Peygamberlerin müşrik toplumların tehditlerine karşı gösterdikleri mücadeleci tutum ve cesaret, tevhid-şirk ikilemi içinde dikkat çekicidir. Bu bağlamda Hz. Şuayb ve Hz. Muhammed (s) iki somut örnektir. Bu yazı, Hûd 11/93 ayetine odaklanmakta ve bu ayetin el-En`am 6/135 ayetiyle karşılaştırmalı analizini yapmaktadır. Her iki ayette de Hz. Şuayb ve Hz. Muhammed’in (s) inkârcı kavimlerine “durumunuza göre yapacağınızı yapın” şeklinde hitap ettikleri görülmektedir. Bu tutum, onların zulme karşı pasif bir tavır yerine, mücadeleyi önceleyen bir tarz tercih ettiklerini göstermektedir. Bundan kastedilen şey, bu iki peygamberin bu açıdan diğerlerinden farklı olduğu değildir. Diğer peygamberler de toplumların durumuna göre farklı oranlarda ve şekillerde benzer tutumlar sergilemiştir. Bulgulara göre Hz. Şuayb, şirke ve günahkârlığa karşı daha sert bir duruş sergilemiş ve kavminin uğrayacağı cezaya odaklanmıştır. Hz. Şuayb’ınkine benzer bir şekilde kavmine hitap etmesi istenen Hz. Muhammed’din ifadesi ise müşriklerin işledikleri inanç ve pratiklerindeki suçlara tabiri caizse bir alt düzeyde tehdit içermektedir.
Hz. Şuayb’ın müşriklerin tehditlerine yanıtı
İnkâr, günah ve peygamberi tehdit suçu işleyen Medyenlilere Hz. Şuayb şöyle dedi: “Ey kavmim, durumunuza göre yapacağınızı yapın. Şüphesiz ben de yapıyorum. Yakında kendisini rezil edecek azabın kime geleceğini ve kimin yalancı olduğunu bileceksiniz. Bekleyin; şüphesiz ben de sizinle beraber bekliyorum.” (Hûd 11/93). Hz. Şuayb, müşrik toplumun tehditlerine, aşağılamalarına aldırmamış, onlara karşı “pasif” bir tutumu değil, “mücadeleci” bir tarzı tercih etmiştir. Onun, “Ey kavmim, durumunuza göre yapacağınızı yapın. Şüphesiz ben de yapıyorum.” demesi bunun kanıtıdır. Hz. Şuayb’ın onlara “durumunuza göre yapacağınızı yapın” demesi, müşriklerin duruşlarını devam ettirmelerini artık sorun etmediğini gösterir. Artık o, Allah’ın onunla kavmi arasında hüküm vermesini beklemektedir. Onu zayıf bulsalar da o, şirke ve günahkârlığa karşı “güçlü” bir duruş sergilemeyi seçmiştir. Hz. Şuayb’ın söz ettiği azabın “rezil edecek” nitelikte olması, kavminin onu “taşlama” tehditlerine bir yanıttır. Yani o, onlara Allah’ın azabının onlarınkiyle karşılaştırılamayacak güçte olduğunu beyan etmektedir. Hz. Şuayb, “Bekleyin; şüphesiz ben de sizinle beraber bekliyorum.” derken onların azaba uğramasını, kendisinin ise kurtulmasını kastetmiş olsa gerektir.
Tehditkâr tutumlara karşı iki peygamberî tavır
Kur’an, bir hitabında Hz. Şuayb’ınkine benzer bir tavır göstermesini Hz. Muhammed’e (s) şöyle emretmektedir: “De ki: Ey kavmim, durumunuza göre yapacağınızı yapın. Şüphesiz ben de yapıyorum. Bu yurdun (dünyanın) sonunun kimin olacağını yakında bileceksiniz. Şüphe yok ki zalimler kurtuluşa eremezler.” (el-En`am 6/135). Bu ayetteki “fesevfe ta`lemûne” ifadesi, Hz. Şuayb kıssasındakinde “sevfe ta`lemûne” şeklindedir. Aradaki fark şöyledir: Hz. Şuayb’ın ifadesinde “Ey kavmim, durumunuza göre yapacağınızı yapın. Şüphesiz ben de yapıyorum.” dedikten sonra kavminin “Ne olacak şimdi?” şeklinde bir soru sorduğu varsayılabilir. Bunun üzerine Hz. Şuayb’ın “Yakında kendisini rezil edecek azabın kime geleceğini ve kimin yalancı olduğunu bileceksiniz.” dediği söylenebilir. Bu kıssada gelinen nokta daha korkunçtur, azap kapıdadır. Buna karşılık Hz. Muhammed’in ifadesinde ise gerekçe bildiren fe getirilerek iki kesim (mümin-kâfir) arasındaki durumun vehametinin daha az olduğuna dikkat çekilmiş olur. Son risalette ıslah çabaları bir süre daha devam edecektir.
Sonuç
Hz. Şuayb ve Hz. Muhammed’in, müşrik toplumların tehditlerine karşı gösterdikleri direniş ve cesaret, ibret alınması gereken önemli örneklerdendir. Her iki peygamber de kavimlerine “durumunuza göre yapacağınızı yapın” diyerek sığınmacı bir tavır yerine farklı seviye ve şekillerde görülebilecek mücadeleci bir tarzı tercih etmişlerdir. Onlar, müşriklerin tehditlerine aldırmadan Allah’ın hüküm vermesini beklemiş ve adaletin zaferine inanmışlardır. Bu olaylar, günümüzde de bize, imanımızdan ve doğruluktan taviz vermeden dik durmamız, zulme karşı mücadele vermemiz gerektiğini hatırlatmaktadır. Hz. Şuayb ve Hz. Muhammed’in (s) cesareti ve sabrı, bizlere adaletin ve gerçeğin sonunda galip geleceğini hatırlatmaktadır.
Anahtar kelimeler: Hz. Şuayb, Hz. Muhammed, Müşrikler, Tehdit, Mücadele