islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4915
EURO
36,2365
ALTIN
2.952,64
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

LAİKLEŞEREK DİNSİZLEŞEN TOLUMDA DİNDEN ÇIKMA SUÇLAMASI YAPILABİLİR Mİ?

LAİKLEŞEREK DİNSİZLEŞEN TOLUMDA DİNDEN ÇIKMA SUÇLAMASI YAPILABİLİR Mİ?
14 Ekim 2022 11:00
A+
A-

İlk iki yazımızda  mürted yani dinden çıkan kişi için özetlediğimiz bilgilere, doğrusunu Allah bilir kaydını koyalım ve içinde yaşadığımız probleme açıklık getirmeye çalışalım.

İlahiyat akademisyenlerimiz ve medrese kökenli hocalarımızın büyük bir bölümü silahsız ve silahlı ayırımı  yapmaksızın, Kur’ân ve Sünnet hakemliğine baş vurmaksızın fıkıh kitaplarımızdan aldıkları ictihad ürünü hükümleri adı müslüman olan insanların bütününe teşmil ederek mürted  fetvası vermektedir. Böylece nefret ve öfke birikimine sebep oldukları gibi eşlerin ayrılmasına da sebep olmaktadır. Bazıları mürtedin mallarına el konulabileceği gibi temelsiz fetvaları da dile getirmektedir.

Ama bunların kahir çoğunluğu İslam’ı suç haline getirerek dışlayan  laik yani mürted sistemimize  karşı dilsiz şeytan kesilirler. İlahi hükümleri gizleyerek lanet gölgesi altına girerler ve bir kısmı da memuru olup ünvanlarını kullandıkları jakoben laikliği takdis etmekten geri durmazlar.

Dinden Çıkış İçin Dine Bilinçli Bir Girişin Olması Lazımdır

Ülkemizde ve de İslam dünyasındaki müslümanları şöylece tasnif edebiliriz:

a.) Müslüman bir ailede doğmaktan öte İslam ile bağlantısı olmayan Müslümanlar. Bunlar İslam’a hiç girmediler ki çıkmış olsunlar.

b.) Büyük kısmı ana babadan ve çevreden gördükleriyle yetinen, namaz kılıp oruç tutsa ve örtünse de bilinçsiz bir şekilde seküler yaşama kilitlenmiş fertlerden oluşan müslümanlar. Bunlar sürekli olarak ama bilmeyerek dine girip çıkar ve tekrar dönerler.

c.) İslam’ı bir hayat düzeni olarak algılayan, dinimizi gücü ölçüsünde ama bir kısmıyla yaşamaya çalışan ve sunan bilgili ve bilinçli müslümanlar.

Kur’ân ve Sünnet hakemliğinde tarafsız bir anket çalışması yapılsa bu son bölümdeki müslümanların tam bir azınlığı  oluşturduğu görülecektir.

Bir il  müftüsü ile birlikte otuzu aşkın ilçe müftüsünün Kur’ân hükmü olarak kocası ölen kadının yeni bir evlilik için dört ay gün  iddet beklemesi  gerektiğini; her biri imam hatip mezunu olan  bir bayanla yüksek yargı üyesi hukukçu bir kardeşimizin ana babanın her birinin ölen çocuğuna, eşi ve çocukları ile birlikte  altıda bir oranında varis  olacağını bilmediğine tanık olduğumu söylersem sanırım tespitimiz doğrulanacaktır.

Kimler Mürted Olup Dinden Çıkar?

Kişinin Mürted olduğu  yani dinden çıktığı hükmü, İslam dininin bilgili ve bilinçli imanlısı akıllı ve ergin bir müslüman  iken açık beyan nitelikli sözleri, davranışları ve işleri ile İslam’dan çıkan kişi için verilebilir.

Mesela İslam dininin Allah’a, meleklere ve âhiret hayatına iman gibi inanç  esaslarından birini inkâr eden; söz ve ma’na olarak Allah’ın indirdiği kitap olan  Kur’ân’ı  Hz. Muhammed’in düzenlemesi olarak gören,

Haramlığını  kabul etmeyerek örneğin Kur’ân merkezli yasaklar olan faiz, zina ve eşcinselliği savunan, kasıtla öldüren katile af ve tazminat seçenekli ölüm cezasını red eden, namaz, zekât ve tesettür gibi görevleri küçümseyip dışlayan,

Ötekileştirici ve baskıcı  laiklik anlayışıyla İslam’ın bir hayat düzeni olarak yaşanmasını ilkel bulup ret eden… Bu gibi kişiler için mürted hükmü verilebilir.

Bir diğer anlatımla bilgili ve bilinçli müslüman iken örneğin ateist, deist, agnostik ve jakoben laik olan müslüman için dinden çıktığı yargısına varılabilir.  Ama laikleşerek İslam’ı ret ile Mürted olan bir sistemde yukarıda açıklanan ilk iki sınıf içinde yer alan müslümanlar için mürted arayışına girilemez. Girilmemelidir. Çünkü bilgi ve bilinçle İslam’a girilmemiştir. Burada güncel bir söyleme değinelim: Gençlik deizme kayıyor, doğrudur ama kayanlar İslam’dan sapmıyor, sistemin oluşturduğu ne idüğü belürsüzlükten kaçıyor.

Laik/Mürted Toplumda İman Suçlusu Aranabilir

İslam ile çelişmeli ve çalışmalı  laik toplumlarda ancak İslami iman suçu ve suçlusu aranabilir -ki aranmış olup on  binlerce müslüman  mağdur ve mahkum edilmiştir, ama mürted araştırılması  yapılamaz. Yapılmamalıdır.

