Milli Güvenlik Açısından Fetö’cüler mi Nurcular mı Bir Tehdit Unsurudur?

Erdoğan: İlker Başbuğ Ordudan Fetö’cüleri Değil Nurcuları Attı

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, eski genelkurmay başkanı İlker Başbuğ’un Fetöcüleri değil Nurcuların Kurdoğlu grubunu askeriyeden ihraç ettiğini söyledi. Partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuşan Erdoğan, kendisinin ve bakanlarının Nurcuların ordudan atılmasına imza vermediklerini belirterek, şunları söyledi: “Buradan soruyorum malum genelkrumay başkanı (İlker Başbuğ), bir diğeri öldü genelkurmay başkanı (Yaşar Büyükanıt) bunlar bildiri hazırladı. Şimdi Soruyorum: Her ikisinin de genelkurmay başkanlığı döneminde çıksınlar şunu söylesinler. Biz şu kadar Fetö’cü subayı ordudan ihraç ettik. Bu görev kimin? Benim görevim değil. Sizin görevinizdi. Niye ihraç etmediniz? Ya kimi aldatıyorsunuz? Fetö’cü değil Nurcuların içerisinden Kurdoğlu takımı Askeri Şura’da önümüze imza için getiriyorlardı. Her şey hazırlanır. Önümüze geldikten sonra da imzalar atılır. Ve bunların içinde çoğu zaman Fetö’cü değil, bu Nurcuların içerisinden Kurdoğlu takımı vardır. Onlardan da bunların ihraç ettikleri olmuştur. Biz onlara bile imza atmadık. Ben de atmadım milli savunma bakanlarım da atmadı. Onlar atıyordu. Peki Fetö’cülere niye atmadınız?”

Milli Güvenlik Açısından Fetö’cüler mi Nurcular mı Bir Tehdit Unsurudur?

Açık, hür ve demokratik bir toplumda her türlü fikir akımı olabilir. Nasıl ki Kemalistler (Atatürkçüler) dâhil solcular (sosyalistler) kendi içlerinde değişik fraksiyonlara bölünmüş ise aynı durum dinî cemaatler için de söz konusudur. Nur Cemaati dediğimizde içinde birçok kol vardır. Mesela Yazıcılar, Okuyucular, Meşveret, Nesil, Yeni Asya, Kurdoğlu vs. Gülen cemaati de 17/25 Aralık 2013 olmasa bile en geç melun darbe girişimi ünü olan 15 Temmuz 2016’ya kadar Nur Cemaati olarak biliniyordu.

İtikâdî ve fıkhî bakımdan Sünnî İslâm’a bağlı olan Nurcuların her biri, her ne kadar meşrep itibariyle birbirlerinden farklı gibi görünse de genel bir ifadeyle İslâm âlimi Said Nursi‘nin eserlerinden (Risale-i Nur Külliyatından) yararlanan kendi hallerinde bir dinî gruptur. Olduğu gibi görünen Nurcular, siyaset ve idareyle iştigal etmedikleri gibi klâsik anlamda bir tarikat olmaktan ziyade bir cemaattir. Dolayısıyla bu cemaatlerde şeyhlik-müritlik gibi manevî makamlar da bulunmamaktadır.

Bu özellikleri zahiren taşımış olan ve o zamana kadar takiye yaptığı anlaşılan Gülen cemaatinin de gerçek yüzü, melun 15 Temmuz’da ortaya çıktı. Bunun üzerine Nesil Grubunun temsilcisi ve Said Nursi’nin talebesi olan Mehmet Fırıncı dâhil Nur Cemaatlerinin ileri gelenleri, Gülen Hareketine karşı olan tutumlarını alenî olarak açıklamıştır.

Peki istihbaratımız ve ordumuz, en geç 2004 tarihli Milli Güvenlik Kararından beri Gülen Cemaatinin emellerinin devletin kılcal damarlarına kadar girmek suretiyle idareyi (şu veya bu şekilde, daha sonra darbe yöntemiyle olduğu anlaşıldı) kendi eline geçirmek ve F. Gülen’i ABD dizaynlı “Ilımlı İslâm”ın (halife olarak Türkiye’nin) başına getirmek olduğunu bildiği halde neden özellikle FETÖ’cü üst rütbeli askerlere karşı tedbir alma ihtiyacı duymadı da kendilerini oldukları gibi gösteren diğer masum Nurcuları hedef aldı?

Sayın Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın da tespit ettiği gibi neden TSK’nın başında olan genelkurmay başkanı, Kurdoğlu cemaatinden olan askerleri ordudan attı? Yoksa onlar, mütedeyyin olmalarına bağlı olarak kendilerini gizlemeden namaz kıldıkları için, içki içmedikleri için ve hanımları da başörtülerini açmadıkları için atılmış olmasın? Ne tuhaf, devletin hukuk sistemine güvenerek, gizli emel ve planların peşinden gitmeden şahsî inançlarını alenî olarak yaşadıkları için dindar Müslüman askerler ordudan atılacak, ama kendini Atatürkçü gibi gösteren veya olduğu gibi değil görüldüğü gibi yaşaya yaşaya gerçekten Kemalistleşmiş bir cemaatin üyesi olarak sinsice planlanmış bir darbe ile devleti eli geçirmek isteyen Gülenci askerlere dokunulmayacak.

