Slovenya’nın yaklaşmakta olan AB başkanlığı sırasında yürürlüğe konması öngörülen plana göre Bosna’nın Mostar gibi sözde Hırvat bölgeleri Hırvatistan’a verilecek, mevcut Sırpçık Cumhuriyeti denen bölgeleri Sırbistan’a verilecek, geriye kalan birbirinden kopuk küçük alanlar da Amerika’daki Kızılderili rezervasyonları ya da İsrail’deki Filistin parçacıkları gibi Müslüman Boşnaklara bırakılacak. Bosna bir devletten Sırpların ve Hırvatların insafında bir iç devletçiğe indirgenmekte.
Slovenya’nın yaklaşmakta olan AB başkanlığı sırasında yürürlüğe konması öngörülen plana göre Bosna’nın Mostar gibi sözde Hırvat bölgeleri Hırvatistan’a verilecek, mevcut Sırpçık Cumhuriyeti denen bölgeleri Sırbistan’a verilecek, geriye kalan birbirinden kopuk küçük alanlar da Amerika’daki Kızılderili rezervasyonları ya da İsrail’deki Filistin parçacıkları gibi Müslüman Boşnaklara bırakılacak. Bosna bir devletten Sırpların ve Hırvatların insafında bir iç devletçiğe indirgenmekte.
Mirat Haber
Mirat Haber sitemizde yayınlanmış Bosna-Hersek haberi (okumak için tıklayınız) üzerine yorumumuzdur.
Bosna Hersek için Batı’nın planları yeni değil. Avusturyalılar 1878’de Sultan II. Abdülhamid döneminde bir süre için sadece idaresini devraldılar ancak 1908’de ilhak ettiler. Bu dönemde yapısını değiştirecek sözde ‘Avrupalı aslına döndürecek’ pek çok girişimde bulundular. Yugoslav krallığı sürekli katliamlarla ve toprakları Sırplara vererek, sözde ‘Sırp özüne döndürerek’ Müslümanları zor duruma düşürdüler. Tito Yugoslavya’sı Bey ve Ağa sınıfından toprak sahiplerinin arazilerini Sırplara ve Hırvatlara verdi, Müslüman halka diğerlerine olmayacak kadar komünist propaganda yaptı. İngilizler ve Fransızlar 1992-1995 Bosna Soykırımı’nda Sırp Çetnikler ve Miloşeviç’i destekleyerek katliama uluslararası destek verdiler. Ardından Bosna kuvvetleri bütün ülkeyi birleştirecekken 1995’te Amerika Banya Luka şehrinin önlerinde durmaları için tehdit etti. Bölünmüş ülkedeki Müslümanları sürekli zorluk altında bırakacak Dayton anlaşması Amerika baskısıyla imzalandı. Ülke kağıt üzerinde bütün olmasına rağmen pratikte Sırplara geniş topraklar ve özerklik verildi.
Bugün ise Avrupalı liderlerin desteğini almış Bosna’yı ve Boşnakları ortadan kaldırma amaçlı korkunç bir plan ile karşı karşıyayız. Ne yazık ki iç siyasetteki laf dalaşlarına, sosyal medyadaki akılsızca kampanyalara göre belirlenen gündemimizde medyada bundan bahseden bile yok. Adım adım Osmanlı’nın Avrupa’daki son yadigarını diplomatik masada kaybediyoruz. Yeni ortaya çıkan ve Nisan ayının başında medyaya dökülen Balkanları yeniden şekillendirme planı, giderek pek çok Avrupalı liderden destek almakta. Plan çok net olarak Bosna’yı ortadan kaldırma ve Boşnakları da yok oluşun son aşamasına getirmeyi hedefliyor.
Slovenya tarafından desteklenen ve Slovenya’nın yaklaşmakta olan AB başkanlığı sırasında yürürlüğe konması öngörülen plana göre Bosna’nın Mostar gibi sözde Hırvat bölgeleri Hırvatistan’a verilecek, mevcut Sırpçık Cumhuriyeti denen bölgeleri Sırbistan’a verilecek, geriye kalan birbirinden kopuk küçük alanlar da Amerika’daki Kızılderili rezervasyonları ya da İsrail’deki Filistin parçacıkları gibi Müslüman Boşnaklara bırakılacak. Bosna bir devletten Sırpların ve Hırvatların insafında bir iç devletçiğe indirgenmekte. Bosna hükümeti, Dışişleri Bakanı Bisera Türkoviç dahil, kuşkusuz buna feryat ediyor ancak duyan yok.
Korkunç planda kurnaz bir taraf var. Plan, bir yandan Boşnakları yok ederken bir yandan da sözde Arnavutları birleştirmeyi, Karadağ’daki Ulçin, Makedonya’daki Doğu sınır bölgesini, zaten bağımsız olan Kosova’yı Arnavutluk’la birleştirecek. Bu sayede Balkanlar’da sadece Sloven, Sırp, Hırvat, Yunanlıların değil aynı zamanda Müslüman çoğunluklu Arnavutların da desteğini almış olacak. Boşnaklar uzlaşmaz yegane taraf kalacak. Plan bizzat AB Başkanı Charles Michel’in desteğinde gelişmekte deniyor. AB resmi olarak plandan habersiz davransa da bazı Avrupalı liderler planın kendilerinin değerlendirmeleri üzere iletildiğini itiraf ettiler.
