Makale

MEĞER ARAMIZDA NE TÜR SİYASİ CELLATLAR VARMIŞ DA BİLEMEMİŞİZ!

Benim çağdaşlarım, 1950 sonrasında bu ülkenin kimler tarafından nasıl yönetildiğini iyi bilirler. İktidar olmakla muktedir olmanın farkını anlamak için çoğunda sağ iktidarların yönetimde olmasına rağmen, devlet kadroları tek parti mütegallibe kadrosundan temizlenemediği bilmek gerekir.

Bu kesimin sosyal muhayyileye etkisine bakın ki, birkaç gün önce yayınladığım tek parti dönemine ait yazıma, benim yol arkadaşlarım diyeceğim dostlarımdan incitici bir dille ağır eleştiriler geldi. Ben o yazımda bugünün iktidar ve muhalefet kavgasını hiç düşünmemiştim. Sadece seçim sonrasının muhtemel fotoğrafına bir atıftı bu. Nitekim öngörüm beni haklı çıkardı. Şimdi kaybeden kesimin siyasi militanları, kin kusarak halkı aşağılamaya başladı:

Savaş görmemiş, hatta günümüzün baş belası terörde şehit vermemiş kesim, bu ülkede yaşamaktan utandığını söyleyecek kadar iğrenç bir budalalığı yazabilmektedir! Deprem bölgesindeki insanların siyasi tercihi için nefret dilini aşan küfürlü ifadeler kullanabilmektedir.  Bu depremlerde hepiniz ölseydiniz”, diyecek kadar ahlaktan ve vicdandan yoksun insanlar neyi hedeflemişlerdi? Oradaki beklentilerine karşılık bulamayanlar ‘biz nerede hata yaptık’ demek yerine, insanlara yaptıkları bağışı baş kakıncına dönüştürmesi ahlaki olmadığı gibi insan olmanın onuruyla da bağdaşmaz. Bağışıyla insanları köleleştirmek mi istiyor bu kesim? Kendisi gibi inanmayan, kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi yazmayan insanı kendine düşman sayan ilkel bir bencillik hastalığı, sosyal çürümenin en tehlikeli virüsüdür. Böyle bir insan güruhunun arasında yaşamanın hüznü gerçekten sarsıcı geldi bana. Daha sarsıcı olanı da bu kesimle ortaklık hayalinde olan dostlarımızın anlamsız savunmalarıydı. Üzüldüm doğrusu!

Teselli bulduğum tarafı, demokrasi adına olgun bir hava içerisinde seçimlerin yapılmış olmasıydı.

Belki demokrasi kazandı, ama siyasi hırsları yüzünden deprem bölgesi insanlarına saldıran aşağılık kesimin de gerçek yüzünü görmüş olduk. Bu tür insanların cinnet halini alan ifadeleriyle kendi ülkesinin insanına ölümü reva görmenin ötesinde, iğrenç bir dille saldırılması, insanımızın sürüklendiği ahlaki ve manevi erozyonu göstermesi bakımından önemlidir. Meğer aramızda ne tür siyasi cellatlar varmış da bilememişiz!

 

Muhsin İlyas Subaşı 

 

Recent Posts

  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

1 saat ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

2 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

6 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

7 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

8 saat ago
  • Makale

Evrensel Bir Kişilik Profili: Ebu Leheb ve Karısı (1)

Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…

8 saat ago