İngiltereli Müslümanlar medyaya “sorumlu habercilik” çağrısında bulundu
İngiltere’nin en büyük Müslüman sivil toplum platformu Britanya Müslüman Konseyi (MCB), İngiliz medyasının Müslümanlar ve İslam’a yönelik haberlerinde çoğu zaman “olumsuz ve İslamofobik ifadeler” kullanmasına eleştiride bulunarak medyaya “sorumlu habercilik” yapması çağrısı yaptı.
MCB’nin ilk kadın başkanı Zara Muhammed ile MCB Basın Sözcüsü ve Medya İzleme Merkezi kurucusu Miqdaad Versi, Konsey’in hazırladığı “İngiliz Medyasının Müslümanlar ve İslam’la İlgili Yayını (2018-2020)” başlıklı raporla ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Versi, İngiltere’de çeşitli medya kurumlarının Müslümanlar ve İslam’a ilişkin haberlerinin incelendiği raporla ilgili, “MCB Medya İzleme Merkezi, Müslümanlar ve İslam’a ilişkin 48 bin makale ve 5 binden fazla TV haberi bandının analiz edildiği, çığır açan bir rapor yayımladı ve bu ülkede özellikle medyada İslamofobi’nin boyutunu gösteren bir dizi kanıt buldu.” ifadelerini kullandı
Miqdaad Versi, raporun, İslamofobi’nin içeriğini, Müslümanlara atılan iftiralarla ilgili davaları, BBC’den çeşitli gazete ve tabloidlere kadar farklı haber kanallarında Müslümanlarla ilgili olumsuz klişelerin nasıl yer bulduğunu incelediği bildirdi.
Söz konusu raporla, İngiltere medyasının İslam’ı ve Müslümanları nasıl yansıttığını aktarmak istediklerini ifade eden Versi, MCB Medya İzleme Merkezinin hedefinin, sorumlu habercilik yapmaya çalışmak olduğunu belirtti.
Versi, “(Bu çalışmayla) Gerçekten durumun çok kötü olduğunu gördük. Örneğin, bireylerin, çetelerin iş bitiricisi olduğu, aşırılık yanlısı olarak adlandırıldığı ve hayır kurumlarının terörle bağlantılı olarak nitelendirildiğini gördük. Elimizdeki tüm makalelerin yüzde 60’ı Müslümanlarla ilgili olumsuzdu ve bu yüzde, kullandığımız metodoloji nedeniyle eksik bir tahmin.” ifadelerini kullandı.
Müslümanlara yönelik olumsuz haber yayımlamada, sağ eğilimli gazetelerin, sol eğilimli gazetelerden çok daha kötü olduğunun altını çizen Versi, sözlerine şöyle devam etti:
“Örneğin, özellikle The Spectator dergisi, söz konusu Müslümanlar olduğunda oldukça korkunçtu, çok düşmanca olduğunu gördük. Düşmanca olan listenin başındaydı. Müslümanlara karşı oldukça ön yargılıydı ve yazılarında Müslümanları en fazla yanlış anlatan dergilerden biriydi. Artık kimse kanıtın olmadığını söyleyemez. Kanıt var. Bu rapor bunu gösteriyor. Hem niteliksel olarak örneklerle hem de niceliksel olarak İslamofobi’nin ölçeğini gösteriyor ve vaka bazında ortaya koyarak üzerinde durduğumuz noktayı işaret ediyor.”
Miqdaad Versi, daha rapor yayımlanmadan kendilerine yönelik birtakım saldırıların olduğunu ifade ederek “Daha rapor çıkmadan haber kuruluşlarından bazıları bize saldırmaya çalıştı ve daha sonra kişisel olarak bana saldırdılar. Bize önceden saldırabilirlerse bu yaptığımız şeyi baltalayabilecekleri yönünde bir düşünceye sahipler.” diye konuştu.
Konseyin medyayla çok yapıcı şekilde çalıştığını belirten Versi, “Biz sadece kenardan bağırmak isteyen biri değiliz. İşleri daha iyi hale getirmek için yapıcı şekilde dahil olmak istiyoruz.” sözlerini kullandı.
Böylece Mail on Sunday, Daily Mail, The Sun’ın Yazı İşleri Müdürü ve The Express’in editörü ile görüştüklerini aktaran Versi, “Örneğin, The Mirror’ın editörü Allison Phillips, İslamofobi ile ilgili meseleler söz konusu olduğunda, raporun kendisinin çalışma şeklini nasıl değiştireceğinden bahsetti.” diye konuştu.
