islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5130
EURO
36,4631
ALTIN
2.955,44
BIST
9.112,69
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

MAL, MAKAM VE GÜCÜN KARŞISINDA EĞİLMEMEK

MAL, MAKAM VE GÜCÜN KARŞISINDA EĞİLMEMEK
27 Haziran 2024 09:30
A+
A-

Çocukluğumdan beri babamdan ve hocalarımdan duyduğum ancak sonrasında sahih olmadığını öğrendiğim çok güzel ve anlamlı bir hadis vardı… Hadis, Hz. Peygambere ait değilse dini kavramış, Kur’an’ı anlamış derin kavrayış sahibi birinin sözü olabilir… Bu hadis benim karakter dünyamı, kişiliğimi inşa etmişti… Hadis şöyle: “Kim bir zengine sırf zenginliğinden dolayı saygı gösterirse onun dininin üçte ikisi gider”… Burada zengine kişiliğinden, karakterinden dolayı değil de malından dolayı saygı göstermek, paranın, pulun, mevki, makam ve gücün karşısında eğilmek kınanmakta, eleştirilmekte ve bu tür davranışlar reddedilmektedir…

Bu söz, dinin insan şahsiyetini inşa etmek ve ona karakter kazandırmak için geldiğini anlatmaktadır… Kur’an’ın üçte ikisini oluşturan kıssalar ve ahlaki öğütler aslında insana kişilik ve kimlik kazandırma gayesi taşımaktadır… Firavunun karşısında eğilmeyen Hz. Musa, Nemrudun karşısında eğilmeyen Hz. İbrahim, şehvete teslim olmayan Hz. Yusuf, kavimlerinin tepki ve işkenceleri karşısında çekinmeyen tüm peygamberler ve tabileri bu ulvi amacı özümsemiş ve karakterlerini vahiyle bütünleştirmişlerdi… Onun için hiçbir güç onları yıldırmıyor, davalarından vazgeçirmiyor, ümitsizliğe sevk etmiyor, ilkelerinden taviz verdirmiyordu… Zira vahin şekillendirdiği şahsiyetin tek korkusu âlemlerin rabbinin rızasını kaybetmek, şeytan gibi ilahi huzurdan kovulmaktır…

Peygamberlere inandığını söylediği halde Firavun, Nemrud ve Ebu Cehil gibi hareket eden kişileri gördükçe üzülüyorum… Din insana para, pul, mal, mülk, mevki, makam, güç, kadın gibi dünyanın cezbedici durumlarına karşı bir duruş kazandırır, inananın karakterini inşa eder, şahsiyetini şekillendirir… Karakteri vahiyle yoğrulmamış kişiler istedikleri kadar iman ettiklerini söylesinler onlar neye ve neden iman ettiklerini bilmeyen aciz ve gafil kişilerdir… İnsan elbette yanlış yapabilir, sapabilir ama bu yanlış ve sapmalar bir hayat tarzı, bir yaşam felsefesi olamaz…

Kişi inandığı gibi yaşamıyor hevasının peşinde sürükleniyorsa Kur’an’ın dediği gibi “hevasını ilah edinmiş” demektir… Dini inanç ve ibadet merkezi görmek insana hayattan kopuk bir din anlayışı yükler ki bu din anlayışının insana kazandıracağı büyük bir karakter, kişilik olamaz… Ama dini şahsiyet, kimlik, kişilik kazandırma vesilesi gören inanç ve ibadetlerin bunun için olduğunu algılayan kişi dinin hedefini, amacını kavramış ve güzelliklerine ulaşmış olur… Din insanı sadece “müslüman/teslim olan” kılmaz onu aynı zamanda “mü’min/güvenilir”, “muhlis/samimi/hesapsız”, “salih/ifsat ve fitneden uzak/güzel şahsiyet”, “muhsin/erdemli/işinin hakkını veren ve her şeyi en iyi şekilde yapan” bir kişiliğe büründürür… Rabbini ilah bilen birinin hayat tarzı, kişiliği, kimliği ile hevasını ilah edinmiş birinin hayat tarzı, duruşu, ilkeleri bir olamaz…

Müslüman olmak her yerde ve her şartta ilahi rızayı öne çıkarmak, Müslümanca bir renge bürünmek, şahsiyetli, ilkeli bir duruşa sahip olmak ve dava sahibi olmak demektir… Müslüman gücün karşısında eğilen değil gücü hakkında karşısında eğen ve bunun mücadelesini ne pahasına olursa olsun veren kişidir…  Müslüman olmak iman ettim demekle biten bir olay değildir… Müslüman olmak bir ömür vahiyle yoğrulmak, yürüyen vahiy olmak demektir…

Eğer bir insan paranın, makamın, mevkinin, şehvetin, gücün karşısında eğilmiyorsa bilin ki o kişi İslam’ın kazandırmak istediği şahsiyete bürünmüş demektir… Bizim bugün din anlatanlardan daha çok dini yaşam tarzı haline getirenlere ihtiyacımız var ve bunun için mücadele vermeliyiz…

Cahit Karaalp

MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.