islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4690
EURO
36,3690
ALTIN
2.962,53
BIST
9.277,71
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Muhalefet Etmek, Muhalefette Kalmak

Muhalefet Etmek, Muhalefette Kalmak
8 Haziran 2022 09:27
A+
A-

Müslümanların tarihi saray soytarısı, sultan yalakası birçok ulema, aydın, entelektüeller ile olduğu gibi, sarayın sofrasından uzak duran, sultanla arasına mesafe koyan ilmiyle amil peygamber varisi alimlerde vardır. Her daim kendi döneminde iktidarın keyfi uygulamalarına, adaletsiz siyasetine muhalefet eden alimler var ola gelmiştir. Bundan sonrada var olacaktır.

İşte bunlardan birisi de Ahmed Bin Hanbel’dir.

Ahmed Bin Hanbel hicri 164, miladi 780 yılında Bağdat’ta doğmuştur. Dedesi Emeviler zamanında Serahs valiliği yapmış, Abbasilerin iktidara gelmesinde önemli rol oynamıştır. Babası da Abbasi ordusunda görev yapmıştır. Ahmed Bin Hanbel kendi döneminde ilmiyle amil, sözüne itibar edilen bir alimdir.

Dönemin en büyük fitnelerinden biri, Mutezilenin ortaya attığı “Halku’l-Kur’ân”, “Kur’an mahlûktur” düşüncesidir. Mutezilenin ortaya attığı bu iddia Abbasi Halifesi Me’mun (813-833) tarafından kabul görmüş ve bu görüşün devlet ve tebaa nezdinde muteber kılınması için baskı uygulamaya başlamıştır. Me’mun Mutezile mensuplarının tesirinde kalarak devrin ileri gelen alimlerini Kur’an’ın mahluk olduğu görüşünü kabul ettirmeye çalışmış ve bu doğrultuda çağrıda bulunmuştur.

Me’mun’un bu çağrısı ve baskısı sonucu bazı alimler Kur’an’ın mahluk olduğu görüşünü benimsemeseler de, sultanın zulmüne uğramamak ve işkence görmemek için geri adım atarlar, sultanın arzusuna uygun davranırlar. Fakat Ahmed Bin Hanbel bu görüşü benimsemediğini açıkça belirterek sultana muhalefet eder, muhalefetinde de ısrar eder. Bu ısrarından dolayı hapse atılır. Bazı alimler tarafından kendisine, sultanın zulmünden kurtulmak için Kur’an’ın Mahluk olduğuna dair görüşü kabul eder gibi görünmesine dair tavsiyeler alır. Kendisine bu tavsiyelerde bulunanlara gücenir ve bunlarla arasına mesafe koyar.

Sultan Me’mun durumdan rahatsızdır. Ahmed Bin Hanbel sıradan bir alim değildir. Bu sebepten kendisiyle görüşmek ister. Ahmed Bin Hanbel zincire vurularak sultanla görüşmek üzere yola çıkarılır. Yola çıktıkları sırada Me’mun’un ölüm haberi gelir. Yoldan geri dönülerek, tekrar zindana atılır hapsedilir.  Yeni sultan Mutasım Billah, kardeşinin yolundan gitmeye kararlıdır. Bu sebepten Ahmed Bin Hanbel’in zindanda kalmasını ister.

İmam bir yıl kadar zindanda kalır. Mutasım Billah İmamı huzuruna çağırır ve dönemin başkadısı ve güvendiği birçok kişilerle mesele üzerine münazara ettirir. Tartışmaların sonucunda muhalefetinden vazgeçmeyen imamı işkenceye tabii tutar. Ağır işkenceler ve kırbaçlamalara rağmen Ahmed Bin Hanbel görüşünden geri adım atmaz. Sultan, şiddetli kamçı darbeleri altında acıdan kıvrandığı halde orucunu dahi bozmayan Ahmed Bin Hanbel’e, kendi görüşüne uygun bir ifade kullandığı taktirde serbest bırakılacağını teklif eder. Ahmed Bin Hanbel bu teklifi de reddeder. İşkencelerin hiçbir tesirinin olmadığını gören sultan Mutasım Billah şaşkınlık içindedir.

