Gelelim mubârek el-‘Asr sûresini deprem felâketi bağlamında ele almaya…
Bunun için mubârek el-‘Asr sûresinin genel bağlamını, yaşanan duruma uygulamamız gerekecektir.
- (ASLÎ) İşte, her şeyin olgunlaşıp artık özünün alınabilir aşamaya ulaştığı için, çağa, döneme, ikindi vaktine ve en genel mânâda zamanın akıp gidişine yemin ederek dikkatini çekiyorum senin ki, bununla hangi Hakîkat’e işâret ettiğim üzerinde düşünesin!
- (YORUMSAL) İşte, zamanın akıp gidişine, dolayısıyla da akıp geçen zaman içinde yaşananların ve içinde yaşamakta olduğun çağın, dolayısıyla da kazanmış olduğun tecrübe ve bilgi birikiminin üzerine yemin ederek dikkatini çekiyorum senin ki, bununla hangi Hakîkat’e işâret ettiğim üzerinde düşünesin!
- (ASLÎ) Şu kesin bir gerçek ki, insan kesinlikle husrandadır, yâni ALLAH’ın her insana bahşettiği Mü’min/Mü’mine bir Musliman olabilme fıtrat, yâni, yaradılış özelliği sermâyesini tamamen kaybedip, geri dönüşü olmayan tam bir iflâsa uğramıştır!
- (YORUMSAL) Şu kesin bir gerçek ki, insanlar, yalnızca kendi çıkarları doğrultusunda hareket edenler yüzünden kesinlikle, sahip oldukları tüm mal varlıklarını tamâmen kaybettirerek onları korkunç bir mahvoluşa sürükleyen tam bir iflâsa uğramaktadır!
- (ASLÎ) Ancak Hakk Dîn’e îmân etmiş ve Hakk Dîn’e îmânlarının gereğince yaşamayı ve andolsun ki, Hakk ve Hakîkat doğrultusunda ve Hakk Dîn’in gereği olan geliştirici-ıslâh edici işleri, kasıtlı olarak, bilerek-isteyerek dürüst ve erdemli bir şekilde gerçekleştirmeyi bir hayat tarzı ve ilkesi hâline getirmiş olanlar ve andolsun ki, birbirlerine Ezelî ve Ebedî olan Mutlak ve Nihâî Hakîkat’i, Ezelî ve Ebedî olan Mutlak ve Nihâî Hakîkat doğrultusunda ve ona uygun olanla mutlaka yerine getirilmesi için bildirmeyi ve andolsun ki, birbirlerine şartlar ne olursa olsun Hakk Dîn’e îmânın gereği olan tavrı gösterip, duruşunu asla bozmamayı, şartlar ne olursa olsun Hakk Dîn’e îmânın gereği olan tavrı gösterip, duruşunu asla bozmayarak bildirmeyi bir hayat tarzı ve ilkesi hâline getirmiş olanlar hariç – onlar husrâna, yâni ALLAH’ın her insana bahşettiği Mü’min/Mü’mine bir Musliman olabilme fıtrat, yâni, yaradılış özelliği sermâyesini tamamen kaybedip, geri dönüşü olmayan tam bir iflâsa uğramazlar!
- (YORUMSAL) Onları bu duruma düşmekten kuratabilecek olanlar, yalnızca, Hakk Dîn’e îmân etmiş ve Hakk Dîn’e îmânlarının gereğince yaşamayı ve andolsun ki, Hakk ve Hakîkat doğrultusunda ve Hakk Dîn’in gereği olan geliştirici-ıslâh edici işleri, kasıtlı olarak, bilerek-isteyerek dürüst ve erdemli bir şekilde gerçekleştirmeyi bir hayat tarzı ve ilkesi hâline getirmiş olanlar ve andolsun ki, birbirlerine Ezelî ve Ebedî olan Mutlak ve Nihâî Hakîkat’i, Ezelî ve Ebedî olan Mutlak ve Nihâî Hakîkat doğrultusunda ve ona uygun olanla mutlaka yerine getirilmesi için bildirmeyi ve andolsun ki, birbirlerine şartlar ne olursa olsun Hakk Dîn’e îmânın gereği olan tavrı gösterip, duruşunu asla bozmamayı, şartlar ne olursa olsun Hakk Dîn’e îmânın gereği olan tavrı gösterip, duruşunu asla bozmayarak bildirmeyi bir hayat tarzı ve ilkesi hâline getirmiş olanlardır!
- İşte, zamanın akıp gidişine, dolayısıyla da akıp geçen zaman içinde yaşananların ve içinde yaşamakta olduğun çağın, dolaysıyla da kazanmış olduğun tecrübe ve bilgi birikiminin üzerine yemin ederek dikkatini çekiyorum senin ki, bununla hangi Hakîkat’e işâret ettiğim üzerinde düşünesin!
Şu kesin bir gerçek ki, insanlar, yalnızca kendi çıkarları doğrultusunda hareket edenler yüzünden kesinlikle, sahip oldukları tüm mal varlıklarını tamâmen kaybettirerek onları korkunç bir mahvoluşa sürükleyen tam bir iflâsa uğramaktadır!
Onları bu duruma düşmekten kuratabilecek olanlar, yalnızca, Hakk Dîn’e îmân etmiş ve Hakk Dîn’e îmânlarının gereğince yaşamayı ve andolsun ki, Hakk ve Hakîkat doğrultusunda ve Hakk Dîn’in gereği olan geliştirici-ıslâh edici işleri, kasıtlı olarak, bilerek-isteyerek dürüst ve erdemli bir şekilde gerçekleştirmeyi bir hayat tarzı ve ilkesi hâline getirmiş olanlar ve andolsun ki, birbirlerine Ezelî ve Ebedî olan Mutlak ve Nihâî Hakîkat’i, Ezelî ve Ebedî olan Mutlak ve Nihâî Hakîkat doğrultusunda ve ona uygun olanla mutlaka yerine getirilmesi için bildirmeyi ve andolsun ki, birbirlerine şartlar ne olursa olsun Hakk Dîn’e îmânın gereği olan tavrı gösterip, duruşunu asla bozmamayı, şartlar ne olursa olsun Hakk Dîn’e îmânın gereği olan tavrı gösterip, duruşunu asla bozmayarak bildirmeyi bir hayat tarzı ve ilkesi hâline getirmiş olanlardır!
DOĞRUSUNU BİLEN ÂLEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH’IMIZDIR, CELLE ŞÂNUHU!