islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4768
EURO
36,3253
ALTIN
2.957,23
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Modern dünyada İslâm sanatını ihya etmek

Modern dünyada İslâm sanatını ihya etmek

Sanat, kimilerine göre tabiat güzelliklerinin kültüre yansıması, kimilerine göre de güzeli simgeleyen veya anlatan faaliyetlerin bütünüdür. Dolayısıyla daha geniş bir açılımla sanat, bir duygunun, bir tasarının veya güzelliğin ifadesinde kullanılan metotların bütünü olarak kulağa, göze, ruha ve akla hitap eden ve insanlara huzur veren kültürel varlıklardır. Sanat, bir toplumun mensup olduğu inanç sistemi ve benimsediği ahlâk anlayışına göre somut olarak şekillenen resim, şiir, edebiyat, hat gibi alanlardır. Sanat, belli değerleri taşıması, güzel his ve düşünceleri estetik bir biçimde eyleme dönüştürmesi hâlinde, hakikî manada değer kazanır. Ammâ bilindiği üzere modern dünyada değerler, birbirinden çok farklıdır.

Modernliğin sanat anlayışı, dünyevîdir ve dolayısıyla konusunu bu dünyadan almaktadır. Oysa İslâm’ın dünya-ahiret bağlamındaki bütünlük anlayışına bağlı olarak İslâm sanatının konusu, hem dünya, hem de ahirettir. İster modernliğin, isterse İslâm sanatı olsun, sanatın ana konularından birisi, sanatsal eserlerle güzelliği/estetiği ortaya koymaktır. Modernist sanatçı, sanatıyla güzelliği yarattığını düşünürken, Müslüman sanatçı zaten var olan güzelliği değişik boyutlarda keşfederek, onu manevî idrak düzeyine göre sadece yansıtır. Böyle bir manevî yansıtma elbette tevhit inancıyla yakından ilgilidir. Çünkü İslâm sanatının temellendirilmesinde Kur’ân ve Sünnet, ana kaynak olarak yerini alır.

Sonsuz güç ve kudret sahibi Allah’a inanan Müslüman bir sanatçının ürettiği sanat eseri bu bağlamda maneviyatı, tefekkürü, hikmeti, kalıcılığı ve sonsuzluğu resmeder. İslâm sanat eserleri bundan dolayı soyut boyutluluk çerçevesinde derin anlamlar taşıyan, tefekküre davet eden, hikmeti yansıtan zamansızlığı ve mekânsızlığı da ayna tutar.

Böylece İslâmî sanat eserleri, kişiyi hakikat penceresinden manevî âleme bir yolculuk yapma fırsatı verir ve Bakî Güzelin ulvî iklimine yaklaştırır. Mutlak Cemâl’in tecellisini yansıtma gayretinde olan İslâm sanatı, imanı tazeleme ve manevî terakki için önemli bir vasıtadır.

Bu doğrultuda İslâm sanatı, kişinin feraset becerisini canlandıran, bilinçli farkındalığını manevî bir âleme taşıyan ve bunun için de tefekkürün oluşmasına yardımcı olan faydalı bir alandır. Bir başka ifadeyle İslâm sanatı, sadece güzel olanı değil aynı zamanda iyi ve doğru olanı da yansıtmaktadır. Çünk hakikat, istikamet ve güzellik ayrılamaz bir bütündür.

Modern sanat anlayışında da her ne kadar soyut ve ‘sürrealist’ yaklaşımlar söz konusu ise de temel yaklaşımı, sanatın sanat için yapıldığı ilkesine dayanmakta ve dolayısıyla maneviyattan tümüyle kopuktur. Gündelik hayatta sanat olarak tedavülde olan mana ise daha çok popüler kültürün içinde yer alan roman, şiir, müzik, sinema gibi alanlardır. Mehmet Karahisarî’nin ifadeleriyle “modernlik içinde popüler kültüre dair sanat mefhumunun yer edinmesiyle sanat, modernliği inşa eden araçlardan biri haline gelmiştir. Modern kültürün dünyevî karakteri bu alanla iştigal eden kesimi de içine çekmiştir.”