Neden Arnavutları sözde kayırıp Boşnakları yok etmek istiyorlar? Öncelikle Kosova zaten isterse melisteki tek bir kararla Arnavutluk’la birleşir. Arnavutlara verecekleri Ulçin, küçük bir kent, etrafındaki ova ve bir çıplaklar kampı adasından oluşuyor. Diğer Makedonya bölgesi de muhtemelen hemen verilmez uzun müzakerelere bırakılır. Avrupa’nın klasik numarasıdır; bize karşı da 1999 Helsinki zirvesinde AB sözü verip Kıbrıs kırmızı çizgimizi kaldırarak oynadılar.
Ancak bunu gerçek nedeni, Avrupa’nın Arnavutluk’un Müslümanlık kimliğini kırdığı inancı. 50 yıl boyunca Enver Hoca komünist diktatörlüğünde camiler yasaklanmış, domuz eti ve rakı zorunlu kılınmış, ibadet eden toplama kampına sevk edilmişti. Buna yakın zulümler Yugoslav diktatörlüğünde Kosova’da yakandı. Arnavutlar ekonomileri, endüstrileri olmadığından ve pek çok teşvikle uluslararası organize suça yöneltildiler. Ardından gelen muazzam Hristiyan misyonerlik faaliyetleri, FETÖ sızması ve aşırı Türk düşmanı propaganda da birleşince Kosova’nın Kudüs’te büyükelçilik açmasına halkın tepkisiz kaldığı bir noktaya gelindi. Kısaca Avrupa bu gidişle Müslümanlık Arnavutlardan silinecek zannetmekte.
Ancak Boşnaklar hem daha gelişkin, hem diğer Avrupa uluslarıyla daha içli dışlı, hem de Avrupa’nın daha iç bir bölgesi. Dahası bütün oyunlara rağmen hala İslami kimliğini korumakta. Evet, Boşnakların çoğu seküler, Ramazan orucu tutanlar belki azınlık, ama milli ve dini kimliği İslam belirlemekte. Bir ayrım olduğunda, savaştaki gibi pek çok kişi İslami geçmişi ön plana çıkarıyor. Müslüman kimliğini ön plana çıkarak parti hala çoğunluk oyu alıyor. Bu da Avrupa’yı sinirlendiriyor. İçerinden söylediklerini, resmen plan dokümanında yazmışlar, Türkiye’den uzklaşmalarını ima yoluyla yazarken, “radikal İslam (yani normal İslam) ile Avrupa değerleri arasında seçim yapma zamanları” ifadeleriyle de kafalarındaki derdi açık açık kağıda dökmüşler. Oysa Bosna savaş sırasında bile klasik müzik konserleri vermiş, Batı sanatında, edebiyatında, düşüncesinde, o ‘Batılı değerleri’ diğer Balkan ülkelerinden daha fazla benimsemiş bir toplum. Ama yetmiyor. Diz çöküp, ben Kuran-ı Kerim’i reddediyorum demedikçe gözlerine giremiyorsun.
Kim bu hain plana destek verir? Avrupa ülkeleri açık destek verenler ve dolaylı destek verenler olarak ikiye ayrılır. Planın hamisi 2 milyonluk Slovenya Sırpların tarihi dostudur. Hırvatları pek sevmezler ama aynı mezhepten oldukları için ve içli dışlı ekonomik ilişkileri olduğu için onların da kazanması sorun olmaz. Avrupalı elitler, 1992-1995 savaşında ellerine yüzlerine bulaştırdıkları imha planının son aşamasına gelmesinden memnun olur. Balkanlardaki Romanya, Yunanistan gibi Sırbistan dostları sonuna kadar destekler. Amerika’nın Cumhuriyetçi kesimi destekler; Demokratlardan bir bölümü homurdanabilir. Rusya zaten destekler. Sırbistan’a yatırımlar yapmış Çin destekler. Uluslararası suç örgütleri, yer yer Arnavut mafyası denetimine girmiş İtalyan Mafyası destekler. Dünya Derin Devleti zaten destekler, ama son bir kanlı savaş olsa da orada kan ayinleri yapsak diye bekler. Bosna’da iyice yerleşmekte olan, medyada, bürokraside, poliste yayılmış FETÖ zaten ne denirse destekler. Hatta Türkiye’den bile canım Arnavutlar kazanıyor, Bosna da gidiversin diyecek adamlar çıkacaktır.
Planın T.C. Dışişleri Bakanlığı tarafından mutlaka tespit edilmesi, incelenmesi, öncelikli ele alınması, daha fazla ilerlemeden iki ay sonra devreye sokulmadan durdurulması için her hamlenin yapılması gerekmektedir. Kamuoyumuzun bu konuda dikkatli olması, ele alması ve mücadele için toplumu hazırlaması gerekmektedir. Hükümetimiz ve halkımız tam kuvvetle bu konuya eğilmelidir. 500 yıllık İslam beldesi elden gitmektedir.