Odatv haberi şöyle:
“Ölümüyle sevenlerini yasa boğan Metin Uca, verdiği bir röportajda vasiyetini açıklayarak “Yakılarak ölmek ve küllerimin de İstanbul Boğazı’ndan serpilmesini isterdim ama ne yazık ki böyle bir şansımız yok. İki yüzlü törenleri istemiyorum.” demişti.”
Allah’ın insanlığa son elçisi olarak gönderdiği Hz. Muhammed şöyle buyurur:
“Aklın kullanıldığının ilk belirtisi Allah’ı bilmek ve insanlarla güzel geçinmektir.”
Bildiğimiz ve tanıyabildiğimiz kadarıyla Metin Uca yaklaşık sekiz buçuk milyon canlı türleri içinde kendisin insan olarak yaratan ve yaklaşık sekiz milyar insan içinde kendisini bedenen ve ruhen özgün bir varlık kılan Allah’ı ve O’nun Kur’âni yasalarını bilip inanamadan dünyadan göçtü. Müminlere yaklaşamadı ve kendi seküler çevresinde de değeri bilinmeden ölüp gitti.
Vasiyeti inkârcılığını ve çevresinin vefasızlığını yansıtır gibi: “Yakılarak ölmek ve küllerimin de İstanbul Boğazı’ndan serpilmesini isterdim ama ne yazık ki böyle bir şansımız yok. İkiyüzlü törenleri istemiyorum.”
Yakılmak istemek ateistlerin veya deistlerin özelliğidir.
Metin Uca’nın son halini bilmediğimiz için hakkında yanılmış olmayı dileriz.
Metin Uca öldü, anladık. Peki sanıldığı gibi her şey bitti mi?
Maymun ölür, domuz ölür, lağım faresi de ölür her şey biter ama ebedilik takdir edilen ve denemeye uğratılan insan ölünce iş bitmez.
İnsan ebedi hayat için doğmak üzere ölür.
Kabir hayatı başladı. Kıyamet sonrası büyük hesap günü de önümüzde.
En büyük felaket ise Allah’ı unutarak yaşayanların ebedi ateş azabı içinde unutulacak olmaları.
Bütün bunları nereden biliyorsun diyeceklere… Allah’ın Kitabı Kur’ân insanın insanı sömüremeyeceği bir düzeni öğretmek ve ölüm ve sonrası hayatı açıklamak için gönderildi.
Metin Uca için ağlamayalım da ne yapalım.
OKUYUCULARIMIZA ÖDEV: Casiye suresini bütünüyle veya 30. ayetinden başlayarak, surenin bitimine kadar okuyunuz