Müslüman mütefekkir Rene Guenon ise sanatı, kutsal olan ve olmayan şeklinde ikiye ayırmaktadır. Bu anlamda bilinçli bir Müslüman sanatçı, kendi meşrebine uygun olarak kutsalı en doğru ve hikmeti en etkili bir şekilde yansıtabilmek için, feyz, ilham ve(ya), seyr-ü sülûk yöntemlerine başvurur. Şu bir gerçek ki hikmet olmadan kutsal sanattan da bahsetmek mümkün değildir. Bu anlamda İslâm sanatı, kutsalı merkeze alan görsel, duygusal ve(ya) işitsel bir manevî yolculuktur. Bu bağlamda kutsalı en anlamlı biçimde yansıtan İslâm sanat dallarının içinde hat sanatının ayrı bir yeri vardır.

İslâm ve tasavvuf ile ilgili Farsça, Arapça, İngilizce ve Fransızca 50’den fazla kitabın ve 500’den fazla makalenin sahibi olan 1933 doğumlu İranlı Profesör Seyyid Hüseyin Nasr’ın ifadesiyle maneviyata dayanan hat sanatı, en yüksek sanattır. Nasr, sanatların muhtelif veçhelerine İslâm maneviyatı açısından ele alan “İslâm Sanatı ve Maneviyatı” eserinde ‘kutsal sanat’ üzerinden bilgiler sunar. Bu izahların önemli bölümü felsefe ve estetik üzerine olmakla beraber İslâm sanatının kaynağının dinî olmaktan ziyade bâtınî (kalbî) olduğuna işaret edilir.

Müslüman âlimlerine göre sanatın yansıtılması, sanatçının meşrebi ile yakından ilgilidir. Dolayısıyla gündelik dilde yer alan ‘sanatçı ruhlu’ tabiri, bu itibarla doğru bir ifadedir. Nitekim şairliğin bir meşrep olması, şiirin ilham eseri olması dahî şiirin hikmetin bir türü olduğunu da göstermektedir. Karahisarî’ye göre hikmet, her meşrebe göre farklı tezahür eder ve bu manada da değişik esma-i ilahiye bakan mizaçlarda farklı tezahürler söz konusudur. Mesele, günümüz dünyasında çocuklarımızın istidadının geliştirilmesi ile ilgilidir ve modern anlamda sanatın bu manaya hizmet edip etmediğidir.

“Günümüzde Müslümanların İslâm sanatı denildiğinde klâsik bir yaklaşımla daha çok ebru, tezhip veya hat ile ilgilendikleri lakin bu ilginin fazlasıyla sathi olduğu da aşikârdır. Modern kültürün en önemli ürünü bugün modern (pop) müziktir. Dolayısıyla çocuklarımızın müziğe ilgisi, bugün belli bir istidadın göstergesi olmaktan çok bir kültüre dâhil olma gayretini gösterir niteliktedir. Yine modernliğin ürünü olan roman, belli bir kuşağın vazgeçilmezi olmuştur. Roman’ın modern karakterine rağmen ‘klâsik’ olarak sunuluşu, entelektüelliğin göstergesi olması ve ne hikmetse bu klasiklerin hep sol referanslı olması, manayı başka bağlama sürüklemiştir.”

Modernliğini materyalist ve dünyevî sanat anlayışının getirdiği manevî tahribatının önüne geçebilmek için, çağımıza hitap eden tefekkür ve hikmet temelli İslâm sanatının her alanda yeniden ihya edilmesi kaçınılmazdır. Bunun için dünya çapında etkin olabilecek, İslâm’ı sanatıyla tebliğ edebilecek basiret, feraset, ilham ve feyz kaynaklarına sahip olan şuurlu Müslüman sanatçılara ihtiyaç vardır.

Yazarın diğer yazılarını aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

https://www.mirathaber.com/author/profdraliseyyar/

Prof. Dr. Ali Seyyar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.