Herkesi zorla Atatürkçü yapmayı zorlayan askeri vesayet ile idare edilen bir siyasî mekanizmada gayri ihtiyari olarak başta TSK mensupları olmak üzere bütün vatandaşlarımız ya gerçekten Kemalist olur, ya da Kemalist görünümlü hâle getirilir. Bu durum şeffaflığı öngören demokrasi ile ne kadar bağdaştığını artık siz düşünün. Ama her halükârda şimdiye kadar darbe yapanlar hep ABD destekli Kemalist paşalar olmuştur veya en son darbe teşebbüsünde görüldüğü üzere yine ABD ve NATO destekli Kemalistleştirilmiş bir cemaate böyle bir görev verilmiştir. 

FETÖ Kemalizm’i Benimsediği İçin Korunmuştur

F. Gülen, Haziran 1999’da Show TV’de Reha Muhtar ile yaptığı ABD bağlantılı telefonlu bir söyleşide şunları söylemiştir: “Atatürk’e karşı söylediğim yakışıksız ne varsa büyük milletten özür dilerim, yanlış yapmışım.” Bundan sonra Atatürk’ün askerî ve idarî bir dahî olduğunun altını çizerek, kendisini affettirebilmiştir (23.06.1999; Milliyet).

Atatürkçü olan veya görünen F. Gülen’in isteği üzerine hiçbir mecburiyet olmadığı halde yurt dışında cemaat adına açılan okullara kamyon dolusu Atatürk büstleri göndermesi, okullarda Atatürk köşeleri açması, samimiyetinin bir göstergesi olarak görüldü. Söz ve eylemlerin birbiriyle uyumlu olması ile birlikte, bu cemaate mensup dindar birçok insanın Atatürk’e karşı menfi bakışı da olumlu anlamda değişime uğramıştır. Ve ilginç tarafı “hizmet hareketi” bu Kemalist yönüyle hem derin devletin, hem de ibadet eden dindar kesimi ile iktidarda olan Ak Parti’nin itimadını kazanmıştı.

Bir İslâmî cemaatin lideri olarak F. Gülen, gerçekten Kemalist rejimi savunan ve ona uyumlu olarak hizmet etmek isteyen güvenilir bir fikir insanı mıydı yoksa gerçek yüzünü gizleyerek, ‘devleti/orduyu ele geçirmek’ adına takiye mi yapıyordu? Atatürk hakkındaki aşırı övücü sözlerin maksadı, takiye yoluyla ordudaki Kemalistleri mi oyuna getirmekti, yoksa Müslümanları kandırıp onların Kemalistleş(tiril)meşine yönelik bir misyon mu üstlenmekti? Gerçek niyetini ve kendisine verilmiş misyonunu bilemeyiz ama gerçek şu ki darbe yapan FETÖ’cülerin bir özelliği de Kemalist olmalarıydı. Kemalist oldukları için veya en azından böyle göründükleri için milli güvenlik açısından bir tehlike olarak görülmedi ve o zamana kadar korundukları için ordu içinde kolayca örgütlenebildi.

28 Şubat Sürecinde Fetö’cüler Değil Nurcular ve Dindarlar Mağdur Edilmiştir

Ancak aynı zamanda irtica ile mücadele edildiği 28 Şubat sürecinde hemen bütün dinî cemaatler ve kamuda çalışan mütedeyyin vatandaşlarımız devletin istihbaratı tarafından tâkip edilmiştir. Ordudan FETÖ’cü olmayan yüzlerce dindar subay atılmış ve bendeniz gibi birçok dindar akademisyen haklarından olmuştur. Düşünebiliyor musunuz yüzlerde düşünür arasında Said Nursi’nin de bir iki vecizesini özel web sayfama koyduğum diye şahsıma 6 yıl boyunca doçentlik kadrosu açılmamıştır. O zamanlar mürteci damgası yemiştik, ne var ki 15 Temmuz sonrası ise Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın tespit ettiği yanlış uygulamalar yine baş gösterdi. FETÖ ile hiç ilgisi olmayan ve bir kez karşılaştığım Mehmet Fırıncı ile çekilmiş bir hatıra fotoğrafı web sayfama koyduğum diye bu sefer hangi Nur Cemaati olduğuna bakılmaksızın otomatikman bendeniz de FETÖ ile iltisaklı gösterildim ve bir akademisyene yapılabilecek en ağır suçlama ile üniversiteden atılarak cezalandırıldım.

28 Şubat sürecinde nasıl ki masum Müslümanlar cezalandırıldı ise 15 Temmuz sonrası da FETÖ’cülerin yanında FETÖ ile ilişkisi olmadığı halde bu yapı ile şu veya bu şekilde iltisaklı gösterilerek yine başka dinî cemaatlere mensup mütedeyyin vatandaşlarımız KHK’lerle mağdur edilmiştir. İstihbaratımız daha dikkatli çalışmalı ve istihbarat elemanları tarih, kültür, din, tasavvuf, siyaset bilimi bağlamında daha donanımlı olmalıdır ki böyle vahim hatalar tekerrür etmesin.

Kısacası Atatürkçü maskesi altında gizlenenleri korumak ama takiye yapmayıp rejimi eleştirenleri bir tehdit unsuru olarak görmek, devletin bekası açısından vahim bir durumdur. FETÖ gibi kendini gizleyen her örgütlü yapı, milli güvenlik açısından bir tehdit unsuru iken dindarlığını kamu alanında da özgürce yaşamaktan başka bir talebi olmayan mütedeyyin insanlar ise devletin bekası için en makbul vatandaşlardır.

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

View Comments

Recent Posts

  • Makale

COP 29, G20’DERKEN..

Rio’da uzlaşma için görüş birliği sağlanamadı. Toplantı sonrası Rio’da başarısız bir darbe girişimi oldu. Dünyayı…

15 dakika ago
  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

8 saat ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

9 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

12 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

13 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

14 saat ago