Önce yazımıza hareket noktası olacak haberi sunalım:
“Sanatçı Kenan Doğulu 50. Yaş gününü kutladı. Ancak icra edilen müzik gürültü kirliliğine dönüştü. Gece yarısı yüksek sesle devam eden müzikten site sakinleri rahatsız olup ve polis çağırdı. Uyarılara rağmen sonlanmayan gürültülü partiye polis müdahale etti.”
Bizim amacımız toplumumuzda vaki olan ve haber oluşturan olaylara İslam penceresinden bakıp yorumlamaya çalışarak hayata Müslümanca bakılmasına katkı vermektir.
Yaz geldi ya…eğlence yerlerinden, düğünlerden, yaş günü kutlamalarından ve trafikte seyreden araçlardan müziği gürültü kirliliğine dönüştüren bağırtılı sesler daha bir yükselmeye başlar. Şüphesiz bu çevreye saygısızlık olan ve kul hakkına giren bir ilkelliktir/günahtır.
Bu vesileyle bazı bilgiler verelim:
Müslüman olmak, hayata Müslümanca bakmayı gerektirir. Bunun için de Kur’ân ve Sünnet kaynaklı sağlam ve doğru İslâmî bilgilere ihtiyacımız vardır. İlahiyatçılarımız ve siyasilerimiz dâhil çok büyük çoğunluğumuz İslâmî bilgi yoksunuyuz. Bu sebeple toplumun gündemine düşen örneğin ekonomi, cinsellik, spor ve müzik türü konularda aklımızı kiraya veriyor, gerçekçi değerlendirmeler yapamıyor, İslâmî hakikatini bilmediğimiz konularda ancak tarafgirlik yapıyoruz. Bu da bizi yanıltıyor, batıllara taraf olmamıza da sebep olabiliyor.
Varlığı bir vakıa olan karşı mahallenin durumu da bizde farksız. Onlar da cahilce tarafgirlik yapıyor, üstelik istimara da kalkışarak tam bir düzeysizlik sergiliyorlar.
Hangi türden olursa olsun müziği müzik olarak yapan ve dinleyen insanımız pek azdır.
Ünlü bir kadın sanatçının diliyle ifade edersek çoğunluk cinselliği yani teşhircilik ve dansı müziğin ayrılmaz bir parçası olarak görüyor ve müziği alkollü içkilerle çağrıştırıyor.
Bütün insanlar müziğe eğilimli olarak yaratıldığı için İslâm’da müziği müzik olduğu için yasaklayan hiçbir Kur’ân ve Sünnet ölçüsü yoktur.
( İlgili makalemiz ve konuşmalarımız için bakınız:
https://m.facebook.com/MiratHaber/posts/1690308134482773
http://www.ardev.tv/islam-acisindan-musiki-5-507h.html
https://www.youtube.com/watch?v=N7rIU-ptOE4 )
Temelde helâl olan müziği dolaylı olarak haram kılan, güftesinde yer alan İslâm’ın inanç ve ahlâk esaslarına aykırı ifadelerdir. Bir de müziğin, yarı üryan kadın sanatçıların dansları eşliğinde sunulması ve alkollü içkiler eşliğinde dinlenmesidir.
Bu bilgileri verdikten sonra değinmemiz gereken bir konu da müzikle gürültü kirliği oluşturulması meselesidir.
Muhterem Cumhurbaşkanımızın üç yıl adar önce müzik yayınlarını saat 24 ile sınırlandırıcı açıklaması toplumun bazı kesimlerinin gürültü koparmasına sebep olmuştu. Konu yargıya taşındı. Aslında Cumhurbaşkanımızın açıklaması müzik karşıtlığı değildi. Yasaklanan, insanları rahatsız eden ve edebilecek olan gürültü kirliliğiydi.
Aslında gürültü kirliliği aşağıda açıklayacağımız üzere bazı şartlarda ezanla ve İslâm’ı tebliğ çalışmalarıyla da örneklendirilebilir.
Gidenler bilirler, Hac’da Arefe günü Arafat’ta Türklerin çadırları bir aradadır. Yani Türkiye’nin her bölgesinden gelen on binlerce hacı bitişik çadırlardadır. Diyanet işleri Başkanlığı’nın bütün hacılarımıza yönelik Arafat programı öğle ezanından yaklaşık bir saat sonra bitince özel sektör turizm acentelerinin programları başlar. İç içe olan çadırların her birinden yükselen Kur’ân ve vaaz sesleri öyle bir gürültü kirliliği oluşturur ki işkenceye dönüşen bu gürültü çekilir gibi değildir. Hacılarda huzur kalmaz. Maksat genelde hacıya hizmet de değildir. Yapılan, acentelerin kendi propagandalarını yapma girişimidir.
Konferanslar için gittiğim Anadolu’muzda tanık olmuşumdur. Mesela bir kilometre içindeki birçok camide birden başlayan ezan sesleri de -gerçeği dile getirmek gerekirse- gürültü kirliliği oluşturuyordu.
Hulasa Müzik, Ezan ve İslami tebliğ çalışması özel şartları içinde saygın ve dokunulmazdır ama bunlar gürültü kirliğine de aracı olabilir.
Müzik başta olmak üzere hiçbir şekilde gürültü kirliğinde sebebiyet verilmemelidir. Başkalarına rahatsızlık veren eğlence, eğlence değil kul haklarını içeren zulümdür.
ARD
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-