Sıkıntılı günler yaşıyor memleketimin insanı ve dahi hepimiz. Yağmur gibi yapılan zamlar, ağır iktisadi koşullar, geçinmek için çocuklarını uykusunda terk edip çalışmaya giden analar, gece yarılarına kadar mesai yapan yorgun babalar… Ve analı babalı yetim ve öksüz büyüyen çocuklar.
İktidarın ise umurunda değil. Sosyal yardım fonlarıyla ihtiyaç sahiplerinin ağzına lütfeder gibi bir parmak bal sürmeyi marifet sayıyor. Her gün bir yerde beton medeniyetinin ihtişamıyla kendilerini metih etmekten hiç geri durmuyorlar. Ücretlere yaptıkları artışı bir seferinde ve neredeyse bir kalemde geri aldılar, hiçbirinin ağzını bıçak açmıyor. Zengin kodamanlar servetlerine servet katarken, fakir fukara faturaları nasıl ödeyeceğini düşünüyor. Birde kraldan fazla kralcılar var içimizde. İktidarı eleştirenlere karşı, iktidarı kutsayanlar ve garip bir şekilde iktidar savunusu yapanlar…
Gelir adaletsizliği hat safhada, millet geçinemiyor denildiğinde, tüp gaz, şeker kuyruklarını unuttun mu diyorlar. Millet faturalara mahkûm bir hayat yaşıyor, giderlerini karşılayamıyor denildiğinde, porsiyonlarınızı küçültün, cebinizde akıllı telefon var diyorlar. Ahlaksızlık aldı başını gidiyor, neslimiz fesada uğruyor, aileler dağılıyor, işçi, esnaf, emeğiyle geçinen iflas ediyor denildiğinde, fitnecilik yapmayın iha siha yapıyoruz, uzaya gidiyoruz diyorlar.
Elektriğe, suya, doğalgaza, akaryakıta zam oluyor, her gün fiyatlar değişiyor denildiğinde, doğalgaz, petrol rezervi bulduk diyorlar. Çarşı Pazar, ateş pahası, millet zaruri ihtiyacını karşılayamıyor denildiğinde, memlekette her şey bol, olayları çarpıtmayın, ayağınızı yorganınıza göre uzatın, fetöcü ağzıyla konuşmayın diyorlar. Memleket sıkıntı içinde, anneler uyuyan çocuklarını uykusunda bırakıp geçim derdi için çalışmak zorunda kalıyor, çocuklar analı-babalı yetim öksüz büyüyor, asgari ücretle geçinilemiyor denildiğinde, kendi mazlumlarını görmeyip yeryüzü mazlumlarının umudu biziz diyorlar.
Kendileri her türlü lükse, şatafata, israfa dalmışlara böyle yapmayın denildiğinde, itibardan taviz olmaz diyorlar. Müslümanım diyenler dünyevileşti, maddiyata tapmaya başladı, iktidarda olanlar yolunu şaşırdı denildiğinde, kazanımlarımızı kaybetmeyelim, iktidara CHP’mi gelsin diyorlar. Olanca ekonomik sıkıntıya, işsizliğe, bunalımlara, kazançların düşmesine rağmen, en çok kâr eden sektör faiz müessesesi bankalar. Bu faiz müesseseleri nasıl böyle kar ediyor denildiğinde, herkes bizi kıskanıyor diyorlar.
Fakir zengin arasındaki makas her geçen gün açılıyor, zenginler karunlaşırken, fakirler zelil oluyor diyorsun, dünyanın büyüyen ekonomisiyiz diyorlar. Faiz belası alın terimizi sömürüyor diyorsun, vatandaşını faizli kredilere mahkûm ediyorlar. Her yere beton dökmeyi medeniyet sanıyorlar. Domuzdan post kâfirden dost olmaz diyorsun, yeryüzünün bütün zalimleriyle el sıkışıp mutlu mesut poz veriyorlar. Mazluma mustazafa hakkını verin diyorsun, sosyal yardımlaşma fonlarını gösteriyorlar. Her müjde verdiklerinde kendi halkını biraz daha sömürüyorlar. İtiraz edince de dış güçlerin oyununa gelmeyin diyorlar. Sanki bunlara iha siha yapmayın, uzaya gitmeyin, petrol doğalgaz aramayın, ekonomiyi şahlandırmayın diyen var. Bir memleketin iktidarının itibarı, memleketinin insanının itibarıyla, yaşam standardıyla doğru orantılıdır. Memleketin insanı sıkıntı içinde ise, iktidarın hiçbir itibarı yoktur. Bu kadar bolluk içinde, bu kadar yokluk nasıl yaşanır? Bu hali pür-melalimizde bir sıkıntı yok mudur?
YAKUP DÖĞER