Hafta sonunda Bursa’nın kayak merkezi ve zenginlerin eğlence noktası Uludağ’da düzenlenen sorumsuz partiler, kalitesiz pop müzik eşliğindeki çılgın oyunlarla kendinden geçen sonradan görme aile çocuklarının, yüzlerce binlerce gencin her tür insani davranıştan yoksun çiftleşme öncesi partner arama dansları, Türk halkında infial uyandırdı.
Bu, sadece Uludağ’daki para avcısı sözde turizmcilerin kendilerini gözetip işletmelerini kapatmayan devletlerine ihaneti değil, aynı zamanda ülkenin tepesine çökmüş laik zengin rantiyeci sosyal sınıfın, ve onun kolejli çocuklarının, ne denli anlayışsız ve vicdansız olduklarının, bir araya geldiklerinde hiç bir insanlık ve yasa, devlet kuralı ve manevi değer tanımadıklarının da bir göstergesiydi.
Sözümona elit, laik zengin çocukları, topluma karşı savaş açarcasına, “morukları, hastaları öldüren”, gençlere dokunmayan Korona salgınını umursamadan, maske olmadan, mesafe bulunmadan, hijyeni zaten hiç duymamışlar, içkili partilerde, birbirlerine virüs bulaştırdılar. On bin kişide yüz kişi virüs taşıdıysa, bu pis sorumsuz eğlencelerin ardından şimdi on bini de hastalıklı hale geldi.
Kodaman veletleri, zengin çocukları, plaza oğlanları, parti kızları hemen hemen hiç belirti göstermeden bu hastalığı uygarlığa döndüklerinde büyük şehirlerde çevrelerine bulaştırmaya bir hafta içinde başlayacaklar. Bu vatani hislerden habersiz yetişmiş genç insansılar, devleti hiçe saymaları sayesinde kendileri farkında bile olmadan, etrafa bulaştıracak, binlerce insanın ölümüne neden olacaklar. Hepsi danseden minik birer katil.
Uludağ katliamı, gerek turizmciler arasındaki sorumsuzlar, gerek bu izinleri verenler, gerekse ülkemiz gerçeklerinden uzak akılsız çocuklarımız konusunda bizi düşünmeye itmelidir.