Medya ve Aile – 5

Sadık USLU

Aile, bireyin topluma kazanım sürecinin ilk koruma halkasıdır. Birey ailenin, aile toplumun; toplum da devletin birer özeti konumundadır. Bu anlamda, kamusal faaliyetlerin sağlıklı işleyebilmesi için bireyle toplumun, toplumla da devlet işleyişi arasındaki uyumun gerekliliği oldukça önemlidir. Devletlerin kadim kodlarına uygun bir biçimde, yapılandırmaları ve toplum düzenini korumaları şarttır. Bu hususları dikkate almadan yapılan düzenlemelerin görünür sorumluları, hükümetler ve yürütmenin ilgili bakanlıklarıdır.

Son yıllarda, İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunun tartışılma nedenlerine bakıldığında, aile kurumunun geleceğinin belirsizleşmesi ve bütünlüğünü koruyamama endişesinden kaynaklandığını görüyoruz. Toplum tabanında kendiliğinden gelişen bu dinamik hal, medyatik bir olgunluğa erişmiş ve gerek ilgililer, gerekse yetkililerce çözüm üretilemediğinden müzminleşmiştir. Hali hazırda bir sorun olarak önümüzde konsantre şekilde beklemekte, bekletilmektedir.

Toplum, aileyi oluşturan fertler (ebeveynler, çocuklar) arası sorunların çözümüne yönelik yaklaşımların, aile yapısına müdahil yasa ve sözleşmelere bağlanmasını isabetli bir reçete olarak görmemiştir. En azından uygulamada bu gerçekliğin farkına varılmıştır. Bu nedenle konvansiyonel medya kaynaklarında herhangi bir itiraz geliştirilememiş ve topyekun bir tepki açığa çıkmıştır. Toplumun bu tepkisini, tepeden inme, karşı argümanlarla bertaraf etmeye çalışan organize bir anlayış, hakim medya unsurlarıyla baskılamaya çalışmaktadır. Ailenin, ifsad edilmesine yönelik yürütülen çalışmaları, toplumların kendi öz kodlarına uygun biçimde, geniş kapsamda incelemekte faydalar vardır.

Ailenin yapısını bozmaya yönelik bu ataklar, eşlerin, hak ve özgürlükleri bahane edilerek, medya üzerinden cinsiyetçi bir bakışla işlenmektedir. Bu faaliyetler, medya desteğiyle narkozlu hale getirilmiş toplum farkındalığını da yok edilerek, ailenin parçalanması için yapılan bilinçli faaliyetlerdir. Sergilenen tutum, tamamen cinsiyetçidir. Bu yaklaşım, uygulama usullerindeki pozitif/negatif ayrımcılık şeklinde bir denge arayışını cari kıldığından, sistem içerisinde cinsiyetsizliği de yüceltmektedir. Sapkın ilişkileri öne çıkarıcı, aile yapısı içerisindeki kadın ve erkeği birer cinsiyet olarak konuşturan, sloganlar atan, cinsiyetsiz ve abartılı karakterler üreten, rengarenk sembollerle göze çarpan bu güruh, etkisi kendinden menkul, farklı fazda bir medya haline getirilmiştir.

Geçmişten günümüze belli yöntemlerle gündem oluşturan medyanın, birey ve toplum üzerindeki etkileri başkalaşmıştır. Dolayısıyla; bilindik önlemlerin işe yaramayacağı, çağ aşan, yenilikçi tedbirlere ihtiyaç olduğunu görüyoruz. İçinde bulunduğumuz yüzyıl, medya ve birey (aile) etkileşiminin, eskiden olduğu gibi kronolojik bir süreçten geçmeden, sürecin devre dışı bırakılmasını zorluyor. Medya, özellikle; sosyal medya üzerinden toplumu dönüştürücü mesajlarını, tersinden işletmeye başlatmıştır. Artık; özel senaryoların üretilme ve kullanma zorunluluğu kalmamıştır. İnsanlar, kendi senaryolarını mümkün olduğunca abartılı bir şekilde, yine kendileri üretir hale geldiler. Bir yanda mesaj, bir yandan da mecra olan insan, özçekim (selfi) adı altında kendi medyasına hapsedilmiştir. Dolayısıyla; sıradan her davranış, her eylem medyanın konusu haline getirilmiştir. Medya; nihayetinde, siber teknolojilerin yeni nesil medya faktörleri sayesinde elde ettiği başarısının keyfini çıkarıyor.

Siber teknolojinin müdahil uzantısı sosyal medyayla; mesaj ve mesajın iletildiği mecra süreç bakımından eşitlenmiştir. Tıpkı; cinsiyetçi ve sapkın faaliyetler gibi, bireyler de paylaşımlar üzerinden verdikleri mesajlarla birlikte, birer mecra haline getirildiler. Bu süreç; medyanın topyekun mesaj haline gelme sürecini tetikleyecek ve daha da ilerisini zorlayacaktır. Dolayısıyla; aile kurumu açısından süreç daha da çözümsüzleşerek, geri dönüşü imkansızlaştırabilir. Gelinen noktada, geçmişte alınan hiçbir önlemin, aile kurumunun sorunlarının giderilmesi düzlemindeki uygulamada çalışması mümkün olmayacaktır.

Aile konusu, bizim gibi kadim devletler için önemli bir konudur. Devletin beka meselesi değerindedir. Zira; ailenin varlığı devletin varlığının bir delili, emaresi niteliğindedir.

Aileler için neler yapılabilir, ne gibi önlemler alınmalıdırdan ziyade; aileler, başta medya olmak üzere, zarar verici dış etkilerden nasıl izole edilebilir, sorusu ciddi olarak çalışılmalıdır.

Recent Posts

  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

21 dakika ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

1 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

5 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

6 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

7 saat ago
  • Makale

Evrensel Bir Kişilik Profili: Ebu Leheb ve Karısı (1)

Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…

7 saat ago