Lübnan hükümeti, 4 Ağustos’ta Beyrut’ta meydana gelen ve henüz tam sayısı belirlenemeyen yüzlerce ölüme ve binlerce yaralanmaya neden olan patlamanın kurbanları için adalet talep eden kitlesel protestoların ardından istifa etmesiyle oluşan boşluk henüz dolmadı. Lübnan’ın başkentinde onbinlerce gösterici “Mahşer Günü” sloganıyla, istifanın yetmeyeceğini Beyrut limanındaki Depo 12’de 2.700 ton amonyum nitratın patlamasından sorumlu olanların cezaevine girmesi gerektiği söylemiyle baskıyı sürdürüyor. Batılı güçler bu elverişli durumun Hizbullah’ın ülke siyasetinden tasfiyesiyle sonuçlanacağı bir hükümeti isterlerken, halk bir an önce ülkenin acil ihtiyaçlarının karşılanacağı bir yönetimi bekliyor.
Patlamalar, Ekim 2019’da başlayan ve hükümetin yolsuzluğunu kınayan ve dini ayrımlara dayalı siyasi sistemin elden geçirilmesi çağrısında bulunan ülke çapında hükümet karşıtı protestoları yeniden alevlendirdi. Hükümet istifa planını açıklamadan önceki son kabine toplantısında, Beyrut patlamasını çevreleyen soruşturmayı resmi olarak Yargı Konseyi’ne havale ettiler. İstiifa eden başbakan Diab hükümetinin, bir parlamento hükümete başkanlık etmek için yeni bir aday üzerinde anlaşmaya varılıncaya kadar yerinde kalarak devam etmesi bekleniyor. Ama bu, aylar sürebilcek bir süreç.
Bu arada, yetkililerin geçen hafta meydana gelen patlamada öldürülen kişilerin cesetleri teslim edilmeden önce ödenmemiş park cezaları gibi vergi dairesine borçlarının bulunmadığına dair kanıt istenmesi halkı şok etti. Diğer yandan enkazda mahsur kalanların aranması da uluslararası kurtarma ekiplerinin yardımıyla devam ediyor. Kurtarma görevlileri, hükümetin yeraltı sığınakları hakkında herhangi bir bilgi sahibi olduğunu inkar etmesine rağmen, bir labirentin parçası gibi görünen bir yeraltı sığınağı sistemini ortaya çıkardılar. Sivil savaş sırasında bombalı saldırılar veya felaketlere karşı inşa edilmiş labirentler ve sığınaklar, geçen haftaki büyük patlamaya dayanmışsa içlerinde kurtulanlar kalmış olabilir ümidini tazeledi.