2006’da bir grup yazar, ilim-fikir insanı ve kanaat önderiyle birlikte bir sivil inisiyatif olarak kurduğumuz Namaz Gönüllüleri Platformu, öncelikle insanımızın namaz kılmayan/kılamayan yaklaşık % 75 kadarının namazla buluşmasına vesile olmak için namazın önemini, İslam’ın ‘olmazsa olmazı’ olduğunu ve namaza olan ihtiyacımızı anlatmak; namaz kılanların ise namazı huşu içinde, dosdoğru, Allah ve Rasûlü’nün tanımladığı gibi kılmalarına katkı sağlamak amacıyla on küsur senedir binlerce toplantı, panel, konferans, seminer ve sohbet düzenledi. “Namaz Gönüllüleri” olarak bu tür faaliyetlerle namazı insanımızın gündemine taşımak istedik. Böylece namazın, insan hayatını bütünüyle etkileyip, tepeden tırnağa değiştiren, insanları haramlardan, günahlardan ve kötülüklerden alıkoyan mucizevi dönüştürücü gücünden nasiplenmeyi amaçladık.
Şimdi bu çalışmalara www.namazplatformu.com sitemizi ekledik. Ayrıca @NamazPlatformu sosyal medya hesaplarımızı da istifadenize sunduk. Bize destek olacak “namaz gönüllüleri”ni şöyle tarif ettik:
-“Namaz Gönüllüsü”; öncelikle namazın, imandan sonra emredilen ilk farz olduğuna iman eder: “İman eden kullarıma söyle; namazı dosdoğru kılsınlar…” (İbrahim 13/31)
-Varlığını Allah’a adar. O şöyle der: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.” “O’nun hiçbir ortağı yoktur. İşte ben bununla emrolundum. Ben Müslümanların ilkiyim.” (En’âm, 6/162-163)
-Namazı, Peygamberimizin (s.a) güzel sözleriyle, “Din’in direği”, “Mü’minin mîrâcı”, “gözünün nûru” ve “Cennet’in anahtarı” bilerek önemser.
–Ezanı işitince onu aynen tekrar eder (Nesaî, Ezan 33), sonra hemen namaza koşar.
-Namazını vaktinde, gereği gibi, huşû ile kılar; felâhı/kurtuluşu namazda (Mü’minûn, 23/1-2) görür.
-Dosdoğru kıldığı namazlar kendisini haram/günah ve kötülüklerden alıkoyar (Ankebut, 29/45).
-Namazlarını cemaatle ve mümkünse evine ve işyerine/okuluna en yakın camide kılar. Tevbe/18’de açıklanan “mescidlerin/câmilerin îmârı”nın ancak onların içini doldurmakla gerçekleşeceğini bilir.
-“Namaz Gönüllüsü”; tıpkı Malcom X gibi, “Bir Müslüman olarak yeryüzünde Allah’ın huzurunda secde etmeyen tek bir fert kalmayıncaya kadar İslam’ın hâkim kılınması yolunda kendimi görevli hissediyorum.” diyebilen insandır.
*
Bugün 1 Ekim. Diyanet İşleri Başkanlığımız yıllardır 1-7 Ekim’i “Camiler Haftası” olarak kutluyor. Bu senenin teması ise “Cami ve Hayat”. “Cami Hayatın İçinde; Hayat Caminin İçinde” mottosu ile “cami merkezli” hayatın inşası vurgulanıyor. Namaz Platformu’nun “Haydi Camiye” kitapçığında kısaca şöyle dedik:
Kuşku yok ki, insanlığın tarihi cami ile başlar. Yeryüzünde yapılan ilk bina bir ibadet yeri olup, pek feyizli ve insanlar için hidâyet rehberi olan Kâbe’dir (Âl-i İmran, 3/96). Peygamberimiz (s.a) Medine’ye hicret edince ilk olarak cami yapımına başlamıştır. Cami, O’nun (s.a) döneminde Allah’a secde edilen yer, ümmeti eğiten ve bilinçlendiren mekân, hayatın merkezi ve toplum faaliyetlerinin odağı olmuştur. Kısaca cami, İslâm’ın ilk yıllarında İslam toplumunun âdeta kalbi haline gelmiş, İslâm’ın güçlü çağlarında da bu hep böyle devam etmiştir. Mescidin fonksiyonlarının azaldığı çağlar ise İslâm toplumunun güçten düştüğü çağlar olmuştur.
Hakikat şu ki, insan camilere yabancılaştıkça Rabbine de kendine de yabancılaşır. İnsan ancak Allah’ın evleri olan camilere sığınarak kendini bulur ve yeniden dirilir. Bir insanın camide olması, Efendimizin (s.a) ifadesiyle, kişinin gurbetten yakınının eve dönmesiyle sevinmesi gibi Allah’ı hoşnut kılar (İbn Mâce, Mesâcid 19).
Cami, kurtuluşun habercisi, Rab’le buluşmanın merkezidir. İslam medeniyeti cami medeniyetidir… İslâm şehrinin merkezinde cami, caminin merkezinde de namaz vardır…
Camiler, Müslümanları toplayıp bir araya getiren, onların hayatını kuşatan mekânlardır.
Camiler, Allah’ın adının anılması için, ibadet için vardır. İbadetin odağı ise namazdır.
Camiler, İslam’ın sembolüdür, imzasıdır; Müslümanların güvencesidir.
Camiler yeryüzüne vurulan İslam mührüdür.
Camiler “Allah’ın evi” olan Kâbe’nin şubeleridir.
Camiler Allah’ı anma adacıkları, Rabbimizle baş başa kalma vahaları, kendi içimize döndüğümüz serin pınar başlarıdır.
Öyleyse bizler camilerin yolunu yeniden keşfetmeli ve mihrabı, minberi, ezanı, salâsı, minaresi ile camiyi yeniden ortak sevgi odağı haline getirmeli değil miyiz?
Abdullah YILDIZ
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…