MÜSLÜMAN, MUSTAFA KEMAL’İ NASIL ANLAMALI VE ANMALI?
Benim için İslam’la ve tarihimizle çelişen ve çatışan Atatürk değil de kurtuluş savaşımıza katkı vermiş Mustafa Kemal kayda değerdir. Ama artık o da bir ölüdür.
a.) Biz Müslümanlar, Müslüman olarak can verdiklerine inandığımız ölülerimizi, bağışlanmaları ve yüksek manevi makamlara eriştirilmeleri için genel ve özel nitelikli dualarımızla anarız.
Dualarla anma Rabbimizin de emridir:
“ Onlardan sonra gelenler şöyle yakarırlar: “Rabbimiz! Bizi ve bizden önce imanla göçüp gitmiş olanları bağışla! İman edenlere ilişkin gönlümüzde en küçük bir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphe yok ki Sen çok şefkatli, çok merhametlisin! “ ( Haşr 59/10)
b.) Rabbimizin emri olduğu için Kur’ân kaynaklı inancımıza göre dualarımız ölülerimize fayda sağlar.
Ama ana babamız, akrabamız olsalar da ateist ve deist olarak ölen insanların cenaze namazını kılamayız. Büyük sandukalarda, Anıt kabir ve Anıt mezarlarda da yatır olsalar da yücelterek onların kabrini ziyaret edemeyiz. Rabbimiz şöyle buyurur:
“ Onlardan ölen hiç kimsenin cenaze namazını kılma ve mezarının başında dua etmek için durma! Çünkü onlar Allah’ı ve Elçisini inkâr ettiler ve fırsat varken tövbe de etmeyip, kâfir olarak can verdiler. Ve sonunda, uğrunda kâfirliği bile göze aldıkları dünya nimetlerini bırakıp gittiler. “ (Tevbe 9/84)
c.) Nuh, Hz. Musa ve Hz Muhammet gibi zalim kâfirler için beddua edebilirsek de kâfirler için dua edemeyiz.
Çünkü Allah’ın kitabı Kur’ân’a göre “Allah’a ve onun yasaları ve rahmetine inanmayan kâfirlere dua boşa gidecek bir aldanış” tır. (Ra’d 13/14. Ayrıca bak. Mümin 40/50)
Bu sebeple kâfirlere dua görevimiz olmadığı gibi bize yaraşır doğru bir davranış da değildir. Üstelik sapıkça bir davranıştır. Rabbimizin buyruğu şöyle:
“Ne Peygambere, ne de diğer müminlere, kâfir olarak ölen ve cehennemlik oldukları artık kesinleşmiş olan Allah’a ortak koşucu müşrik kâfirler için —onlar yakın akrabaları bile olsalar— bağışlanma dilemek yaraşmaz. Zira Allah, tövbe etmezlerse kendisine ortak koşanları ve inkâr edenleri bağışlamayacağını kesin hükme bağlamıştır.” (Tevbe 9 /113; Nisâ 4/ 48, 116)
Derin olmasa da yapabildiğim araştırmalara ve güvendiğim araştırmacıların çalışmalarına göre kanunla Atatürk soyadı verilen Mustafa Kemal [1] benim için İslamî iman ve yaşam kurallarını red edip örten ateist -deist bir ölüdür.
(Bu tespit aşağılama değil bilimsel bir tespittir.)
Onu, 10 Kasım gibi vesilelerle de olsa, Mustafa Kemal Atatürk olduğu için değil inancım gereği inkârcı/kâfir bir ölü olduğu için hayır dua ile anamam. Birleri ne düşünürse düşünsün umurumda değil ama iyice bilinmesini isterim ki bu tavrım inançlarım sebebiyledir. Ona karşı özel bir kastım olmadığı gibi sevenlerini üzme amacım da yoktur.
Ha bu arada ifade edeyim. Ben kurtuluş savaşımızın Mustafa Kemal’in de tam bir nifakla imanlısı göründüğü İslami ruhla kazanıldığına inananlardanım. Ne var ki Mustafa Kemal’in bu uğurda çalışıp mücadele ettiğini kabul etmemize bir mani de yoktur. Ama vatanı tek başına kurtarıp bize hediye ettiği şeklindeki safsatalara ve benzerlerine de güler geçerim. Kaldı ki bir insanın vatanı için çalışmış olmasından daha doğal ne olabilir. Kişiyi bu yönüyle öne çıkarmak büyütmek değil küçültmektir.
Üstelik pek çok kurtuluş savaşı kahramanı yokluk için de can verirken o ve arkadaşları yaptıklarının karşılığını, yönetimine el koydukları devletimizden binlerce defa aldılar. Örneğin Mustafa Kemal Atatürk, 1938 öncesi fakir ülkemiz açlık ve çıplaklıkla boğuşurken “..kıyafetlerini günümüzde de modanın önemli merkezlerinden biri olarak kabul edilen Paris’te ünlü bir terziye ve yine ünlü bir Alman terziye hazırlatmıştır.”
