Müslüman insan, güne başlarken, devamında ve gecesinde neler yaptığını bilen ve bunu şuur üzerinden gerçekleştiren kişidir. Güne sabah namazı ile başlayan Müslüman, hayatını kulluğunun izinde sürdürmenin neşesini kazanır. Sabah evden çıkarken, Allah’a ısmarladık diyerek ve euzu besmele ile dışarı adımını atan kişi, evin dışında kendi kulluğunun izini sürdürme iradesini belirginleştirmiş olur. Dışarı adımını attığı andan itibaren Rabbine yönelerek O’na sığınması ise Rabbinin kendisini muhafaza edeceği duygusunu güçlendirerek kulluğunu sağlam bir dayanağa yaslandırır.
Dışarı çıktı ve ilk karşılaştığı komşusu, iş arkadaşı, semtinin esnafına ‘selamün aleyküm’ diyerek ilk karşılaşmasını sağlar. İşte bu Müslüman, hayata attığı ilk adımda güveni, barışı, sükûneti istediğini belirterek karşısındakine emniyet telkin ederek kulluğun sadece kendisiyle sınırlı olmadığını, kulluğun kolektif ve paylaşılan bir yaşamı içselleştirmek olduğunu da hatırlatarak kulluğun özelden genele doğru bir akışa sahip olduğuna yönelik tecrübeyi de güçlendirir.
Öğle ezanı ile başlayan yeni bir süreç ve hemen Allah’ı hatırlama, bu hatırlama üzerine cemaate katılma, birlikte namaz ve dualar edildikten sonra yeniden her ne ile meşgulse kişi ona yönelerek kulluğunun gereği olan ahlaki zemini de taşımaya devam eder. Kişi, yaptığı iş ne ise ona dair ortaya koyduğu çalışkanlık duygusu, iş ortamı ve ona uygun bir ahlaki davranışlar kümesini de koruyarak kendi şahsiyetinin Müslüman karakterini taşımayı sürdürür.
İşe koyulmuş ve kendini işe kaptırırken yeni bir ezan ile sarsılır. Kendine gelir. Ve huzura doğru bir yolculuğa başlar. Kendine gelme, sarsılma, arınma, yönelme ve yeni bir yolculuğun başlangıcı olarak ikindi namazı eda edilir. İş güç vakti itmama erer. Yeni bir meşgale başlar. Dostlar ile buluşma anları gelip çatar. Akşama vardır, yeni bir nefes alma arzusu ve gün içinde biriktirdiklerini daha anlamlı bir zemine taşıma eğilimi onu sohbete taşır. Sohbet, Müslümanların birlikte vakit geçirirken, gün içinde elde ettikleri bilgi, birikim ve tecrübeyi birlikte paylaşarak çoğaltma arayışıdır. Bu arayış, ilahi rızaya matuf bir eylemliliği içinde taşıdığı için ilişkiler ağını bu zeminde güçlendirme çabaları karşılık bulur. İşte her sohbete katılan kişi, hem dinlenmiş olur, ruhunu gönendirir ve kendini yenileyerek akşama evin yolunu tutar. Her ayrılık yeni bir birlikteliğin yolunu döşer. Eve doğru yola çıkan Müslüman, karşılaştığı kişilere, selam diyerek tutumunu gün boyu sürdürdüğünü işaret eder. Böylece hem kendi tecrübesi için bir ışık yakar, hem kendisini izleyen ve kendi tanıklığına tanıklık eden kişilere de ışık olmaya aday olur. Bu karşılıklı ışık verme ve tanıklık etme zeminlerinde kişi, kendisini tam olarak aydınlatılmış olarak görerek kendi eksiğini kavrar ve kendini düzelterek daha iyi bir tanıklığın kapısını aralar. Artık dönüş vakti, alınacaklar alınır, selam ve kelam bahsi dışarısı için kapanır. Eve geçilir. Kapı besmele ile açılır ve hane halkına selam verilir. Böylece gün boyu yaşadığı şeylerden bağımsız olarak eve mutlu ve huzurlu bir giriş yapılır. Evdekiler de bu selam karşısında selam ile karşılık vererek, huzuru ve sükûneti eve davet ederler.