Versi, medya kuruluşların tarafından Müslümanlar ve İslam’la ilgili haberler yayımlanırken birtakım hususlara hassasiyet gösterilmesi gerektiğini altını vurgulayarak şöyle konuştu:
“(Medya kuruluşlarına) Tabii ki önerilerimiz oldukça uzun. Elimizde uzun bir öneri listesi var. En önemli olanları, Müslümanların gazetede temsil edilmesinin çok değerli olduğunu fark etmeye çalışmak çünkü Müslümanlarla ilgili herhangi bir alanda Müslümanların olması, işlerin daha iyi yapılmasını sağlamaya yardımcı olacaktır. İstenilen şey, sorumlu habercilik yapmak, İslam ve Müslümanlar söz konusu olduğunda doğru olduğu düşünülmeyen bir durumda iki kez kontrol etmek. Terörizm hakkında haber yaptığınızda, birisinin Müslüman olduğunu otomatik olarak addetmediğinizden emin olun. Müslümanlık, eylemin itici gücü olmadığında, bu eylemi yapan kişilerin Müslümanlığını ön plana çıkarmaya devam etmeyin.”
Versi, medyada kullanılan terminoloji ve dilin de önemine vurguda bulunarak “Haberleştirdiğiniz şeyin etkisinden ve sonuçlarından siz sorumluysanız, belki daha iyi yansıtmaya ve bu sorunları nasıl daha iyi haberleştireceğinizi düşünmeye başlayacaksınız. İnsanları sansürlemekten bahsetmiyoruz. Konuşma özgürlüklerini engellemeyeceğiz. Her zaman dediğimiz şey, sorumlu olun. Tek istediğimiz bu.” İfadelerini kullandı.
MCB’nin ilk kadın başkanı Zara Muhammed de İngiliz basının Müslümanlara ve İslam’a ilişkin olumsuz ve ön yargılı tutumunu kendi yaşadığı tecrübe ile aktardı.
Muhammed, bu senenin başlarında İngiliz yayın kuruluşu BBC’ye verdiği tartışmalı röportajı şu sözlerle açıkladı:
“Kendi kişisel deneyimimden bahsedecek olursak, MCB’nin başkanı seçildiğimde BBC Radio 4’te Woman’s Hour’da çok ünlü olan bir röportajım oldu. Benim açımdan, röportajın temel dayanağı, gerçekten sıcak ve kapsayıcı olması ve başarımı kutlaması gerektiğiydi. Bunun yerine, beni klişeleştirdi. Ben gerçekten kimdim? Bir kukla mıydım? Lider olmama erkekler tarafından gerçekten izin verilecek miydi?”
Kendisine oy veren çoğun kişini erkek olduğunu ifade eden Muhammed, “Başkan olarak seçilmem sürecinde basın şöyle dedi: Bilirsiniz, erkekler onun önderlik etmesine izin vermeyecek. Benimle ilgili söylenen, ‘O sadece hoş bir ses ve yüz fakat Müslüman kadınlar önderlik edemez.” diyerek sözlerini sürdürdü.
Zara Muhammed, medyanın bu tutumunun, özellikle Müslüman kadınların yanlış tanıtımına katkı yaptığına işaret ederek ülkedeki en büyük ve farklı gruplardan Müslümanları bir şemsiye altında bir araya getiren Konsey’in genç lideri seçilmesini insanların kaldıramadığını belirtti.
Muhammed, “Medya, bu ulusal çatı örgüte liderlik etmek için genç bir kadını seçen, çoğunluğu erkeklerden oluşan Müslümanları gerçekten kabullenemedi.” ifadelerini kullandı.
MCB’nin hazırladığı raporun medyada Müslümanlardan genellikle olumsuz bahsedilen noktalara işaret ettiğini ve bu durumun sebeplerini araştırdığına vurgu yaparak sözlerini şöyle bitirdi:
“Rapor ayrıca bu olumsuz haberlerin, benim gibi ve gündelik hayattaki kadınların toplu taşımada, istihdamda ve siyasette kamusal yaşama tam olarak katılma yeteneğimize daha fazla engel oluşturduğuna ilişkin gerçek hayata dair sonuçlarına işaret ediyor. Dolayısıyla yapılacak çok iş var fakat basın standartlarının ve medyanın kesinlikle gelişeceğini ve bu standartların Müslüman topluluklar için de aynı şekilde ele alınacağını umuyoruz.”
MCB, 30 Kasım’da yayımladığı raporda, İngiliz medyasının, Müslümanlar ve İslam’a ilişkin haberlerinde “yanlış bilgi, genellemeler ve İslamofobik ifadeler” kullandığını göstermişti.
Konsey, Ekim 2018-Eylül 2019 arasında 48 binden fazla makale ve 5 bin 500 TV haberi bandı analiz ederek Müslümanlar veya İslam’a ilişkin makalelerin neredeyse yüzde 60’ının ve televizyon haberlerinin de yüzde 47’sinin olumsuz olduğu ifade edilmişti.
Raporda, 5 makalenin en az 1’inde terörizm veya aşırılığa vurgu yapıldığı; din, terörizm, aşırılık başlıkları altında Müslümanlara ve İslam’a karşı büyük bir ön yargı sergilendiği dile getirilmişti.
Müslümanların yanlış tanıtıldığı, karalandığı ve iftiraya uğradığı kaydedilen raporda, bu nedenlerle tazminat ödenen ve kamuoyundan özür dileyen 10 vaka özellikle yer almıştı.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…