İmzalandığı günden itibaren tartışma konusudur Lozan antlaşması… Kimilerine göre büyük bir başarı, kimilerine göre de başarısızlık ve hatta hezimet.
Kurtuluş mücadelemizden zaferle çıkmamızın ardından imzalanan antlaşmanın maddeleri apaçık önümüzde dururken, bu konuda ihtilafa düşmemiz bir gariptir aslında…
Biz bugün sizi Lozan antlaşmasının yapıldığı tarihlere götürmek ve kısaca bahsetmek istiyoruz.
Lozan antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre‘nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Britanya İmparatorluğu, Fransız Cumhuriyeti, İtalya Krallığı, Japon İmparatorluğu, Yunanistan Krallığı, Romanya Krallığı ve Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı (Yugoslavya) temsilcileri tarafından, imzalanan barış antlaşmasıdır.
Lozan Antlaşması, aradan yüz yıl geçmesine rağmen hala tartışılan bir antlaşmadır. Kimilerine göre büyük bir başarı, kimilerine göre ise hezimettir.
Kurtuluş Savaşında Yunan ordusuna karşı büyük bir zafer kazanılınca, 11 Ekim 1922 tarihinde Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalanmış ve barış zemini oluşturulmuştu. Taraflar 20 Kasım’da Lozan’da buluşacaklardı.
Türk ordusu Yunan ordusu karşısında büyük zafer kazanmıştı. 11 Ekim 1922’de Mudanya Mütarekesinin ardından, şimdi artık uzun süredir ertelenen barış masasını kurma zamanı gelmişti. Taraflar, 20 Kasım’da İsviçre’nin Lozan kentinde toplanacaktı.
Ankara hükümetinin Lozan’a gidecek heyeti belirlerken, liyakati değil sadakati ön plana aldığını söyleyebiliriz. Zira Lozan’a gidecek heyet belirlenirken, Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Bey görevden alınarak yerine İsmet İnönü getirilmişti. Müzakereleri yürütecek heyetin başkanı İsmet İnönü olacak, ona Sağlık Bakanı Rıza Nur ve Maliye Bakanı Hasan Saka eşlik edeceklerdi.
Ankara Hükümetinin en büyük endişesi, Lozan’a İstanbul hükümetinin de çağrılmasıydı. Ama bununda yolu bulundu. 1 Kasım 1922’de Büyük Millet Meclisi Saltanatı kaldırdı ve Türkiye’yi temsilde tek yetkili hale geldi.
O dönemde ve sonrasında en çok tartışılan konulardan bir tanesi, İsmet İnönü’nün heyet Başkanı olmasıdır. Hiçbir diplomatik deneyimi olmayan İnönü’yü, Mustafa Kemal ısrarla istemişti.
Nihayetinde görüşmeler 20 Kasım 1922’de başlamıştı. Bir tarafta Türkiye diğer tarafta İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya vardı. Bu arada ABD ve Rusya da kendilerini ilgilendiren konularda görüşmelere dâhil olacaklardı.
Lozan, Türkiye’ye kumpasın kurulduğu yerdir. Zira görüşmelerin ilk gününden itibaren İsmet İnönü’nün acemiliği kendini göstermiş, oturum başkanlığı dönüşümlü olarak İngiltere, Fransa ve İtalya’ya verilmişti. Kurulan komisyonların başkanlıklarına bile Türk delege atanmadı. Hal böyle olunca da, ertesi günü konuşulacak konular hakkında Türk heyetine haber bile verilmiyordu. Bir diğer ilginç olay ise, İnönü’nün telgraf görüşmelerinin takip edilmesidir. Türk Delegasyonu içinden rakiplere haber sızdırılması ise, maalesef Lozan’ın acı gerçekleri arasındadır.
Aslında Lozan’a giderken Türk hükümetinin sınır politikası, Misak-ı Milli sınırlarıydı. Musul, Kerkük, Süleymaniye Türkiye’de kalacak, Güney sınırımız Halep, Deyri Zor ve Hatay’ı da içine alacak şekilde Musul’la birleşecekti.
Ege Adaları Türkiye’ye kalacak, , Batı Trakya’da ise halkoylaması yapılacaktı. Boğazlar’da yabancı güce izin verilmeyecekti. Mali olarak kapitülasyonlar kalkacak, tazminat konusu sıkı pazarlıkla belirlenecekti.
Lozan’da üzerinde en çok konuşulan konulardan birisi de Musul’dur. Türkiye Musul’un kendisinde kalması için ısrar ediyor ancak İngiltere Musul konusunda geri adım atmıyordu. Aslında masada Musul konusunda ki savaş, petrol savaşıydı. İngiltere aynı zamanda Kürt coğrafyasını ikiye bölmek ve böylece bölgeye fitne tohumlarını ekmek istiyordu.
4 Şubat 1923 tarihinde kesilen görüşmeler, 23 Nisan günü tekrar başladı. Başladı ama taviz üstüne taviz verildi. Musul, Kerkük, Süleymaniye, Halep, Hatay, Batı Trakya masada kaybedildi. 12 Ada ve Meis adası, İtalyanlara bırakılmıştı.
Bütün bu tavizlerden sonra dananın kuyruğu kopmuştu artık… Verilen bütün tavizler Ankara’da mecliste tepkiyle karşılanıyordu. Mebuslar tavizleri, “Vatana İhanet” olarak tanımlıyor, İnönü’nün hariciye vekaletinden ayrılmasını yüksek sesle dile getiriyorlardı. Tabi bu arada Ankara’da Ali Şükrü Bey’in öldürülmesini, tarihçilerden bir kısmı, Lozan’da taviz verilmesine karşı çıkmasına bağlamaktadırlar.
Aslında bu sorunun cevabını Selahaddin E. Çakırgil, 23 Temmuz 2023 pazar günü Haksöz-Haber’de yayınlanan yazısında çok güzel ifade etmiş:
Lozan, “Emperyalist güçlere karşı asırlarca bir tehdit ve tehlike odağı olan Osmanlı rejiminin sonlandırılıp, o devlete ve Müslüman halkına asırlarca güç veren inanç dünyasının temellerinin dinamitlenmesi ve de yerine savaşın galiplerince başka ve yabancı değerler sisteminin dayatıldığının acı hikâyesidir”
MİRATHABER.COM
LOZAN İSMET İNÖNÜ MİSAK-I MİLLİ MUSUL KERKÜK SÜLEYMANİYE
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…