Evet, Mülkün sahibi yalnızca Allah’dır. Bu mutlak gerçeği algılama sıkıntısı çekeni düşünmek bile akla zaittir. Aslında bu mutlak gerçeği anlamayan insan normal değildir.
Hele bir düşünün. Henüz etkileri taze olan ve dünyayı etkisi altına almış korona olayı, insanlığa, MÜLKÜN SAHİBİNİ hatırlatmaya yetmedi. Üçüncü dünya savaşının ayak sesleri duyulmaya başladı. Ukrayna Rusya savaşı dünya dengelerini sarstı. Pek anlayan görülmedi.
Ülkemizde bir bölgemizi çökerten depremler, dünyada kasırgalar, hortumlar, kuraklık tehlikesi, iklim değişikleri, daha nicesi “Mülkün Sahibini hatırlama hususunda insanlığa yetmedi. Hele ekonomik dengelerin vahşete dönüşmesi, çıkarcıların iştahlarını astronomik oranda artırdı. Üç liralık bir ürünün fiyatını on beş liraya yükselten ve yine üç bin liralık bir dairenin kira bedelini on beş bin liraya yükselten zâlim türediler büsbütün zâlimleştiler.
Bütün bunların karşısında “Mülkün Sahibini” tanımayanlarını anlamak mümkündür. Bu anlaşılıyor da ya şu müslümanların onlardan daha ilgisiz kalmalarını nasıl ve hangi bir kalıba sığdırarak değerlendirebiliriz? Bütün bunlar gösteriyor ki bu zâlim türediler yayından fırlamış ok gibi hedefini tahrip etmek üzere hız almış gidiyorlar. Bu da gösteriyor ki, merhamet ve adalet duygu yoksunu kalarak feraset ve basiretlerini de kaybetmişler. Bunca fedakâr hayırseverleri görmeyecek kadar da kör olmuşlar. Hakikatleri görmez olmuşlar.
Daha nice çıkmazlarımızın beraberinde genelde nice manevi değerlerimizden de kopuk yaşadığımızı sergiliyoruz. Mülkün Sahibi Allah Teâlâ Kitabı Kur’an’ı Kerîm ile bize ışık tutuyor, yol gösteriyor, ayetleri ile uyarıyor. Başımızda olup insanların huzurunu kaçıran bela ve musibetlerden kurtulma reçetelerini veriyor. Bize uygulayın kurtulun mesajları veriyor. Hûd aleyhisselam kavmini uyararak diyor ki; “Ey kavmim! Rabbinize istiğfar edin. Sonra O’na tevbe edin ki, üzerinize göklerin bereketlerini bol bol göndersin ve sizin kuvvetinizi kuvvet ilavesiyle arttırsın ve günahkârlar olarak yüz çevirmeyiniz.” (Hûd:/52) Rahman Rabbimiz burada bize, biri istiğfar diğeri tevbe olmak üzere şifreli iki reçete veriyor.
Birçok kavim ve ümmetlere bu uyarılar yapıldı. Bu uyarılardan sonra Hazreti Yunus aleyhisselam kavmi kurtuldu. Diğerleri hep helâk oldular. Bunu anlatan bir ayet manidardır.
Ne zaman ki yapılan uyarıları unuttular, üzerlerine nimet ve zevklerden her şeyin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilen bu refah ve serbestlikle tam ferahlandıkları, şımardıkları sırada, onları ansızın yakaladık. Artık o anda, bütün ümitlerinden mahrum kaldılar. (A’raf:6/44) Evet nice kavimler bu âkibetten kendilerini kurtaramadılar.
Bütün bu açıklamalar ışığında bakınız, Mülkün Sahibi Azîz ve Kadîr Allah Teâlâ bütün müslümanlara nasıl bir emir veriyor: “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp birbirinizden ayrılmayın. Allah’ın, üzerinizdeki nimetini hatırlayın…” (Ali İmran:3/103) Bu şiddette uyarıcı ilâhî beyanlar karşısında kendimizi, geri dönülmez bir çıkmaza sürüklemeyelim; Onlara, peygamberleri mucizelerle geldiklerinde, kendi zihinlerinde ki batıl ilme güvenip rahatladılar da o peygamberleri alaya aldıkları ilâhî azap kendilerini kuşatıverdi. (Mü’min:40.83)
İşte böyle durumlarda Mülkün Sahibi, hesaba katılmayan kanunu hatırlatır; Bunun üzerine onları, RECFE; şiddetli sarsıntı yani deprem yakaladı ve Semûd kavmi evlerinde diz çöke kalakaldılar. (Araf:7/78) Evet, bir bölgemiz üst üste iki deprem ve artı şokları ile yıkıldı. Nerde ise bir aydır bölge beşik gibi sallanıyor. Milletimizin büyük bir bölümü korku psikozuna girdi. Bilim adamlarımız sonucu açıklıyorlar. Hazırlık yapılmasını sürekli hatırlatıyorlar. Fakat mülkün sahibinin hesabı bütün hesapları geçersiz bıraktı.
Şimdi ise tam zamanı iken, milletimiz kenetlenmişken aklımızı başımıza alalım. Allah’a istiğfar ve tevbe edelim, yeniden iman tazeleyelim ““Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılalım. Parçalanıp birbirimizden ayrılmayalım. Allah’ın, üzerimizdeki nimetini hatırlayarak” MÜLKÜN SAHİBİNE ters düşmekten arınalım.
Aslında her şeyin hesabını tam yapmak selamettir. Esselamu aleykum İlhan Oral