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/255317
İslam’da en büyük ve affedilemez günah Allah’a inanırken Ona ait vasıfların bir kısmını insanlara/kurumlara /ilkelere yamamak ve Onun yasalarını dışlayıp seküler/laik düzenler edinmektir.
Şu son dönemlerde yazılanları okuyup söylemleri dinleyince merkezinde Atatürk’ün yer aldığı Kemalizm’in tapılır yarı put haline getirildiğini görüyor, yalnızca İslam adına değil özgür medeni bir toplum olmasını dilediğim ülkem adına da üzülüyorum.
Biliyorum bilgili ve bilinçli insanlarımız için manevî bir tehlike yok gibi. Ya nesillerimiz; gençlerimiz ve torunlarımız için. Yapılanların bir kısmı övgü değil kelimenin tam anlamıyla tapınma. Yanılmaz, ölmez! ebedî önder görüp tapınma da tam manasıyla bir vicdan pisliğidir.
Şimdi benim cevabını vermeye çalıştığım “ Müslüman Mustafa Kemali Nasıl Anlamalı ı ve Anmalı?” soru başlıklı bu yazımdan hareketle “Müslümanlar ve İmam Hatip nesli Atatürk karşıtıdırlar, “ diyecekler olacaktır. Ama bu tespitleri keşke doğru olabilseydi, ama ne mümkün!
Atatürkçüler müsterih olsunlar, geleceği ve yüceliği yanlış yerde aramaya başlayan Müslümanlar ve İmam Hatip nesli, öteden beri iktidarda olan Kemalizm’e bilerek veya bilmeyerek güç katmaya ve katkılarını sürdürmeye başladılar. İstisnalar elbette vardır ve genel kuralı bozmaz
Hulâsa müslümanız , Mustafa Kemal dahil ölü veya diri kişileri İslam’a göre anlamalı ve anmalı; yüceliği de Rabbimizin katında görenlerden olmalıyız. Bunun için de Rabbimizin şu bildirisini dinlemeliyiz:
“ Yüreklerine iman akmamış kişiler iman edenleri bırakır da Kâfirleri egemen tanırlar. Yoksa yüceliği onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz yücelik/izzet bütünüyle Allah’ındır/Elçisinindir ve müminlerindir.” (Nisa 4/139; Münafikûn 63/ 8)
[1] Atatürk Soyadı; 24 Kasım 1934 tarihinde Mustafa Kemal’e 2587 Sayılı Kanun ile verilmiştir. Atatürk Soyadının verilmesine ilişkin 2587 Sayılı KEMAL ÖZ ADLI CÜMHUR REİSİMİZE VERİLEN SOY ADI HAKKINDA KANUN 27 Kasım 1934 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Ali Rıza Demircan
YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
MİRATHABER.COM – YOUTUBE
Allah razı olsun hocam yüreğine sağlık.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu konuda sus pus olduğu bir zamanda kınayanların kınamasından korkmadan cesur bir tavırla hakkı haykırmanız asil bir davranıştır! Rabbim Cihad sevabı versin size Hocam! Rabbim bu tür hakikatleri korkmadan haykıran hocaların alimlerin sayısını artırsın inşaallah! Selam ve dua ile…
Politik konjönktürün ve safsataların etkisinde kalmadan hakikat namına yapılan bu çıkışın önemi büyük. Bu konuda duruşu sarsılmaya başlayan milletimizin böyle bilinç aşılarına ihtiyacı var. Allah sizden razı olsun hocam.
Atatürk’ün bu memleket ve bu millet için yaptığı güzel işler için minnettarım. Lakin dine, diyanete, dindar insanlara, ecdada, 1000 yıllık yazımıza, camilere, tekkelere, şapka takmayanlara reva gördüğü zulme ise hayır ile bakmıyorum. Dediğiniz gibi tek başına bu derece başarılı olması yalan tarihin bir safsatasıdır. Zoraki bir şekilde onu sevmeye mecbur bırakılmak, yine zoraki bir şekilde gerek devlet gerekse de laik kesim tarafından önünde eğilmeye mecbur bırakılmak çok kötü bir durum. Sizden Allah razı olsun hocam. Söyleyemediklerimize tercüman oldunuz.
size yakışmayan bir yazı.
Hay Allah razı olsun sizden değerli hocam. Bu gerçekler artık her duyarlı yazar ve kanaat önderleri tarafından kınayanın kınamasına aldırmadan dillendirilmelidir. Allah yar ve yardımcınız olsun.
Hocam diyanetin söylemesi gereken siz söylemişsiniz.neredeyse 100 oldu artık bu tarih hakikatler gün yüzüne çıkartılmalı dediğiniz gibi bizim Mustafa Kemal ile hakaret etme kastımız yok bir milletin çocukları yalan tarih ile beyenleri yıkanıyor ve iman tehlikesi doğruyor.ne zaman devlet tarafinda buna dur denilecektir.