Mirat Haber’imizde de mimari ile ilgili makalelerini yayınladığımız yüksek mimar Çelik Erengezgin beyefendinin deprem sonrasına da ışık tutacak yazılarını incelerken Türkiye’ de yapılan uluslararası bir ilmi toplantıda kendilerini öven yabancılara ders veren ifadelerine tanık olduk.
Gerçekten bir milletin kendi medeniyetini tanımamasının 06 Şubat depreminden daha yıkıcı olduğunu anlayabildik.
Çelik Erengezgin beyefendinin ilgili ifadelerinin sunuyoruz:
“Sıra bana gelince de, bir sunum yapmak için izin istedim kendilerinden. Simültane tercüme olduğu için Türkçe anlatıyordum elbette.. Önce şunları hatırlattım yabancı izleyicilere.
Versay sarayında bile hala tuvalet olmadığından başladım söze. Avrupa menşeli dantelli şemsiyelerin her mevsim kullanılmasının sebebinin, şıklık icabı olarak değil, pisliklerin pencerelerden sokağa fırlatılması sırasında, hanımların başından aşağıya geçmemesi için, yüksek ince topuklu ayakkabılarının da aynı şekilde yollara saçılan pisliklerin arasından bulaşmadan geçebilmek için icat olunduğunu anlattım kendilerine.
“E ne olmuş yani ?” diye suratıma bakarlarken de, 400 yıl önce yaptığımız Edirne Şifahanesinin iç mekan fotoğraflarını göstermeye başladım. Yüzyıllar boyu bütün binalarımızda ve saraylarımızda tuvalet ve hamam bulunduğunu söyleyerek, bu şifahaneyi çevreleye her yarım kubbeli girintili hacimde de, farklı bir hastalığın tedavi edildiğini anlattım kendilerine..
O yüzden lütfen, bizlere MEDENİYET DERSİ vermek iddianızdan vazgeçiniz ve bir an önce tarihinizle yüzleşiniz tavsiyesinde bulundum..
İnanıyorum ki bu yaşananlar; “biz kendimize, tarih boyunca yettik, hala yetebiliriz” güvenini pekiştirecektir yüreklerde.”