmıştır. Ahlaksızlık tavan yapmış, LGBT denilen hayasızlık dahi desteklenir olmuştur. Böylece de İnternet denilen şeytan(!) vasıtasıyla toplumların temeline dinamit konulmuştur. Yine aynı vasıtayla insanlar bencil bir hayata sürüklenmiş, sadece kendini düşünen ve çevresine tepeden bakan bir nesil meydana getirilmiştir.
2- Siyonistlerin küreselleşme yalanını oturttukları ikinci temel unsur ise Finansal yapıdır. Dolar denilen ve karşılığı olmayan bu para, şeytanın desiselerini aratmayacak şekilde “Rezerv Parası” olarak dünyaya kabul ettirilmiş, IMF ve Dünya Bankası aracılığıyla da ülkeler, büyük borçlara muhatap edilmiştir. Faiz yoluyla sömürülen ülkeler, ekonomik krizlerle boğuşmak zorunda kalmıştır. Hal böyle olunca da yönetimler, krizlerden çıkabilmek adına halkın üzerine ek vergiler koyarak kendi halkına zulmeder hale getirilmiştir.
Parasal güç demek, politik güç demektir. Parasal gücü eline geçirmeyi başaran Siyonizm’in şu anda ki planı ise, “Vaat edilmiş topraklar” doktrininden hareketle tek dünya devleti kurmaktır. Bunun kılıfı ise Küreselleşme yalanıdır.
20. Yüzyılın başında, dünyaya Ulus Devlet anlayışını empoze eden ve dayatan Siyonizm, 21. Yüzyılda küreselleşme yalanı altında “Tek dünya devleti” hayaliyle yanıp tutuşmaktadır. Ulus devlet anlayışının en büyük özelliği dini otoriteyi tanımamasıdır. Yani Siyonizm, II. Yüzyılda Juda Nassi’nin yazdığı Talmut’u benimseyip kendine dini(!) referans alan bir yol haritası belirlerken, dünya milletlerinin dinlerinden uzaklaşmaları ve soyutlanmaları istemiştir. Bu da gerek Tv dizileri gerekse İnternet vasıtasıyla sağlanmıştır. Bir de buna ekonomik sıkıntılar eklenince, toplumlar hem maddi hem de manevi erozyona uğramıştır.
Şimdi burada sorulması gereken kritik soru şudur:
“Küreselleşme yalanı içinde yok olup gidecek miyiz, yoksa aklımızı başımıza alıp özümüze dönecek miyiz?”
ŞABAN DOĞAN
MİRATHABER.COM