Mirat Haber’den: ABD’nin kurulma nedeni soykırımdır

Amerika’nın Başkan Joe Biden tarafından Türkiye’yi soykırımcı olarak suçlaması, ABD’nin soykırımların olmasına izin vermeyeceğini beyan etmesi, sözde soykırımcılarla insanlık arasına set çekecek bir tarzda konuşması ilginçtir. Çünkü Amerika sadece soykırım yapmış ve bunu sistematik olarak uygulamış bir ülke değildir. Amerikan devletinin yegane kuruluş nedeni soykırımdır. Tarihe bakınca bu kolayca anlaşılır.

Yedi yıl savaşları ve İngiliz İmparatorluğunun doğuşu

İngiltere, 1760’larda Kuzey Amerika’daki sömürgesini genişletmeye çalışıyordu. Öyle ki Kuzey Amerika’da daha geniş topraklara sahip olan, bugünkü Kanada ve ABD’nin Orta Batı bölgesine sahip olan Fransa ile büyük bir savaşa girişmişti. Yedi Yıl Savaşları denen bu savaş belki dünyadaki ilk dünya savaşı oldu çünkü İngiltere ve Fransa, Kuzey Amerika’da, Avrupa Kıtasında ve Hint Okyanusu’nda eşzamanlı olarak savaşıyordu.

İngilizler kıtada Prusyalıları yanlarına aldılar ve Prusya kara zaferleri kazanarak Almanların önemli bir güç olabileceği mesajını verdi. İngiliz donanması henüz sömürgeleştirmeye başlamadığı Hindistan‘dan Fransa’yı atmayı başardı. Kuzey Amerika’da bizim alışkanlıktan Kızılderili dediğimiz Amerika yerlilerine haklar vaat etmek karşılığında onları yanına alarak Fransızları yendi.

İngiltere için Kuzey Amerika önemliydi. Ama henüz bir kaç şehirden oluşan ve düşük nüfusu olan Amerika yerleşimlerinin Hindistan’ın kaynakları yanında lafı bile olmazdı. İngiltere Fransa’yı Kuzey Amerika’dan atınca, tüm odağını kalabalık, kaynak yoğun, sömürü için elverişli, dünyanın en zengin ülkesi, Müslüman Baürlülerin hükmettiği Hindistan’a yöneltti. Bunun için çok uzun bir süre Kuzey Amerika’da yeni savaşlar istemiyordu. Yedi Yıl Savaşlarının hemen ardından Amerika yerlileriyle uzun süreli barış anlaşması imzaladı. Büyük topraklar kazanılmış, Fransa kovulmuştu. Nasıl olsa Yerlilere bir gün geri dönülürdü ama şimdi Amerika’da barış olmalıydı.

Yeni dünya yerleşimcileri barış istemiyordu

İngiltere’nin Amerika’daki sömürgecileri bu işten çok rahatsız oldular. Tamam, anavatan dünya imparatorluğu kuruyordu, Asya’ya yönelmişti. Ama neden bu, kendilerinin yerli Amerikalıların topraklarına el koymalarına mani olsun. Sayıları bir kaç milyon olan Amerika kolonisi halkı, sömürgeci ve yayılmacıydı. Daima Batıya ilerlemek onların sloganlarıydı. Yerliler yok edilir, alınan verimli topraklar onları zengin ederdi.

Önce anavatanı ikna etmeye çalıştılar. Londra biz ne dersek onu yapacaksınız diye ısrar edince, Amerikalı artık beşinci kuşağa yaklaşan sömürge yerleşimcileri İngiltere’yle çıkarları çatışması sonucu bağımsız olmaya karar verdiler. Bu çok da zor olmadı. Gücü dünyanın pek çok bölgesine dağılmış İngiltere’nin Prusya gibi kuvvetli bir kara gücü olmadan kendi yerleşimcilerine karşı kara savaşı vermesi zor görünüyordu. Aralarında asker olmadığından Kıta Amerikası Kongresi kuvvetlerinin başkomutanı bir viski üreticisi iş adamı olan George Washington oldu. Uzun süren düşük yoğunluklu, bugün adına savaş dense de küçük çatışmalardan oluşan isyan, büyüdü, en sonunda yenik Fransa’nın isyancılara el altından desteğine de dayanarak galip geldi.

Bağımsızlık eşittir yerli soykırımı

Amerikalılar bağımsızlıklarını elde edince 100 yıldan uzun süren kanlı baskınlar, katliamlar, soykırımlarla devam eden bir SOYKIRIM başladı. Zaten bağımsız olmalarının yegane nedeni Amerika kıtasını yerlilerinin topraklarını, tarımsal bölgelerini, otlaklarını, yerleşimlerini ellerinden almak ve uçsuz bucaksız verimli tarlalara, madenlere, ormanlara, deri ve kürk kaynaklarına sahip olmaktı. Kuzey Amerika’da yaklaşık 100 farklı dil ve kültürde yerli ulus yaşamaktaydı. Bunların bazıları Avrupalılar gelmeden Avrupa şehirleri nüfusuna yakın şehirlerde yaşamaktaydı. Aztek ve Maya’ları biliriz ama bugünkü ABD’de Mississippi Missouri nehir sistemi boyunca da pek çok gelişkin kalabalık yerli kenti, hatta imparatorlukları bulunduğunu pek azımız bilir.

