66 seçim bölgesinden 422 temsilcinin katıldığı 1. Meclis 23 Nisan 1920’de dualarla açıldı. 15 Nisan 1923’de son oturumunu yapan bu 1. Meclis İstiklal savaşını yönetti.
20/1/ 1921 tarihli ve 23 maddeden oluşan TEŞKİLÂTI ESASİYE KANUNU’nu yani Anayasa’yı yürürlüğe koydu.
Bu Anayasa’nın ikinci maddesi, “İcra kudreti ve teşri salâhiyeti milletin yegâne ve hakikî mümessili olan Büyük Millet Meclisinde tecelli ve temerküz eder.” iken 29.10. 1923’de yani Cumhuriyetin ilan edildiği gün Mustafa Kemal’in Cumhuriyeti de içine alan değişiklik teklifinin kabulü ile şöyle olur:
Bu 1921 tarihli Anayasanın 7. Maddesi ise İslam Şeriat kanunlarının uygulanması görevini Büyük Millet Meclisine verir. Okuyalım:
“Ahkâmı şer’iyenin tenfizi, umum kavaninin vaz’ı, tadili, feshi ve muahede ve sulh akti ve vatan müdafaası ilânı gibi hukuku esasiye Büyük Millet Meclisine aittir… “
Özetlersek Cumhuriyet ilan edildiğinde Türkiye Devletinin dini, Dini İslâmdır ve Ahkâmı şer’iyenin tenfizi (İslam Şeriat kanunlarının uygulanması) Büyük Millet Meclisinin görevleri arasındadır.
Başta Mustafa Kemal olmak bir avuç kadronun seçtiği/seçtirdiği 332 sandalyeli 2. Meclisin kabul ettiği 20/4/1924 tarihli ve 105 maddeden oluşan 1924 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’un yani Anayasası’nın 2. Maddesi, 1921 Anayasası’nın ikinci maddesinde olduğu gibiydi ve şöyleydi:
“Türkiye Devletinin dini, Dini İslâmdır; resmî dili Türkçedir; makarrı Ankara şehridir.”
1928 yapılan ilk değişiklikle “Türkiye Devletinin dini, Dini İslâmdır” kaydı kaldırılır ve 1937 yapılan değişiklikle de şöylece belirlenir:
“Türkiye Devleti, Cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, lâik ve inkılâpçıdır. Resmî dili Türkçedir. Makarrı Ankara şehridir.”
Bu ikici meclisin hazırladığı Anayasanın 26. maddesi de 1921 Anayasa’sının 7. Maddesi gibiydi ve şöyleydi:
“Büyük Millet Meclisi ahkâmı şer’iyenin tenfizi, kavaninin vaz’ı, tadili, tefsiri, fesih ve ilgası, Devletlerle mukavele, muahede ve sulh akdi, harb ilânı… ı gibi vezaifi bizzat kendi ifa eder.”
Ve bu madde 10/4/1928 tarihli değişikle şu hali alır:
“Büyük Millet Meclisi kavaninin vaz’ı tadili, tefsiri, fesih ve ilgası…”
***
Özetlersek 1924 Anayasası’nın 2. ve 26. maddelerine göre de Türkiye Devletinin dini, Dini İslâmdır ve Ahkâmı şer’iyenin tenfizi (İslam Şeriat kanunlarının uygulanması) Büyük Millet Meclisinin görevleri arasındadır.
1924 Anayasa’sına göre bile Devletin Dini İslam iken ve İslam Şeriati kanunlarının uygulanması Büyük Millet meclisinin görevleri arasında yer alırken KURUCU İRADE çiğnenerek Ülkemizde İslam’a ve bin yılık kültüre aykırılık ve karşıtlık başlar.
1925 şapka kanunu çıkarılır ve İstiklal mahkemelerinin 1925’de başlayan ikinci dönemiyle siyasi cinayetler işlenir.