Günün sonunda eve girilmiş ve evde birlikte emniyet içinde akşam namazına hazırlık yapılır. Birlikte vakit geçirilir ve birlikte tok hale gelinir. İşte bu tokluk, dünyaya karşı onları korunaklı kılar. Beklentilerini azaltır ve ilahi rızaya yönelik eğilimi güçlendirir. Birlikte ve huzurlu bir vakit geçirdikten sonra, uyku zamanı gelir. Müslüman uyumadan önce yatsıyı kılar, dualar eder, ümmetin kalanına da dualar yapılır. Resuller, âlimler ve dava adamlarına içten dualar edilir. Onlara benzeme arzusu belirginlik kazanır. Ve Müslüman yatağına yatar, dua ve istiane dilenir. Uykudan sabah ezanına kadar dinlenir. Bir ara uyanırsa iki rekât gece namazı kılar ve şükür ile dolu olarak sabah namazını bekler. Sabah ezanla birlikte kalkar ve namazını kılmaya yönelerek abdestini tazeler. Güne yeniden başlar.
Gününü Müslümanca geçiren Mümin, diğer günlere dair bir tecrübeye sahip olur ve günler, yeni günlere eklenerek kendi Müslümanlığını sürekli yenileyerek, tecrübesini artırarak yeni hatalara meydan vermemeye çalışır. Böylece düştüğü küçük gaflet anlarında yaptığı yanlışlardan hemen tövbe ederek arınır ve bir daha aynı gaflete düşmemeye ve hata yapmamaya kendisine söz verir, bu sözün Allah’a yönelik verilen bir söz olduğu bilincini kuşanır. Ve böylece arınık olma vaziyetini sürekliliğe taşıyarak şahitliğini korumaya devam eder. İlişkideki her Müslüman ile onu korumaya matuf bir sözleşme üzerinden hayrına ortak olma, kötülüğünü ise en güzel şekilde engelleme üzerine bir sözleşme yapar. Bu hem kendisini emniyet altına almayı ve hem de ilişkide olduğu kişileri emniyet altına almayı mümkün kılar.
Günler birbirini takip ederken, sürekli yeni bir güne uyandığının bilincini kazanır. Anların birbirini takip etmesine rağmen aynı anlar olmadığını öğrenir. Bu öğrenmeden neşet eden anlama ona sürekli kendini tazelemesi için yeni fırsatlar sunar. Böylece Müslümanlığını her ana yayarak bütün anlarda Müslümanca bir düşünce ve ameli mümkün kılar. Bu durumun şahitliğini yaparak, bunun yaşamda varlık kazanmasına zemin oluşturur. Bu idrak üzerine oluşmuş huzurlu ve emniyetli toplum/cemaat, günlerini sürekli kendilerini daha iyi Müslüman kılacak şartların oluşmasına ve olgunlaşmasına zemin hazırlar.
Yukarıdan itibaren yaşanacak günün hikâyesini yazdığımız bu olgunun gerçekleşmesi için Müslüman, attığı her adımda Müslümanca bir ruhu hep -yedeğinde değil- asli özelliği olarak ortaya çıkarmalıdır. Her adımda yaptığı şeyi bu Müslüman ruhun bağlamı içinde yapmalıdır. Dışarı çıkarken, eve girerken, karşılaşırken, yaptığı bir işe başlarken, birine yönelirken hep aynı ruhu dikkate alarak; Müslüman olduğu şuuru ile hareket ederek bu durumu gerçeklik zeminine taşıyabilir. İstiane, besmele, selam, namaz, dua, incelik, adap ve edep, kulluk, şuur ve anlamı süreklileşen bir şuur üzerinden sürekli taze her dem yenileyerek varlık sahasına çıkarmakta büyük fayda var. Bu şuur her anımızı Müslümanca yaşamak için bize güç ve kuvvet sunacaktır, irade, bilgi, ilgi ve anlam kazandıracaktır.
Abdulaziz Tantik
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…