Bu günlerde vefat eden Murat Soydan benden 5-6 büyüktü. Allah rahmet eylesin. Erken yaşta şöhrete erişmiş olacak ki YEŞİLAY Cemiyeti onu tertiplediği İstanbul liseleri arasında münazara yarışması finaline jüri üyeliğine seçip davet etmişti.
Farklı dünyaların insanları gibi görülürüz. Onu yakından değil uzaktan bile tanımam. İnanç ve yaşam dünyasını bilmem.
Yeşilay’ın o dönemki genel merkezi onunla nasıl ve hangi vasıta ile ilişki kurmuş, hiç bir bilgim yok.
Şimdi sorulabilir: Ali Rıza Demircan ile Murad Soydan arasında nasıl bir bağlantı olabilir ki hatırası 56 yıldır unutulmadı.
İyi ki de unutulmadı. Böylece onu rahmet dualarımızla anmamıza vesile olan bu yazı kalem alınmış oldu.
Şimdi gelin sizinle GÜZEL KUL OLMA MÜCADELEM isimli yayınlanmış hatıratımın ilgi bölümünü birlikte okuyalım:
Yeşilay Cemiyeti, benim İmam Hatip lisesi talebesi olduğum yıllarda da İstanbul liseleri arasında münazaralar tertip ediyordu.
1967-1968 ders yılında münazaralara İmam- Hatip Okulumuz adına benim başkanlığımda geleceğin TBMM başkanı olacak Mehmet Ali Şahin ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı olacak Numan Güzey’den oluşan bir ekiple çıktık.
Numan kardeşim bir yıl önce Hayrettin Şallı’nın başkanlığındaki ekipte de yer almıştı. Finalde Haydarpaşa Sanat Enstitüsü ile yarıştık. Konumuz “Çocuğun Yetiştirilmesinde Annenin mi Babanın mı Rolü Büyüktür” şeklindeydi.
Biz annenin rolünün daha büyük olduğunu savunacaktık. Hazırlık için ilk defa bir kütüphaneye; Beyazıt kütüphanesine gittim. Bakabildiğim kitaplar içinde tespitlerim oldu. Meğer:
“Ana başa taç imiş Her derde ilaç imiş Bir evlat pîr olsa da Anaya muhtaç imiş” dizeleri laik hukukçulardan Hüseyin Nail Kubalı’ya ait imiş. ( Pîr= çok yaşlı)
Azerbaycan’da bir anne heykelinin kaidesinde şunlar yazılıydı:
“Hiçbir kadın annesine bağlılığı olmayan bir erkeğe gönül vermesin. Eğer bir erkekte bir kadına bağlılık yeteneği olsa onu önce annesine gösterirdi.”
Medeniyetimizin bilge şahsiyeti Molla Cami de şöyle demiştir:
“Ben anneme nasıl bağlılık göstermeyeyim ki o beni aylarca karnında, yıllarca kucağında ve bir ömür boyunca da kalbinde taşıdı.”
Final yarışmasını, 4 Mayıs 1968 Cumartesi günü İstanbul Aksaray’daki ünlü Luna Park gazinosunda yaptık.
Şimdilerde yıkılmış olan bu gazino 1500 kişilikti. Ünlü ses sanatçılarının boy gösterdiği bu gazinoda büyük ve etkili bir akustik; ses düzeni vardı.
Jüride sinema sanatçısı Murat Soydan da vardı.
Okul olarak finalde yarışı kazandık. Ben de ferdi birinci oldum.}
Hatırlayabildiğimi kadarıyla birincilik kupamızı merhum Murad Soydan’ın elinden almıştık.
Düşünüyorum da şöyle veya böyle ölümünüzden sonra sizi boş ve faydasız sözlerle değil de Allah’ın rahmetini dileyerek anacak tanıdıkların – dostların bulunması büyük bir nimet. Baksanıza 56 yıl sonra dahi hatırlanmanıza vesile oluyor.
ALİ RIZA DEMİRCAN
MİRATHABER.COM – YOUTUBE-
YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