Bugün, İslâm’ın insan hayatını üzerine bina etmeyi amaçladığı belli başlı ilkeleri (“On İki Emir”i) içeren İsrâ/22-39.âyetlerin son bölümündeki altı ilkeyi ele alıyoruz (diğerlerini önce görmüştük):
7.Emir; adam öldürmemektir (Bak: En’âm 6/151). 33.âyetteki “sultân (yetki)” kelimesi, haksız yere öldürülen kişinin velisine, katile yasal cezanın uygulanmasını talep etme veya affetme şıklarından birini tercih yetkisi olarak açıklanmıştır. Âyet, katile ölüm cezası uygulanması halinde velinin öldürmede aşırılığa gitmemesini ister. Bu “aşırılık” iki şekilde açıklanır:
“Hiç bir canı öldürmeyin” yasağı Mevdudi’ye göre sadece başkalarını değil, kişinin kendi canını da kapsamı içine alır; zira o da bu yasağa dâhildir. Bu nedenle intihar da cinayet gibi büyük bir günahtır.
Âyetin sonundaki “yardım”dan maksat, Allah’ın katile verilecek cezayı takdir etmek suretiyle maktulün yakınına yardım etmiş olmasıdır.
8.Emir; yetim malı yememektir. 34.âyetteki bu emir sadece ahlâkî bir tavsiye niteliğinde değildir. İslâm devleti yetimlerin haklarının korunması için hukukî ve kanuni önlemleri alır. Bunların ayrıntıları fıkıh ve hadis kitaplarında yer almıştır. Bu hüküm, kendi haklarını koruyamayan kişileri de kapsayacak şekilde genişletilebilir. Peygamberimiz (s.a) “velisi olmayanın velisi benim” buyurdu.
9.Emir; verilen sözü tutmaktır. 34.âyetteki “Ahdi yerine getirme” ilkesi sadece fertler için ahlâkî bir emir olarak kalmadı; daha sonraları İslâm devleti kurulduğundan itibaren İslâm toplumunun ve devletinin iç ve dış ilişkilerinde tavrını belirleyen yol gösterici bir ilke oldu.
10.Emir; ölçüyü ve tartıyı tam yapmaktır. 35. âyette bu ödevi yerine getirmenin hem ödev olarak iyi, hem de sonucunun güzel olduğu belirtildi. Râzî’ye göre ölçü ve tartıyı tam yapmanın iyi olması, bunu yapanın gerek Allah gerekse insanlar katında sevilmesidir; akıbetinin güzel olması ise dünyada kendisine yarar sağlaması, âhirette de sevap kazandırmasıdır.
11.Emir; kişinin bilmediği bir şeyin peşine düşmemesi, bilgisiz hüküm vermemesidir. 36.âyette insanın bilmediği bir konuda söz söylemesi, hüküm vermesi, bilgisizce davranması, bilmediği tanımadığı kişiler hakkında ileri-geri konuşması, daha özel olarak yalancı şahitlik yapması, iftira atması, kısaca bilgi sahibi olmadan tahmine göre herhangi biri için maddî veya manevî zarara yol açacak şekilde konuşması ve hareket etmesi yasaklanıyor.
12.Emir; büyüklük taslamaktan sakınmaktır: “Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma!” Zira bu boş bir kuruntudan ibarettir (Ayrıca bk: Lokman 31/18). Rasûlüllah (s.a), ‘kalbinde zerre kadar kibir bulunanın cennete giremeyeceğini’ bildirmiştir (Müslim, Îmân 147-149). Akıllı insan daima alçak gönüllü olur.
38.âyette, bu ilkelere (12 Emir’e) uymamanın Allah nezdinde sevimsiz, dolayısıyla haram olduğu; 39.âyette de bu emirlerin “hikmetten vahyedilmiş ilkeler” olduğu bildirildi (Tefsirlerden özetledik).
(Konuyla ilgili geniş bilgi için bakınız: Abdullah Yıldız, On İki Emir/Kur’ân Edebi, Pınar Yayınları.)
Abdullah YILDIZ
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi