Uluslararası Kriz Uzmanı Hasan Kasımi, Cezayir-Fransa ilişkilerinin en kötü dönemini yaşadığını söyledi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un 2 Ekim’de Le Monde gazetesinde yayımlanan “Cezayir’in sömürge tarihini Fransa nefreti üzerine inşa ettiği” şeklindeki sözleri, Fransa’nın Cezayir’deki “kanlı sömürge” tarihiyle ilgili anlaşmazlıkları ciddi anlamda çıkmaz sokağa sürükledi
Cezayir yönetimi, Macron’un açıklamalarına tepki olarak 3 Ekim’de hava sahasını Fransız askeri uçaklarına kapattı ve ardından Cezayir’in Paris Büyükelçisi Muhammed Anter Davud’u istişare için ivedilikle ülkeye çağırdı.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un sözlerinin, iki ülke arasında son dönemde büyük bir krizin yaşanmasına neden olduğu görülüyor. Fransa’nın tavrına tepkisini açık bir şekilde gösteren Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, arayı düzeltmek için girişimde bulunan taraf olmayacaklarını belirtiyor.
Almanya’da yayınlanan haftalık siyasi dergi Der Spiegel’de Kasım ayı başında yayınlanan röportajda, Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun’un Fransız mevkidaşından gelen aramaları reddettiği ifade edildi.
Macron’un açıklamalarının “çok tehlikeli” olduğunu kaydeden Tebbun, krizi hafifletmek için girişimde bulunmayacaklarını, “hiçbir Cezayirlinin, söz konusu hakaretleri yapanlarla tekrar temasa geçmesini kabul etmeyeceğini” söyledi.
Lamamra, ziyareti süresince de Fransız mevkidaşıyla bir araya gelmedi.
Macron’un, söz konusu açıklamalardan kaynaklanan yanlış anlamalardan üzüntü duyduğu belirtilerek, kendisinin, “Cezayir ulusuna, tarihine ve bu ülkenin egemenliğine büyük saygı duyduğu” aktarıldı.
Elysee Sarayı’nın bu açıklaması dışında, krizi aşmak için somut adımlar atılmaması nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkilerin yakın gelecekte krizin büyümesi de dahil tüm ihtimallere açık olduğu ifade ediliyor.
Analistler, Macron’un Cezayir karşıtı aşırı sağın oylarını umarak bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar Cezayir ile gergin ilişkileri sürdürmek istediği değerlendirmesinde bulunuyor.
AA muhabirine konuşan tarihçi Amir Rahile, Fransa’nın resmi tavrının, dostça davranma ve tehdit arasında gidip geldiğini belirtti.
Siyasi Bilimler alanında çalışmaları bulunan İdris Atiyye de aynı görüşü paylaşıyor. Atiyye, Fransız Cumhurbaşkanlarının seçim kampanyaları sırasında daha önce de Cezayir’e yönelik “kabul edilemez” açıklamalar yaptığını kaydetti.
Cezayir’e karşı bu tavrın ve Elysee Sarayı’na yeni liderlerin gelmesini beklemenin, krizi daha da büyütebileceğini ifade eden Atiyye, “Fransa Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan üzüntü açıklaması, asla bir özür olarak değerlendirilemez. Bu, tarihten ve siyasi boyutlardan uzakta ilişkileri yeniden normale döndürmek için yapılan bir manevra sadece” dedi.
Uluslararası kriz uzmanı Hasan Kasımi de Cezayir-Fransa ilişkilerinin en kötü dönemini yaşadığını söyledi.
İki ülke arasında ilişkiler yeniden başlasa bile “eskisi gibi olmayacağını” kaydeden Kasımi, “Cezayir, siyasi anlamda, özel ekonomik ayrıcalıklar sağladığı Fransa’nın himayesi değil.” diye konuştu.
“Bugün Cezayir, Val de Grasse’nin Cezayir’i de değil.” ifadesini kullanan Kasımi, eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika’nın 2013 yılında tedavi gördüğü Fransız hastanesine işaret etti.
Kasımi, “Fransa’nın Buteflika’ya tedavi ve sağlık dosyasıyla milyonlarca avro imtiyaz karşılığında şantaj yaptığını” belirtti.
İlişkilerin mutlaka yeniden başlayacağını ancak bunun yeni belirleyicilerle gerçekleşeceğini kaydeden Kasımi, Cezayir’in İspanya, İtalya, Almanya gibi Avrupa Birliği içinden yeni ortaklarla ilişkiler kurma konusunda önemli adımlar attığını; Rusya, Çin ve Türkiye’yle de stratejik ilişkilerini güçlendirdiğini aktardı.
Cezayir’in hava sahasını Fransız askeri uçaklarına kapattığını belirten Kasımi, söz konusu adımın, karşılıksız ayrıcalıklar üzerine değil, eşitlik ve karşılıklı saygıya dayalı ilişkilerin kurulması için yeni kuralların benimsendiğinin açık bir göstergesi olduğunu dile getirdi.