İsviçre’den çevrilen Medeni Kanun 17 Şubat 1926′da yürürlüğe girer.
Onu İtalya’dan alınan Türk Ceza Kanunu izler. Ardından 1928’de harf devrimi gelir. Türk mûsikisi eğitimi yasaklanır, Ezan’ın herkesin bildiği evrensel nitelikli orijinaline el uzatılır.
Deneme için atılan demokrasi adımları halkın ayaklanarak devrimleri devirmesine sebep olabileceği korkusuyla bastırılır.
İstiklal savaşını yöneten 1. Mecliste oluşan KURUCU İRADE Hıyanet-i Vataniye kanunu ile değerlerini koruma altına almıştı. Yukarıda açıklanan devrimlerin yapılması bu kanuna göre vatana ihanet suçu oluşturacağı için 29 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi’nce çıkarılan Hıyanet-i Vataniye kanununun birinci maddesi 15 Nisan 1923 ve 25 Şubat 1925’de iki defa değiştirilir. Bu kanun 12 Nisan 1991’de yürürlükten kaldırılmıştır.
[Değiştirilen 1. Madde: “Makam-ı muallâ-yı hilâfet ve saltanatı ve memalik-i mahrusâ-i şahaneyi yed-i ecanipten tahlis ve taarruzatı def-i maksadına ma’tuf olarak teşekkül eden Büyük Millet Meclisi’nin meşruiyetine isyanı mutazammın kavlen veya fiilen veya tahriren muhalefet veya ifsadatta bulunan kesan, hain-i vatan addolunur.”
(Yüce hilafet ve saltanat makamını ve Padişahın başı olduğu Osmanlı Devleti topraklarını düşman elinden kurtarmak ve yapılacak taarruzları engellemek için kurulmuş bulunan B.M.M.’nin meşruiyetine fiilen veya yazı veya sözle karşı koyanlar vatan hainidirler.)
Ölümünün hemen öncesi ve sonrasında kendi kadrosu tarafından itilen ve unutulan ama Demokrat Parti’nin Anıtkabir’i inşası ve 5816 sayılı yasayı çıkarması ile yeniden iktidara getirilen Kamâl Atatürk, şahsiyet-i maneviyesiyle iktidarını günümüzde de korumakta ve sürdürmektedir.
Yürürlükteki Anayasanın özellikle ikinci maddesine dokunarak KURUCU İRADE ruhuyla Kamâlizmle yüzleşemeyecek kişiler, iktidarda ve ana muhalefette de olsalar 85 milyon olan milletimizi kuşatıcı özgürlükçü bir Anayasa yapamazlar.
Türkiye’yi İslam ve Türk dünyasının öncüsü ve organizatörü kılarak yüceltemezler.
Bizim amacımız ise Kurucu İrade doğrultusunda İslam’ın yücelmesi ve Ülkemizin yükselmesidir.
ALİ RIZA DEMİRCAN
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
İlahiyatçıların, Yıllarca İslam ve müslümanlarla uğraşması teşvik edilmiş; her türlü eksiklik ve aksaklığın faturası müslümanlara kesilmeye çalışılmıştır.
Yeni nesiller bizim bir üst yaş gurubumuzdan daha cesur ve sorgulayıcı davranabiliyor. Ali Rıza Hocamızın bu yeni nesle öncülük yapacak hocalar arasında yer alması ve sıkıntıların esas kaynağını keşfederek fatura kesilecek zihniyete işaret etmesi başlı başına takdire şayandır.
Rabbimim kaleminizi etkin sözünüzü tesirl ve bereketli kılsın muhterem hocam.
600 yıllık Osmanlı Cihan Devletinde görünmeyen kadın cinayetleri; günümüzde günlük vakayı adiye haline gelmesinin hesabı ve faturasını ödemekten başlayıp sıraya konması gereken yüzlerce fatura var? Kamalizm bu faturaları ödeyebilir mi?