Son yıllarda Türkiye’de oldukça fazla sayılabilecek bir biçimde gayriciddi şeylere şahit olmaktayız. Muskacıların, şarlatanlık yaparak okunmuş bir takım ürünler sattığı, vatandaşın cebindeki parayı almak için insanların cahilliklerinden yararlandığı, üfürükçülüğün topluma davulla zurnayla tanıtıldığı görülmektedir. Bu kimseler kimdir? Bunların meslekleri, uzmanlıkları nedir? Bunların meydan bulmasına kimler vesile olmaktadır? Bu zararlı bir kültür olarak toplumu kuşatırken, bunların faaliyetleri neden önlenmemektedir?
Yanmaz terlik, yanmaz kefen, okunmuş bal, üflenmiş tarak gibi şeylerle insanların dertlerine merhem olmayı vaadeden bu kimselerin psikolojik durumlarının iyi olmadığı, üstelik sattıkları şeylerin de ürün kabilinde olmadığı belliyken, neden bunlar medyada veyahut belli merkezlerde faaliyetler yürütmektedir?
Bu işin daha da vahim boyutları var. Örneğin hiçbir uzmanlığı olmayan yaşlı başlı bir ebced hesapçısı, memleket meselelerini tamamen bir takım yorumlamalarla çarpıtıyor. Hiç alakasız olan şeyleri önemli konularla biraraya getiriyor ve harmanlayarak anlatıyor ve bu adam televizyonlardan bir an olsun inmiyor. Hemen her hafta önemli bir kanalda, bir programın konuğu olarak yer alıyor. Anlattığı şeyler itin kılı, çamın sakızı tarzında şeyler olmasına rağmen araya bir iki ayet ve hadis sıkıştırarak kendini önemli göstermeyi başarıyor. Bu şahsın ilginçtir bir de kitlesi bulunuyor.
Benzer şekilde komplocu ve meczup yazarlar bire bin katarak, tamamen kurgusal ve hayali olan bir takım şeyleri zaten youtube ve benzeri yerlerde dillendiriyorlardı. Bir de bunların ve iddialarının son üç dört yıldır hiçbir veriye ve bilgiye dayanmadan tamamen afaki söylemlerle parlatıldığına şahit olmaktayız. Pakistan’da okumuş meczubun birisi şarkıcı panço abi sırları biliyordu diyor. Bildiği sırları bir takım rakamlara ve sözlere bağlıyor. Benzer şekilde ağzını şapırdatarak konuşan kalpaklı ve göbekli bir ağabeyimiz ŞŞŞŞŞŞŞambalaaaa diye bir örgütten bahsediyor. Örgütün gerçekliği bir kenara dursun, dayı isminden başka bir şeyi söyleyemiyor. Ama yine de sürekli ekranda. Bu adamların her birisi akşam soytarıları gibi aklı başında insanları gülmekten yerlere yatırıyor. Ancak sıkı durun; ciddi izleyici kitleleri var.
Bu bahsettiğimiz olaylardan çok daha beteri, Youtube’da bulunuyor. Mücevher rumuzlu bir arkadaş, hiçbir ilmi altyapısı olmamasına rağmen, dinleri, peygamberleri yargılıyor. Arkasına kurduğu kitaplıkla ve (onun verdiği güçle olsa gerek) muhteşem bir özgüvenle gençlere kitap tavsiyesinde bulunuyor. Kütüb-i Sitte muhtasarını okuyun diyen bu arkadaş, kendisinin okumadığını farkedenlerin olmadığını varsayıyor. Yine bu arkadaş diğer bir zamanda da hususen peygamberleri yargılıyor. Hatta bu adamın bir çok kimseye yargısız infaz yaptığı da görülmektedir ki gençlik nereye evriliyor sorusu ister istemez soruluyor.
Hiçbir dini eğitimi ve dini ilimlerde ihtisas derecesinde Arapça bilgisi olmamasına rağmen bir doktor kardeş tefsir dersleri veriyor. Bu adam şöhret oluyor ve daha sonra dini meselelerin tartışıldığı bir programa çağırılıyor. Bunlar gerçekten hayretle bakılması gereken durumlardır. Bunların yanı sıra anahaber sunucularının ve ciddi gazeteciler olarak bilinen kişilerin, ekonomistleri, sosyologları ve psikologları çağırmak ve bunların öngörülerini halka belletmek yerine astrologlarla gelecek tahmininde bulunduğu görülüyor. Yoksul, perişan Anadolu halkının gençleri, evden üç beş kuruş kazanma niyetiyle, tarot ve kahve falı yorumlamaya çalışıyor.
Bu ülkenin üniversitelerde okuyan, araştırma yapan, devlet nezdinde uzmanlık görevlerinde bulunan insanları imkan bulamıyor. Bu insanların seslerinin duyulması herhalde istenmiyor. Çok uzun zamandır bir de bilgili kimseler taşlanıyor. Sosyal medya ve internet yayıncıları artık TV’lerde at koşturuyor. Onların hızına yetişmek de mümkün değil gibi görünüyor. Ömrünü bilime, insanlığa hizmete adamış kimselerin söylemleri bu kimseler tarafından da aşırılıyor. Emek değersizleşiyor, bilgi kıymetsizleşiyor ve işten anlamayan kimseler elinde her şey bayağılaşıyor.