Dün yitirdiğimiz 11 şehidimiz, gerek en üst kolordu komutanı rütbesinden en alt er rütbesine kadar olmaları, gerekse şehid korgeneralin 15 Temmuz’un yiğit askerlerinden biri olması açısından aynı zamanda ordumuzu tüm yönleriyle temsil etmektedir. Ülkemizi savunmak için, sade vatandaşların rahat uyumaları için mücadele veren bu asil insanlarımız, kuşkusuz çeşitli bahanelerle operasyon öncesi görevinden kaçıp istifa edenlerden çok daha üstündür. Botlarla kaçan namussuz hainlerden kurtuldukça, FETÖMETRE gibi akıllı yöntemlerle kripto hainleri yakaladıkça, ordumuz sayıca azalsa da yetenek olarak daha da güçleniyor.
Şehitlerimiz bize örnektir, kılavuzdur, onlarda ibret vardır. Bu insanlar risk alarak, isteyerek, önde olarak, ülkemiz için, Türkiye için, halkımız için canını tehlikeye atmıştır. Türkiye dünyada İslam’ın geleceğidir, ümididir. Türk halkı bütün noksanlarına rağmen hala İslam’ın ayağa kalkması için vardır. Ordumuz hainleri sildikçe, içinden FETÖşler, hainler, gizli örgütler, mahfiller, sapıklar ve her tür İslam karşıtı Türkiye karşıtı halk düşmanı unsurlar temizlendikçe ordumuz, eski konumu olan peygamberimizin askerlerine dönüşmektedir. Dolayısıyla şehitlerimiz Allah için ölmüştür, şehittir.
“Şehitler ölmez” bir slogan değildir, Alemleri yaratan yüze Allah’ın Kuran-ı Kerim’deki muhkem, kesin ayetidir. Şehitler için öldü denmesi doğru değildir, onlar aramızdadır, canlıdır, ahirette en üstte olacaklardır. Allah bütün Müslümanlara Allah uğruna ölmeyi, şehid olmayı, cennete gitmeyi nasib etsin.
Ancak şehidimizi anarken bir yanlışlık yapıyoruz. Televizyonlar şehid cenazelerinde, şehid ailelerin evlerinden aldıkları ağlayan, haykıran yakınlarının, göz yaşı döken anaların görüntülerini paylaşarak, aslında toplumun direncini kırmaya çalışmaktadır. Müslümanlıkta en yakının bile ölümüne karşın insanlar sabırlı, vakur ve metindir. Savaşlarda ölenlere ağlayanlara, sen Müslüman değil misin denirdi. Kuşkusuz ananın göz yaşını kimse önleyemez ama feryatları alıp kaydedip, bunları gün boyu yayınlamak, PKK ve DHKP-C sempatizanlarıyla dolu medya sektörümüzde 1990’ların sonunda başlamış, sonradan çıkan muhafazakar medya da her konuda olduğu gibi bunu aynen alıp benimsemiştir. PKK’nın taktik olarak kullandığı sahte Açılım Süreci’nde feryatlar, analar ağlamasın sloganlarıyla birlikte kullanılmıştır.
Yurt dışında savaş veren Batı ülkelerde ölenlerin ailelerin gün boyu kanal kanal feryatları yayınlanmaz. Osmanlılarda şehid cenazelerinde, tıpkı diğer cenazeler gibi açıktan ağlamak, bayılmak, “Kadere isyan” tarzı çıkışlar, feryatlar atmak, yetkililerin üzerine saldırmak gibi şeyler düşünülmezdi bile. Çünkü bunun ülkeye, devlete, hatta Allah’a bağlılığı, güven ve metaneti zedeleyeceği bilinirdi. Bu nedenle medyamızı, asil şehidlerimizi ve kahramanlıklarını idrak ederken düşmanı sevindirecek yayınlar yapmaya son vermeye, evladının şehid olmasıyla iftihar eden çoğu aile üyesini geri plana atmamaya, bölücü sol örgüt taktikleri uygulamadan ülkeyi birleştirecek yayınlar yapmaya davet ediyoruz.
Şehidlerimizi anmamız, onlar adına, onları hatırlatacak şekilde kentlerin her köşelerinde kısa tanıtım plakaları, parklarda bahçelerde anma köşelerini yapmamız, bu fedakarlıklarla ülkemizin ayakta kaldığını hatırlamamız gerekmektedir.