“Mukaab” Projesi: Kâbe’ye Alternatif Olabilir Mi?
Suudi Arabistan, 2030 yılına kadar başkent Riyad’da “Mukaab” isimli devasa bir proje tamamlamayı planlıyor. Kabe’den ilhamla şekillendirilmiş devasa bir küp mimariye sahip bu yapı, 50 milyar dolarlık yatırım bütçesiyle tüm dünyanın dikkatini çekmiş durumda. Ancak, İslam dünyasında büyük tepkiyle karşılanan proje, Kabe’ye alternatif bir yapının oluşturulmaya çalışıldığı algısını da beraberinde getiriyor. Peki, Suudi Arabistan, Kabe’nin maneviyatına ve İslam dünyası için önemine gölge düşürebilecek böyle bir projeye neden yatırım yapıyor?
Son yıllarda Suudi Arabistan, Vizyon 2030 projesi kapsamında sekülerleşme adımları atıyor; eğlence sektörü, turizm ve ticaret gibi alanlarda geniş yatırımlar yapıyor. Suudi yetkililer, bu tür projelerin ülke ekonomisini petrole bağımlı olmaktan kurtaracağını ifade ediyor. Ancak Riyad’da inşa edilen Mukaab, dini bir simge gibi tasarlanmış yapısıyla dikkat çekiyor. İslam dünyasının kutsal mekânı Kabe’nin görüntüsüne benzetilen bu yapı, adeta Kabe’ye alternatif bir cazibe merkezi oluşturma çabasını yansıtıyor.
Kutsal kitabımızda, Kabe’nin tüm insanlığa bir hidâyet rehberi olarak bahsedildiği şu ayet bu bağlamda hatırlanmalıdır:
“Yeryüzünde insanlar için yapılan ilk mâbed, bütün insanlık için bir bereket kaynağı, bir hidâyet rehberi ve bir yönelme merkezi olan Mekke’deki Kâbe’dir.” (Âl-i İmrân, 96)
Daha önce Kabe’nin hemen yanı başına dikilen devasa gökdelenler bile, Allah’ın evi olarak kabul edilen Kabe’nin ihtişamını ve hidayet rehberi olma özelliğini gölgeleyememişken, Riyad’da yükselen Mukaab projesi bu bağlamda tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Mukaab projesi, tarihte Ebrehe’nin Kabe’ye karşı yaptığı hamleyi hatırlatıyor. Yemen’in hükümdarı Ebrehe, Hz. Muhammed’in doğumundan yaklaşık 50 gün önce Sana’da Kabe’ye rakip olabilecek büyüklükte bir kilise inşa ettirdi. Bu kilise, yalnızca dini bir merkez olarak değil, aynı zamanda ticari bir cazibe merkezi olarak da planlanmıştı. Ebrehe, ticareti yönlendirmek ve hac yolcularını Sana’ya çekmek için Kabe’yi gölgede bırakacak bir adım attığını düşünüyordu. Ancak Allah’ın izniyle Kabe, tüm engellere ve kötü niyetli planlara rağmen hem ayakta kaldı hem de hidayetin merkezi olmaya devam etti. Kur’an-ı Kerim’de Fil Suresi ile de anlatılan bu olay, Kabe’nin ilahi bir koruma altında olduğunu gösterir. Ebrehe’nin ordusu nasıl yok edildi ve Kabe’yi gölgeleyemedi ise, bugün de Mukaab projesi Kabe’nin maneviyatını ve yönlendirici gücünü asla gölgeleyemeyecektir.
Suudi yetkililer, Mukaab’ın yalnızca bir ticaret ve turizm merkezi olarak kurgulandığını ifade etse de, İslam dünyasında oluşan rahatsızlık bu açıklamayla giderilemiyor. Zira Mukaab’ın “Kabe benzeri” bir yapı olarak inşa edilmesi, Müslümanların kalbinde kutsal bir yeri olan Kabe’nin manevi değerine bir alternatif arayışı olarak algılanıyor. Projenin, mimari benzerlik kullanılarak ziyaretçileri cezbetme ve dünya ticaretini buraya çekme amacıyla tasarlandığı iddia ediliyor. Oysa Kabe’nin manevi değeri ve İslam’daki yeri, herhangi bir ekonomik hedefle kıyaslanamayacak kadar kutsaldır…
İslam’ın rehberi olan kutsal Kabe için Kur’an’da da belirtildiği gibi:
“Orada apaçık deliller vardır, İbrahim’in makamı vardır; kim oraya girerse, güvenlik içinde olur; oraya yol bulabilen insana Allah için Kabe’yi haccetmesi gereklidir. Kim inkar ederse, bilsin ki; doğrusu Allah alemlerden müstağnidir.” (Âl-i İmrân, 97)
Müslümanlar için Kabe, yalnızca bir yapı değil; tüm insanlık için bir hidâyet rehberi, yöneliş merkezi ve Allah’a yakınlaşmanın kapısıdır. Mukaab gibi projeler, ne kadar büyük olursa olsunlar, asla bu manevi değeri gölgeleyemez. Kabe, Allah tarafından kutsal kılınmış, Hazreti İbrahim ve Hazreti İsmail tarafından yapılmış olan bir mabet olarak tüm insanlık için güvenin, rehberliğin ve huzurun adresidir.
Son olarak, Suudi Arabistan’ın, Filistin davasına ve Gazze’deki Müslüman kardeşlerimize ses çıkarmayan bir yönetim sergilerken böyle bir projeye yoğunlaşması, İslam dünyasında şaşkınlıkla karşılanmaktadır. Bu nedenle, İslam’ın ilk mabedi olan Kabe’nin azametine yaklaşmaya çalışan her türlü projenin sadece dünyevi bir cazibe merkezi olarak kalacağı açıktır. Mukaab’ın büyüklüğü ve ihtişamı, asla Kabe’nin manevi gücü ile kıyaslanamayacak; tüm Müslümanlar için Kabe, kıyamete dek en kıymetli ve en kutsal yönelim noktası olmaya devam edecektir.
MİRATYOUTUBE
MİRATHABER.COM