Yaratandan ötürü bütün canlılara merhameti ve tüm insanlara sevgiyi öğütleyen dinimiz, husûsiyle anne sevgisine en üstün değeri vermiştir. Anaya saygı ve ikramı, Allah’a ibâdetten sonra, mükâfatı mutluluk ve Cennet olacak biricik amel olarak sunmuştur.
Kur’ân ifadelerinde kudsîleşen, Peygamberimizin dilinde yüceleşen anne, merhameti, çileyi, sabrı ve fedakârlığı aşk haline getiren, duası makbul ve kalbî hoşnutluğu Cennet sebebi olan en saygıdeğer insandır.
Mevlâmız şöyle buyurur:
« Rabbin -yalnızca Kendisine ibâdet etmenizi ve anaya-babaya iyilikte bulunmanızı- emretti. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin yanında birlikte yaşlanacak olurlarsa onlara «öf» bile deme. Onları azarlama. Onlarla güzel söz söyle. Onlara acıyarak tevazu kanadını indir ve şöyle dua et:
– Yüce Rabbim! Onlara sevgini ve şefkatini göster. Çünkü ben çocuk iken onlar da beni sevgi ve şefkatle büyütmüşlerdi. » (İsra, 23-24)
Öksüzlük beşiğinde büyümüş, altı yaşında iken kaybettiği anneciğinin kabri başında nurlu gözleri yaşla dolmuş, süt annesini -anneciğim- diyerek baş tacı edinmiş sevgili Peygamberimiz de, anne sevgi ve saygısını İslâmî imanın ve ahlâkın temel görevi olarak öğretmiş ve şöyle buyurmuşlardır:
«… Allah analarınıza itaati emreder. Analarınıza ikramı emreder. (Evet evet) Allah analarınıza saygıyı emreder…» (İbn-ü Kesîr, İsra23)
Sevgili Peygamberimiz, kendisine -Ya Resûlellah! İnsanlar içinde maddî yardımıma ve manevî ilgime en çok lâyık olan kimdir? diye soran bir mü’mine de şu cevabı vermişlerdir:
– Yardımına ve ilgine en ziyade lâyık olan annendir, annendir, annendir, sonra da baban gelir.» (et-Tac, 5/4)
-Allah şanını artırsın-Aziz Peygamberimiz, onlara karşı gösterilmesi gereken saygının ve yapılması gerekli olan yardımın ölçüsünü öğrenmek isteyen bir mü’mine de bu görevin sürekli ve sınırsız olduğunu açıklamak için şöyle buyurmuşlardır:
«Anan ve baban senin Cennet’in ve Cehennem’indir.» ( İbn-i Mace, Hadis No. 3662)
(Onlara ihsan etmen ve ikramda bulnman Cennet’e girmene, karşı gelmen ve alakasız kalman da Cehennem’e düşmene sebeptir.)
Gerçekten ana sevgisi ve ilgisi mü’minler için ebedî mutluluk vesilesidir. Bu gerçeği duyurmak içindir ki Peygamberimiz bizleri şöylece müjdelemişlerdir:
[“Cennet anaların ayağı atındadır.”
«Anasının ayağını öpen Cennetin eşiğini öpmüş olur.»] (Keşfül-Hafâ Hadis No. 1078)
Aşağıda sunacağımız hadîs de dinimizin ana sevgisi ve ilgisine verdiği değeri bakınız nasıl vurgulamaktadır.
İlk inananlardan sahabi Cahimetüs-Selemî şöyle anlatıyor:
«Hz. Peygambere geldim ve arzumu şöylece dile getirdim:
-Ya Resûlellah! Cihad yaparak Allah’ın rızasını ve âhiret yurdunun saadetini kazanmak dileği ile ben de seninle beraber savaşa girip cihad yapmak için yanınıza geldim.
Hz. Peygamber bana şöyle buyurdu:
– Arzusuna eresice adam! Annen sağ mıdır?
– Evet, sağdır YaResûlellah!
– Evine dön, ananın nafakasını sağla, ona sevgi /saygı göster.
Cahimetüs-Selemî anlatımını şöylece sürdürüyor: Peygamberimizin huzurundan ayrıldım fakat tekrar gelerek arzumu dile getirdim. Peygamberimizle aramda aynı şekilde bir konuşma geçti.