Bu arada hatırlatalım, tarihi süreçte Peygamberlere başkaldırıların ana sebebi, Kur’ân’ın bize tanıttığı örneğin Ashab-ı Uhdudûn yakılma  ve Ashab-ı Kehf’in mağaraya sığınma nedeni kafirler ve yönetim düzenlerince  iman suçu ve suçlusu  aranmasıdır.

İslam’a saygısızlık, düşmanca karşıtlık ve aleyhte yıkıcı propaganda yapılmadıkça aslında dinden dönme diye bir suç bile  oluşturulamaz. Hayatın doğasına ve ilahi deneme amacına aykırı olur. Kişi dilerse inanıp mümin ve Cennetlik isterse, inkâr ile kafir ve cehennemlik olur.

Konuya Ülkemiz Ölçeğinde  Yaklaşma

Tartışılabilir ise de Osmanlı Devleti bir İslam Devleti idi. İslamî inançla verilen kurtuluş savaşından ve Cumhuriyet döneminden  sonra Osmanlıda başlayan İslam’dan kopuş hızlandı ve laikliğin kabulü ve tercüme ve telif yasalarla tam bir irtidat/dinden dönüş yaşandı.

Sistem dinden çıktı  ve irtidat/dinden çıkış hayatın her alanına teşmil edildi. Değil hayatın bütününde ahvali şahsiye denilen evlilik, boşanma ve mîras gibi alanlarda bile İslam’a dönüş anayasal suç haline getirildi. (Anayasa madde 24) Benim de yedi defa laikliği  ihlal suçlaması ile yargılandığım ceza maddeleri işleme konuldu.

Tanzimat’tan ve  Cumhuriyet’ten  bu yana eğitimden hukuka, ekonomiden sanata her alan laikleştirildi; İslam dışlandı ve gerçek Müslümanlar ötekileştirildi.

İslam bir hayat düzeni olarak kabul edilmediği için İmam Hatipler ve İlahiyat fakültelerinde bile Kur’ân’ın öngördüğü şekilde İslami iman ve yaşam kurallarının alt yapısı kurulamadı.

Şimdilerde yaygın cehalet sebebiyle İslam bir hayat düzeni olarak görülemediği, ailevi, sosyal ve ekonomik problemlere çözüm üretilemediği için  sekülarizm/laisizm Müslümanlarca da benimsenir oldu. Ülkemizde ve İslam dünyasında şeriat bilmez, bilmediği için de kabul etmez müslümanlar türedi. Bunlar arasında bilinçsiz ilahiyat akademisyenleri , müftüler, ve namaz kılıp oruç tutanlar da vardır.

Bunlar  ve yukarıda açıklanan ilk iki sınıf içinde yer alanlar,  mürted oldular suçlamasıyla  İslam  camiasından dışlanamayacağına göre yeniden bilgilendirilip bilinçlendirilmedikçe her hangi bir yargıya gidilemez.

Hulâsa mürted olan toplumsal yapımızda çoğunluk müslümanım dese de irtidadının farkında olmayan müslümanlar çoğunlukta, hakiki  müminler azınlıktadır.

İslam adına kim kimi mürted olduğu için suçlayacaktır. Bu sebeple Tekfirciler de bilinçsiz mütecavizlerdir.

Tesellimiz, yürekten inandığımız Cennet ve Cehennem’in varlığı, duyurumuz da tefsirî açıklamasını alıntılayarak verdiğimiz Kâfirûn suresidir:

1.) Ey İslâm davetçisi! Gerek servet, şöhret, makam gibi dünyalıklar vadederek ve gerekse kızıp tehditler savurarak sana dinin temel ilkelerinden taviz vermeni teklif eden inkârcılara seslenerek de ki:

Bakın, ey inkârcılar!”

2.)Ben bir Müslüman’ım. Bir elime Ay’ı bir elime Güneş’i verseniz bile, sizin taptığınız ve beni de kulluğa çağırdığınız o sahte ilâhlara tapmam!”

3.) “Nitekim siz de benim kulluk ettiğime ve sizi de kulluğa davet ettiğim sonsuz ilim ve kudret sahibi, eşi ve ortağı olmayan, bütün âlemlerin Rabb’i ve İlâhı olan Allah’a O’nun razı olduğu şekilde kulluk etmiyorsunuz. Siz Allah’a başkaldırmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin tehditlerinizden mi korkacağım!”         

4.) “O hâlde, hiç boşuna ümitlenmeyin. Ben sizin taptığınıza bugüne kadar tapmadığım, şimdi ve bundan sonra da ebediyen tapacak değilim.”

5.) “Zaten bu inkârcı tavrınızdan vazgeçmediğiniz sürece, siz asla kulluk etmeyeceksiniz, benim kul olduğum yüce Allah’a! Size göre bireysel, toplumsal, ekonomik, siyasal alanlarda Allah’tan başka sözü dinlenecek, kulluk yapılacak nice varlıklar var. Benim ise hayat programımı belirleyen Kur’an’ım, izinden yürüyeceğim Peygamber’im var.”     

6.) “Öyleyse, birbirimizi kandırmayalım, açık ve net konuşalım: Hak ile batıl arasında bir uzlaşma, bir kaynaşma olamaz. Sizin dininiz size, benim dinim bana.”

(Meal İnsan Dergisi’nin hazırladığı Kur’ân tercümesinden alınmıştır.)

Devamı Gelecek…