Sultan her ne yaptıysa, ne tür işkence ve zulüm ettiyse de görüşünden döndüremediği imamı serbest bırakmayı düşünür. Ancak, sultanın sofrasında beslenen başkadı, sultanın bu düşüncesinin yanlış olduğunu, Ahmed Bin Hanbel’i bırakmanın doğru olmayacağını ileri sürer. Halkın, Ahmed Bin Hanbel’in iki sultanı da mağlup ettiğini düşünmeye başlayacağını ifade eder. Bunun üzerine işkencelerin şiddeti artırılır. Sultan Mutasım kızgın güneşin altında daha çok kamçılatarak yapılan ağır işkencelere bizzat nezaret eder. Fakat imam muhalefetinden vazgeçmez.

Ahmed Bin Hnabel iki yıldan fazla süren zindan ve işkence hayatından sonra serbest kalır. İyileşince yine öğretimine devam eder. Sultan Mutasım’ın ölümünden sonra yerine oğlu Vasık Billah geçer. Vasık döneminde, Kur’an’ın mahlûk olduğu görüşü resmi öğretim programı içine alınıp okutulmaya başlanır. Sultanın bu tavrı halk arasında galeyana sebep olur ve halk Ahmed Bin Hanbel’e başvurur. Halk sultana karşı isyan etmeyi düşünmektedir. Fakat imam bu davranışın doğru olmadığını, sabredilmesi gerektiğini tavsiye eder.

Halkın İmam ile görüşmesi karşısında sultan telaşlanır ve halk ile görüşmesi, halifenin bulunduğu şehirde ikamet etmesi yasaklanır. Vasık’ın ölümüne kadar evinde göz hapsinde tutulur, Cuma namazlarına gitmesine dahi izin verilmez. Vasık’ın ölümünden sonra Mütevekkil (847-861) sultan olur. Mütevekkil döneminde “Kur’an Mahlûktur” meselesi sona erer. Fakat bu meselenin sona ermesine rağmen, imama rahat verilmez. Bazı iftiralara uğrar. İftiralardan aklanınca, sultan Ahmed Bin Hanbel’e bazı hediyeler gönderip ihsanda bulunarak gönlünü almak ister. İmam hediyeleri kabul etmez.

İmam, hediyelerin içine haram karışmış bir mal olduğu için kabul edemeyeceğini söyler. Bazı yakınlarının hediyeleri geri çevirmekle sultanı kızdırabileceğine dair telkinleri üzerine, gelen hediyeleri alarak tamamını ihtiyaç sahiplerine dağıtır. Ve daha sonra gelecek hiçbir hediyeyi kabul etmeyeceğini kesin bir dille belirtir. Sultandan gelen hediyeleri kendisi kabul etmediği gibi, sultanın hediyelerinin dağıtılmasına aracı olmayı da kabul etmez. Ahmed Bin Hanbel’in bu kararına rağmen ailesine maaş bağlanır. Ailesinden bu maaşı kabul etmemelerini ister. Fakat oğulları sultanın ihsanlarını almaya devam eder.

Ahmed Bin Hanbel oğullarının bu davranışı karşısında onlara tavır alır ve onların bir lokmasını dahi yemez. Oğullarından biri kadılık görevini kabul ettiği için, oğluyla arasına mesafe koyar. Hayatının son günlerinde iyice rahatsız olur. İşkenceye tâbi tutulduğu günlerde yaptığı gibi kelime-i şehâdet getirerek oğullarının ve yakınlarının buna şahit olmalarını ister.

Ahmed b. Hanbel Hicri 241, miladi 855 yılında Bağdat’ta vefat eder. Dönemin sultanın yaptırdığı tahminlere göre, cenazesinde altmış bini kadın olmak üzere 800 bin veya bir milyon kişi cenazesinde hazır bulunur.

Allah O’ndan razı olsun. Rabbimizden niyazımız: Taguti ve dünyevi iktidarlara karşı muhalefet eden ve muhalefetinde sabit kalan böyle alimleri, günümüzde de eksik etmesin.

Diyanet İslam Ansiklopedisi’nden alıntılanmıştır.

 

Yorumlar
  1. Kemal Haydaroğlu dedi ki:

    Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun