ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) denetlediği 30 binden fazla kişiyle yapılan aşı çalışmalarında Moderna incelemelerin sonucunda en gelişkin aşı olan Moderna ilaç şirketi tarafından geliştirilen koronavirüs aşısının koruyucu etkisinin yaklaşık 3 ay olduğu ortaya kondu. Üç aylık sürede etkisi yüzde 94.1 olarak saptanan Moderna aşısı Amerika tarafından stratejik bir kaynak olarak belirlendi ve diğer ülkelerle paylaşılmamakta. Üç ay geçince aşılanan insanlar korumasız kalıyor. Bu, korona hastalığını geçirmiş ve iyileşmiş kişiler üzerindeki incelemelerde ortaya çıkan yaklaşık 10-12 haftalık ortalamalarla uyumlu. Bu nedenle Moderna aşı direktörü Dr. Tal Zaks’ın ürünü konusunda üm,tli olmasına rağmen aşının etkisinin devam etmesi için 3 ayda bir alınması gereği bir gerçekr. Yeni nesil mRNA aşıları olan Moderna ve BioNTech-Pfizer aşılarının yanısıra yaygın olarak piyasaya sürülen iki farklı Çin aşısı ve Rus aşısı geleneksel zayıflatılmış virüslere dayalı olduğu için, onların da etkisinin gerçek hastalığı genenler veya mRNA aşısı alanlardan daha iyi olamayacağı uzmanlarca belirtilmekte. Türkiye’de de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Bilim Kurulu Çin aşısını kullanma kararında ve bunu topluma kabul ettirecek önlemlere çalışıyorlar.
Aşılar konusunda en kuvvetli karşı görüş basit aritmetiğe dayalı. Eğer her üç ayda bir aşının alınması gerekirse, aşının koruma başarısı için bu yüzdelerin olasılık matematiğine göre yan yana çarpılması gerekiyor. %94.1 dört yıl boyu yaptırılacak bir aşıyla koronaya yakalanmama oranı %37.8’e, yani üçte bire iniyor. Ancak her aşıda vücut aşındığı, hafif bir grip geçirildiği, yan etkilerinin bulunduğu düşünülürse bireysel tahribat bunun çok üzerinde olacağı belirtilmekte. Aşının maliyeti de yılla sürecek bir aşıyla korunma kampanyasında 32 kez iğne vurdurulması, Türkiye’de bir milyar doz aşı gerektirmekte. Bu da, lojistik ve insan kaynakları ele alındığında Türk ekonomisini rahatça çökertecek düzeyde bir paranın yabancı firmalara transferini, ya da doğal kaynakların verilmesine gidebileceği endişesiyle, faydasız hatta zararlı olacağı düşünülen bir önlem uğruna ülke bütçesi ve kaynaklarını emanet etmenin tehlikeleri ifade edilmekte.
Aşının yapılması, insan sağlığına yönelik açıkça tehlikeleri, çok ağır ekonomik yükü, insanların bağımlı hale gelmesi gibi nedenler düşünüldüğünde çok büyük riskler içermekte. Bunun pratikte zorla yaptıtılması olacak otobüse binememe, kamu hizmetinden yararlanamama gibi önlemlerse halkın iktidara da genel olarak devlete de başkaldırmasına doğru ilerleyebilir. Hiç tartışmadan, alel acele, vatandaşlar açısından bu kadar önemli bir konuda tek sesle oldu bittiye getirmek doğru değildir. Hele hele Allah bununla çok kolay baş edilecek kolonya, sabun gibi yaygın maddeler, mesafeyi korumak, maske takmak gibi rahatça uygulanacak yöntemler bahşetmişken, Singapur, Japonya gibi ya da Vietnam, Tayland gibi bizden daha fakir ülkeler bu hastalığı denetim altına almışken, kalkıp anormal çözümleri zorla dayatmak, tek çözüm olmayabilir.