Üçüncü defa gelerek Allah’ın rızasını ve âhiret yurdunun saadetini kazanmak için kendisiyle beraber savaşmak istediğimi ısrarla belirtince Hz. Peygamber bana şöyle buyurdu:
–Be acınacak adam! Ananın ayaklarına kapan. Zira Cennet orada; ananın yanındadır.» (İbn-üMâce, Hadis No: 2781)
Peygamberimiz, ana sevgisi ve saygısını Âhiret hayatının mutluluk sebebi kılamayan bedbahtları da beddua vasfındaki şu sözleri ile yermiş/kınamışlardır:
«Ana – babasından biri veya her ikisi ihtiyarlık zamanlarında kendisinin yanında bulunur da (onlara gereken sevgiyi, saygıyı ve yardımı göstermediğinden)
Cennet’e giremeyen kişi sürüm sürüm sürünsün.» (İ. Kesir, İsra 23)
Analara baş kaldırmanın, gönül yakıcı, kalp kırıcı sözleri onlara reva görmenin, korkunç bir nankörlük ve taşları çatlatacak bir hissizlik içerisinde onları kendi başlarına terk etmenin, insanlık omuzlarını çökertecek, dünyada cezası çekilecek ve Ahiret’te azabı tadılacak pek büyük bir günah olduğunu da Şanlı Peygamberimiz şu hadisleriyle açıklamışlardır:
[«Allah sizlere (hususiyle) analara saygısızlığı ve ilgisizliği haram kılmıştır.»
«(İyice biliniz ki Cehennem azabına sürükleyecek) büyük günahlar; Allah’a ortak koşmak, adam öldürmek ve ana-babaya isyan etmek/başkaldırmaktır.»
«Allah, günahlardan dilediğini affeder de yalnız ana-babaya isyan günahını affetmez. Bu günahı işleyene ölümünden önce, yaşarken de cezasını âcilen verir.»]
(Sırasıyla bak. R. Salihin Tahrîmil Ukûk ; İ. Kesîr, Nisa 29; M. Mesâbîh, Hn. 4945)
Taşıdığı büyük önemden ötürüdür ki dinimiz ana sevgisi ve bakımını öğütlemekle yetinmemiş, farz bir görev kılmıştır.
Evlât fakir de olsa anaya ve babaya bakmakla mükelleftir. Çocuğun ölümü ve mîras bırakması halinde ana-babanın mağdur olmaması için de Rabbimiz zana-babaya evlâdın malından altıda birer pay çıkarmıştır.
Yüce Rabbimizin ve Şanlı Peygamberimizin bütün bu müjdeleyici ve korkutucu irşatları karşısında, kendilerini aylarca karnında, yıllarca kucağında ve ömürleri boyunca da kalplerinde taşımış annelerinin şefkatli kucağına atılamayan, onların ayaklarına kapanamayan, onların sözleri ve duâlarında saadet müziğinin nağmelerini duyamayan çocuklarda insanlık cevherini, mü’min kalbinin inceliğini bulmak mümkün müdür?
Çocuğunun gelişmesi, yetişmesi ve mutluluğu için her ıstırabı zevk bilmiş ve bu uğurda ömrünün baharını soldurmuş, her biri sevimli ve güzel olan annelerine sevgi, saygı ve ikram duyguları ile bağlanamayan nankör tiplerden cemiyetimiz çirkinliklerden başka ne bekleyebilir?
Analarımıza daima sevgi ve saygı gösterelim. İhtiyaçlarını karşılayalım. Onların ellerine, ayaklarına kapanalım; dualarını alalım. İslâm’da her günün anneler günü olduğunu bilelim.
Sık-sık alacağımız hediyelerle analarımızın gönüllerini kazanalım. Ölmüş analarımıza da fatihalar okuyalım, dualar edelim. Sevaplarını ruhlarına bağışlamak üzere hayırlar yapalım, sadakalar vermeye çalışalım. Babalarımıza da ihsan ve meşru emirlerine itaatten ayrılmayalım.
Ana sevgisi ile dünyamızın ve Âhiret’imizin mesrur olmasını Yüce Rabbimden diler, yazımı bir hadîsle bitirirken okuyucularımdan anneciğim için de bir fatiha okumalarını dilerim.
«(Analarınıza ve) babalarınıza itaat ediniz, ikramda bulununuz ki çocuklarınız da size itaat etsin ve ikramda bulunsun...» (C. Sağîr 1/125)
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-