Yakın dönemde Ali Rıza Demircan Hocamız, Bekir Topaloğlu hocamız ile olan bir konuşmasını aktarmıştı. Orada rahmetli Topaloğlu, İslam Ansiklopedisi bittikten sonra İslami İlimleri yeniden Kur’an’a göre revize etmek gerektiğini ifade ediyor fakat arkadaşlarını ikna edememekten yakınıyordu. Bu mesele bizce üzerinde durulması gereken bir husustur. Bunu söyleyen Topaloğlu, Maturidilik üzerine yoğun bir emek sarfetmiştir ve hayatını bu yolda adeta adamıştır, dolayısıyla sözleri bir kez daha dikkatle üzerinde durulması gereken bir konudur.
Evvela ilk iş olarak, Maturidilik meselesinin ülkemizde revaçta olması hepimizi sevindirmelidir. Biz Türkler, İslam’ın akılcı yorumunu İmam-ı Azam (r.a.) ile devam ettirebildik, nice önemli alimi yetiştirip bu yolda bir sistemi ayakta tutabildik fakat tarih içerisinde Maturidilik ikinci plana itildi ve bizler Ehli Sünnet içerisindeki hadisçilerin fikirlerine tabi hale geldik. Gerçekten de kelam araştırmacısı olarak bu dönüşümün tarihsel seyrini hayretle incelemekteyiz. Osmanlı’da başlayan Eşarilik meraklılığı, medreseden sonra halkta da kısmen kendisine yer edinmiştir.
Cumhuriyetimizi kurduktan sonra, aslında Maturidilik ilk işimiz olmalıydı. Türk İlahiyat Camiası, belki varoluşunu bile temelinde bu nüveye borçludur diyebiliriz. Bizler, coğrafyamız, göçebeliğimizin yanı sıra savaşçı oluşumuz ve devlet sistemine sahip oluşumuzla Arap Kardeşlerimizden ayrılmaktayız. Bizlerin Türkistan’da ve Anadolu’da bin yıldır hüküm sürmemizin arkasında bizim özgün yönetim anlayışımızın olduğu da aşikar. Bunu sağlarken, şeriattan ve örften yararlanmasını bildik. Rahmetli İnalcık, Osmanlı’nın fethettiği yerlere ekonomik işbirliğini sürdürerek devlet güvencesi verdiğini ancak dinlerine ve adetlerine müdahale etmeden halkları yönettiği hususunda yazılarıyla ışık tuttu. Maturidilik ve Hanefilik, esasen örfe verdiği değer kadar onun nezdinde İslam’ın en müsamahakar yönetim anlayışıydı. Çünkü Mevali elinde filizleniyor ve diğer şartlara sahip olanlara da hitap ediyordu.
İslami ilimlerdeki kırılmalar bir kenara, hepimizi ilgilendiren bazı hususlar bugün hemen herkesi meşgul etmektedir. İlahiyatçı olsak da olmasak da İslam’ın kolaylık dini olduğu ve bu temelde yaşanabilirliği hususunda en büyük adımı atan İmam Ebu Hanife’nin, yöntemlerine bugün de muhtacız. Bütün bu çabalar, Maturidilik ile beraber felsefi bir sistematikliğe dönüşmüş ve Mürcie ile beraber diğer bütün grupların iman esaslarına uydukları sürece İslam Dairesinde oldukları ortaya konulmaya çalışılmıştır. İşte bu Türk’ün İslam’a ve Dünyaya bakışıyla ilgili olarak edebiyattan halk kültürüne kadar geniş bir alanda yankı bulmuştur. Yunus Emre’nin “Yetmiş iki millete bir gözle bakmayan görüntüde müminse de hakikatte asidir.” sözü bunun şairane bir dışavurumudur. Ahilik teşkilatı ise aynı ekolden gelen insanların ekonomik bir lonca altındaki birlikteliklerinin özünde aynı felsefeden etkilendiğini bize göstermektedir.
İş bu minvalde yürürken, bugün Maturidilik ve Hanefilik çalışmaları neticesinde İslam’ın modern bir yorumu (bilhassa da bidat ve hurafelerden arındırılmış ve Kur’an ile en sahih sünnet temele alınmış bir biçimde) gereklilik arzetmektedir. Hatta sadece bu bilgiler bile bize bir çıkış yolu göstermektedir. Zira bizler usulsüz okuduğumuz hadisler ve tasavvuf ölçüsünde İslami anlayışımızı oturtmaya çalışan insanlar durumundayız.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…