Son dönemde Korona virüslerinin mutasyonları, evrimci Prof. Dr. Osman Müftüoğlu gibi medyada sıkça çıkan tabiplerimiz tarafından Evrim Teorisinin kanıtı olarak sunulmakta, ‘insan nasıl evrimleşmişse Covid-19 da evrimleşiyor’ denerek virüs mutasyonlarından bahsederken, insan, hayvan ve bitkilerin de mutasyonlara dayalı evrim neticesinde bu hale geldiği yönünde malum iddialar tekrarlanmaktadır.
Bunlar doğru bir akıl yürütmenin sonucu değildir. Mutasyonlar sonucu değişiklikler, bırakın bitki ve hayvanlardaki yeni dokuları, yeni organları, yeni sistemleri baştan aşağı tasarlamak ve yaratmak, yepyeni bir virüs tasarımı bile ortaya çıkarmamaktadır.
Mutasyonlar, DNA veya RNA denen canlının yaratılış kodundaki bozulmalardır. Bunlar genelde radyasyon, istenmeyen kimyasal reaksiyonlar sonucu olur. Canlılarda bunların hemen hepsi zararlıdır, etkisizdir ya da göz rengi değişimi gibi çok küçük bazı farklara neden olur. Canlı olmayan bir mikroskobik robot olarak nitelendirilebilecek virüslerde bunlar aynı zamanda DNA ve RNA parçalarının karışımıyla da meydana gelir. Bunlar yeni çıkan virüsün özellikleriyle oynar. Çoğu onu zayıflatır ya da bozar ama çok küçük bir bölümü güçlendirir. İngiliz ve Güney Afrika mutasyonlu virüs varyasyonları böyle değişimlerdir.
İnsanda, hayvanda ve bitkilerde olduğu iddia edilen evrim ise başlıbaşına yeni organ ve sistemlerin bu kazalarla ortaya çıkması varsayımına dayalıdır. Oysa yüz yıldır yapılan çalışmalarda trilyonlarca sinek ve diğer canlılar üzerindeki mutasyon deneylerinde yeni bir tasarım, organ, sistem görülmemiştir.
Evrim iddiası, deneylerde görülemediği gibi akla da aykırıdır çünkü en az bilgisayar, otomobil, robot kadar karmaşık bir tasarım bir anda kazalarla oluşamaz. Küçük küçük değişikliklere neden olan kazaların ardı ardına toplamıyla da oluşamaz, çünkü o yeni organ tam olarak işler hale gelene kadar milyonlarca yıl vücutla uyumsuz, işe yaramaz bir yük olarak taşınması gerekir. Bu da evrimin temel iddiasına aykırıdır. Düşünün, nesiller boyu, yüzlerce yıl, bir gün işler diye işlemeyen bir otomobili nereye gitse halatla çekmek zorunda olan bir aile gibi. Elbette ki diğer ailelere karşı dezavantajlı olacak, muhtemelen en fazla bir iki kuşak sonra kaybolacaktır. Evrimde binlerce kuşak o motoru çalışmayan otomobili çekmesi lazım.
Evrim, deneylere ve akla aykırı olduğu gibi fosillerle de uyumsuzdur. Yavaş yavaş evrimleşmenin 600 milyon yıllık fosil kayıtlarında tek bir örneği bile yoktur. Yarı fare yarı yarasalar, yarı ayı yarı fok balıkları, yarı insan yarı maymun, bilim dergilerindeki hayali propaganda çizimleri dışında yoktur. Canlıların taşlaşmış veya amber içindeki fosilleri bir anda tüm özelliklerle ortaya çıkmakta, değişmeden milyonlarca yıl devam etmekte, bir anda ortadan kaybolmaktadır. Kısaca deneylerde, süreçlerde, fosillerde Evrim diye bir konu yoktur. İdeolojik propagandada vardır. Tıpkı Marksist ülkelerde 100 yıldır komik Marksist düşüncenin bilimsel gerçek kabul edilmesi gibi.
Dolayısıyla virüs mutasyonunu canlıların Allah tarafından mükemmel biçimde tasarlanıp yaratılmadığı, kendi kendine kazalarla evrimleştiği iddiasına kanıt olarak sunmak, yanlış ve maksatlı bir düşüncedir. Yaratmanın Allah’a özgü bir nitelik olduğu gerçeği bilimsel bulguların ve aklın da bir sonucudur. Bunu kabulleniniz, sayın doktorum.