Soykırım tugayları

General Custer’ınki gibi soykırımda uzmanlaşmış özel tugaylar vardı. Sayısız yerli halk yok edildi, açlığa sürüldü, ölüm yürüyüşlerine zorlandı, çoluk çocuk topluca yok edildi. Kalanların topraklarına el konup bugün Filistin’de uygulanmaya çalışılan yöntemle, küçük bölgeciklerde yalıtılıp ekonomik olarak bağımlı hale getirildiler. Son kalanlar, tek gelirleri kumarhaneler olarak, her tür kültürel özelliklerini yitirerek yok olmayı bekliyorlar.

Amerika’nın kuruluş nedeni, İngiltere’den ayrılma nedeni, soykırımı bir an önce yapmaya başlama isteğidir. Bu, koca bir kıta yaklaşık 100 milleti yok eden Amerika ardından başka insanlık suçları da işledi.

Siyahi Amerikalılara tarihte görülmemiş zulümler

Afrikalıları köle gemilerinde bağımsızlık öncesinde zaten getirmekteydi. Bu köle gemilerinde Afrikalıların en az yarısı yolculukta ölmekteydi. 17. Yüzyıl’dan 18. yüzyıla kadar yüzbinlerce çoğu Müslüman Afrikalı zincirli vahşi hayvanlar gibi öldürüldü. Afrikalıların torunları insanlık dışı muamele gördü ve hala görmekte. Eskiden tam hakimleri efendileriydi ve istenen istendiği zaman öldürülüyordu. Bu katliamlar kölelik kalktıktan sonra Ku Klux Klan döneminde de devam etti. Milyonlarca siyahi Amerikalı insanlık dışı muamelelerle yok edildi.

İlk küresel savaşını Fas’taki Müslüman denizcilere karşı yapan Amerika, Filipinler’i İspanyollardan ele geçirdi ve eskiden Müslüman nüfusu olan bu ülkede özellikle güneyde kalan Müslümanlara en sert muameleleri uyguladı ve çok sayıda ölüme neden oldu.

İkinci dünya savaşında 2 günde 200 bin sivil katli

Amerika ikinci dünya savaşında sadece Dresden ve Hamburg kentlerini, moral bozmak için sivil halkı havadan bombalayarak 60 binden fazla suçsuz sivilin doğrudan öldürülmesine yüzbinlerin ağır yaralanmasına neden oldu. Hiroşima ve Nagazaki’de sivil halkı üzerine atom bombası atarak 200 binden fazla insanın ölümüne, milyonlarca insanın radyoaktivitenin etkilerini yaşamasına neden oldu.

Vietnam’da bir milyon can aldı

ABD silahlı kuvvetleri Vietnam’da en az 600 binden fazlası sivil olmak üzere bir milyondan fazla Vietnamlıyı öldürdü. Bunun çok üzerinde yaralı ve kalıcı sakat insan geride bıraktı. Bu çoğu hava bombardımanı, napalm bombası, agent orange kimyasalları kullanılan saldırılar savaş değil, net bir soykırımdı. Muhammed Ali hapse girmeyi göze alarak bu savaşa gitmeyi reddedene kadar Amerikan halkı tam destek vermekteydi. Başkan Reagan Kaliforniya valisiyken, “o ülkeyi otopark haline getirene kadar bombalayalım” diyordu.

“Müslüman savaşları” döneminde soykırıma yakın sayılar

ABD Irak işgalinde bir milyondan fazla Müslümanı katletti. Bunların çoğunluğu sivildi. Bazı araştırmalarda ilaçsızlık, tıbbi bakım eksikliği, beslenme sorunları da katıldığında milyonlardan bahsetmekte.

ABD Afganistan işgalinde ölenler konusunda o kadar tutarsızlık var ki yüzbinlerce insanın savaş nedeniyle ve bunun sonuçları nedeniyle öldüğü ortada olmasına rağmen ortada güvenilir bir öneri dahi bulunmamakta.

Daha bir kaç yıl öncesine kadar sivil katliamları Orta Doğu’da devam etti. PKK’nın Suriye kolu YPG’yi müttefik olarak alan Amerikan kuvvetleri hiç bir suçu olmayan Rakka kentindeki DAEŞ altında zaten acı çekmiş sivilleri, Arap oldukları için ve kenti Kürtleştirmek ve PKK denetimine vererek burada kurulacak hava üslerini güvence altına almak için yerli halkı, kaçmasına izin vermeden kuşatıp bombardımanla öldürdü. Rakka’da on binlerce Müslüman can verdi.

İç savaşlar ve vekalet soykırımları

Amerika başta Orta Amerika, Güney Amerika ve Afrika’da pek çok korkunç iç savaşı körükledi. El Salvador, Nikaragua, Kolombiya, Peru, Bolivya, Angola, Mozambik bunlardan sadece bazılarıydı. Amerikan CIA politikaları, darbeleri, iç savaşları, müdahaleleriyle milyonlarca insan can verdi. Hala veriyor. Bu iç savaşlarda basbayağı cani tarafları silahlandırıp katliamlar yapacağını bile bile desteklemek sonucunda ABD milyonlarca insanın ölümün neden oldu.

Şimdi kan dökmek amacıyla kurulmuş, varlık nedeni soykırım olan bir ülkenin başkanı geliyor, bin yıl boyunca asla sömürgecilik yapmamış, halklara, ırklara, dinlere en adil biçimde yaklaşmış, istese herkesi kendine benzer yapabilecek kudretteyken, toplumları bulduğu gibi tutmuş, dinlerine kültürlerine karışmamış, saygı duymuş bir millete, “soykırımı bırak” diyor.

Bu psikopatça bir yaklaşım değil midir?