1.) Onayımız alınmaksızın Anayasal düzeni “demokratik, laik ve hukuk” olarak belirlenmiş Devletimizde Müslüman olarak yani İslâm’ın iman ve hayat ölçülerine inanmış insanlar olarak yaşıyoruz. Soyut vatandaş olarak Devlet yönetimine bağlı kalmak ve itâat etmekle yükümlüyüz.
Yasal düzeninin tümüme onayımız yoksa da sahibi olduğumuz Devletimizin İslâm’a uygun olan yasalarına itâatimizde dinen bir sakınca yoktur. Aykırı olan yasalarına itâatten ise gücümüz ölçüsünde sakınmakla yükümlüyüz. Çünkü Peygamberimizin ifadesiyle “Allah’a isyan hususunda yöneticilere/ yönetimlere itâat yoktur. “
İtâatsizlik oluşturan fiillerin gerektiğinde yasalarla belirlenmiş cezasını da öderiz.
2.) İslâm’ı Hayat Düzeni olarak görmeyen bazı ilahiyatçılar “Devlet yöneticilerine itâat farzdır” derler. Kur’ân’ın Nisa sûresinin 59. âyetini de delil olarak gösterirler.
Haklı olarak tepki koyarız. Çünkü bu bir Hak’tan saptırma eylemidir. Âyetin anlamını anlaşılır bir dil ile sunalım:
“Ey İman edenler! Allah’ın koyduğu Kurân yasalarına itâat edin . Onun Peygamberi Muhammed’e ve sizden olan ulül-emre/yöneticilere itaat edin. -Yöneticilerle ve kendi aranızda- ihtilafa düşerseniz, ihtilaf konusunu Allah’ın koyduğu yasalara ve Peygamberinin uygulamalarına göre çözümleyin. Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız yapmanız gereken budur. Çünkü bu yöntem pek hayırlıdır. Sonuçları yönünden de daha verimlidir.”
Demokratik laik bir düzende yöneticilerle ihtilafa düştüğümüzde Kur’an ve Sünnet yasalarına göre çözüm üretemeyeceksek, -İslâm’a bağlı Müslümanlar da olsalar- yöneticilere itâatimiz farz olmak bir tarafa görev olmaktan da çıkar.
3.) Gayemiz nedir? Yaşadığımız demokratik laik toplumda İtaat ve Farz gibi İslâmî kavramları -üstelik hatalı olarak- inandığımız yöneticilerimiz için kullanırsak, yarın birileri de kendi bağlıları için kullanırlar. Uzun vadede zararımız da büyük olur. Dini siyasete alet etmek de budur.
Bilgili ve bilinçli istisnai okuyucular bir tarafa özet olarak yazdıklarımızın anlaşılamayacağını, çoğunluğu düzeysiz ve saygısız olan yorumlardan biliyoruz. İlahiyat fakültelerimize kadar ölüm uykusuna yatıldığı dönemimizde birilerinin de hakkı söylemesi gerekirdi. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz.
ARD
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-