Herhangi bir şeyi ilkönce anlamak daha sonra ise anlatmak gerekiyor. Davanızda haklı olsanız bile, anlamadan anlatmaya kalkarsanız, bocalarsınız ve hep açığa düşersiniz. LGBT denilen hayasızlığa, “özgürlükler” adı altında masum bir pencereden bakarsanız, olayı anlayamaz ve de gerçek manada anlamlandıramazsınız. Anlamlandıramadığınız için de anlatamazsınız.
Başka bir ifade ile olaylara İslami bir pencereden bakmak yerine, özgürlükler(!) adı altında kendi nefsinize hoş gelen bir pencereden bakarsanız; aile kurumunun temeline dinamit koyan, toplumları cinsiyetsizleştirme projesi olan LGBT denilen sapıklığı bile hoş görür, hatta bunu ilerleme ve modernizm olarak bile kabul edebilirsiniz.
Özgür bir toplumuz ya…
Hep söyledim… Eğer LGBT’yi savunan derneklerin yaptığı yürüyüş ve gösterilerde “İmam Hatipler kapatılsın” pankartları açılıyorsa, orada başka bir gündem, başka bir hesap, başka bir proje var demektir… Ve bütün dayatma ve propagandaların belli bir amacının olduğunu, toplumumuzun aile yapısının temeline konulan bir dinamit ve bomba niteliği taşıdığını göremiyorsanız, olayı anlayamamışsınız demektir…
Gidiniz, çayınızı demleyerek TV ve İnternet karşısında LGBT propagandası yapılan dizi ve filmleri izlemeye devam ediniz…
Biz bu rezillikleri izlemeyeceğiz ve sapkınlığı normalleştirme çabalarınıza dur demek için bütün demokratik haklarımızı da kullanacağız… Yok öyle üç kuruşa beş köfte…
Siz, lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel veya travestiliği doğal gösterip yaymak ve aile kurumunu bitirmek için gösteriler düzenleyeceksiniz ve bu normal olacak; bizler bunlara karşı aile yapımızı korumak için yürüyüş düzenleyince, bunun adı ötekileştirme, kin ve nefret söylemi olacak öyle mi?
Doğal ve fıtri olan her şeye savaş açmış olan bu küresel projeye “Dur” demek boynumuzun borcudur… Dinimizin de emri…
Bu bağlamda İstanbul Fatih’te 150’den fazla sivil toplum örgütünün “fikirde birlik ve mücadele platformu” tarafından düzenlenen “Büyük aile buluşması” organizasyonunu haklı bir tepki olarak görüyor ve destekliyoruz.
LGBT adı altında sapkınlıklar normalleştirilmeye çalışılıyorsa, biz de yapılan bu mezkur yürüyüşü destekliyoruz…
LGBT adı altında, doğal ve fıtri olan her şeye savaş açılmışsa, biz de büyük aile buluşmasını gönülden destekliyoruz…
Kimsenin, bu milletin evlatlarının dünya ve ahiretiyle oynama ve mahvetme hakkı yoktur…
Bu hakkı LGBT ya da başka bir isim altında birleşerek kendinde gören müptezeller, çok iyi bilmelilerdir ki, ne yaparsa yapsınlar Müslüman Türk aile yapısını bozmaya muvaffak olamayacaklardır.
Bu yürüyüşten sonra, yaşadığı toplumun manevi hissiyatından bihaber olarak yaşamayı modernizm olarak kabul eden ve kendini sanatçı addeden kişilerin, sosyal medya hesaplarından özgürlük teraneleri ile kıyameti koparmaları, bu işin arkasında küresel bir lobi faaliyetinin olduğunu gözümüze sokarcasına deklare etmiş oluyor…
Duyarlı insanların, toplumun en küçük ama bizim için en önemli kurumu olan aile yapımızı koruma çabalarının, eşcinselliğin yaşam hakkına saldırı olarak değerlendirilmesi, lümpen bir davranışın ötesinde terbiyesizliktir. Milletimizin sahip olduğu manevi duygulara da saygısızlıktır…
Halbuki bu yürüyüş, kimsenin özel hayatına müdahale olsun, insanların özgürlükleri kısıtlansın diye yapılmadı. Tam tersi, LGBT lobi faaliyetlerinin ülkemiz insanının özgürlüklerine müdahale etmesinden dolayı yapıldı. Zira kimsenin, benim çocuklarımın ve torunlarımın üzerinde LGBT denilen hayasızlık adına operasyon hakkı yoktur ve bu özgürlük falan da değildir…
Diğer taraftan, bu yürüyüşe karşı çıkan güruhun bize söylemek istediği aslında şudur:
“Siz, bir durun hele, ses çıkarmayın! Biz küresel çapta çalışan bir lobiden nemalanmaktayız. Şu aile yapısını bir bozalım, yok edelim ve toplumu ve hatta toplumları cinsiyetsizleştirelim… Ondan sonra, yani tavşan bayırı aştıktan sonra; siz istediğiniz kadar ağlayın, istediğiniz kadar dövünün, istediğiniz kadar da üzülün! Biz başarılı olduktan ve aile yapınızı yerle yeksan ettikten sonra, üzülmek, ağlamak en doğal hakkınız ve hatta özgürlüğünüz!”
Bu yazıyı kaleme aldığım sırada, Yeni Akit gazetesinin bir haberi sayfama düştü.
Bu habere göre, Garinti Bankası, Bayer ve İBBB başkanı İmamoğlu’nun sponsorluğunda, Avrupa’nın “Eşcinsel İmam” olarak ortaya çıkardığı Mohamed Zahed, İstanbul’a gelerek konferans ve toplantılar düzenleyecekmiş.
Bu olay bizlere, LGBT sapıklığını toplumda yaygınlaştırmak isteyenlerin boş durmadığını ve faaliyetlerini sürdürdüklerini göstermektedir.
İyi de… Biz bu ahlaksızlığa ve destek verenlere karşı elimiz kolumuz bağlı bir şekilde seyirci mi kalacağız? Hadi bu belaya destek veren siyasilere sandıkta mesajımızı ve tepkimizi koyalım da… Garanti bankasına tepkimizi de koymamız gerekmiyor mu?
LGBT konuşunda tepkili olan Garanti bankası müşterilerinin, bankadan paralarının tümünü çektiklerini bir düşünelim… O zaman ne olur?
Biliyoruz ki hiçbir banka, mudileri aynı anda mevduatlarını almak isterse, bunu karşılayacak güce sahip değildir.
Selam, saygı ve muhabbetlerimle….
Şaban DOĞAN