Adaletteki sol ve kripto kadrolaşma İstanbul seçimlerinde yine yüzünü gösterecek mi?
1991’de ANAP oyları düşüp bir ev bir araba yalan vaadiyle iktidara gelen Demirel, CHP ile ya da o zamanki adıyla SHP ile koalisyon kurmuştu. İttifakta bakanlıkları güzelce bölüştüler. Türkiye’nin kayıp yılları başladı.
Adalet Bakanlığı da SHP’nin mezhepçi aşırı sol kanadından Mehmet Moğultay’a verildi. Bir deli cesaretine sahip Moğultay siyasi tarihin en hızlı kadrolaşma hareketlerinden birini yürüterek savcıdan memura, avukattan hakime, mübaşirden görevliye kendi zihniyet ve yönelimindeki kitleleleri buraya yerleştirdi.
Hala daha hakimlerin, savcıların, kamu avukatlarının özellikle de yıllar içinde kritik yerlere gelmiş olanları, başkanlar, müdürler bunlardandır.
Bir yandan da kripto FETÖ kadrolar Adalet sistemine girmiştir. Hakimler, savcılar, kamu avukatları, memurlar FETÖcülerle dolmuştur. Bu ôzellikle Hakimler ve Savcılar’ın anayasa referandumuyla FETÖ denetimine geçmesiyle artmıştır. Kuşkusuz 17-25 Aralık ve özellikle 15 Temmuz ardından bir bölümü ortaya çıkıp açığa alınmıştır. Ancak hala daha içerisi FETÖ kriptolarıyla doludur.
Dolayısıyla Yüksek Seçim Kurulu içinde siyasi olarak hükümete düşman olacak, intikam arayan bir kesimin varlığı reddedilemez.
Nitekim 31 Mart seçimlerindeki rezaletler bunun sonucudur. Normalde yapılan itirazların sonucunda oylar yeniden sayılacak, çalınan oylarla fark 29 binden 13 bine indiği gibi, bütün İstanbul yeniden sayılsaydı bugün Binali Yıldırım belediye inşaatlarında teftiş yapıyor olacaktı.
Ama yapılmadı. Çünkü bir Moğultay hakimi olan İl Seçim Kurulu Başkanı bunu engelledi. YSK da bunu onaylayıp üstünü örttü.
Alt seviyelerde her yerde usülsüzlükler görüldü. Sandık başkanlıkları kontrol edilmedi. Bunlar Moğultay-FETÖ kadrolarının eseridir.
Kendiliklerinden mi yaptılar yoksa tepeden emirle mi, bunun tespit edilmesi gerekir.
Ancak ortada yeni bir tehdit vardır. Bu da YSK’nın hem bütün başkanlıkları aynen devam ettirme kararı, hem de KHKyla alınan FETÖcülerin haklarını koruma kararıdır. Bunlar 23 Haziran’da namussuz çetenin aynı taktikleri, belki zenginleştirerek uygulayacağı anlamına gelmektedir. Yeniden sahte bir İmamoğlu galibiyeti ama büyük yolsuzlukların olduğu bir durunda iktidar partisinin itirazları zayıf kalacaktır. Bu nedenle İstanbul’un dalavere ile işgaline karşı çok iyi hazırlanılması gerekmektedir. Çünkü yuvalanmış Moğultay-FETÖ hakimleri kararlarıyla olabildiğince CHP-PKK-İP-FETÖ koalisyonunu destekleyecektir.
A. Galip GÜMÜŞDERE
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi