Namaz Gönüllüsü Olmak

“Namaz Gönüllüleri” olarak namazı insanımıza nasıl sevdireceğimizi, namazın önemini nasıl anlatacağımızı, bu konuda neler yapabileceğimizi sık sık istişare ediyor, konuşuyor, müzakere ediyoruz…

Son istişare kampımızda şu soru öne çıktı: Namaz gönüllüsü kimdir ve nasıl namaz gönüllüsü olunur?

“Namaz Gönüllüsü kimdir?” sorusuna, birlikte yaptığımız bir çalışmada şöyle bir cevap hazırlamıştık:

“Namaz Gönüllüsü”; namazın, imandan sonra emredilen ilk farz ve “İslâmiyet’in olmazsa olmazı” olduğuna iman eden insandır: “İman eden kullarıma söyle; namazı dosdoğru kılsınlar…” (İbrahim, 31)

“Namaz Gönüllüsü”; varlığını Allah’a adayan insandır. O şöyle der: “De ki: Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.” “O’nun hiçbir ortağı yoktur. İşte ben bununla emrolundum. Ve ben müslümanların ilkiyim.” (En’âm, 162-163)

“Namaz Gönüllüsü”; Peygamber Efendimizin (s.a.) hadis-i şerifleriyle, namazı, “Din’in direği”, “Mü’minin mi‘râcı”, “gözünün nûru” ve “Cennet’in anahtarı” bilerek önemseyen insandır.

“Namaz Gönüllüsü”; yine Peygamberimizin (s.a.) tavsiyesine uyarak, ezanı işitince, onu hem dinler hem de kelime kelime tekrar eder (Nesâî, Ezan 33) ve ardından hemen namaza koşar.

“Namaz Gönüllüsü”; öncelikle namazlarını vaktinde, gereği gibi ve huşû içinde kılan ve felâhı yani gerçek kurtuluşu namazda (Mü’minûn, 1-2) gören kişidir.

“Namaz Gönüllüsü”; gereği gibi ve dosdoğru kıldığı namazların kendisini haramlardan, günahlardan ve kötülüklerden alıkoyduğu (Ankebut, 45) dosdoğru bir insandır.

“Namaz Gönüllüsü”; namazlarını cemaatle, mümkün mertebe camide-mescidde eda eder ve “mescidlerin (câmilerin) i‘mârı”nın (Tevbe, 18) ancak onların içini doldurmakla gerçekleşeceğini bilir.

“Namaz Gönüllüsü”; “Bir Müslüman olarak yeryüzünde Allah’ın huzurunda secde etmeyen tek bir fert kalmayıncaya kadar İslam’ın hâkim kılınması yolunda kendimi görevli hissediyorum.” (Malcom X) der.

Peki, “nasıl namaz gönüllüsü olunur?” Bu soruya pratik cevaplar olmak üzere şunlar söylenebilir: Namazın ve elbette İslâm’ın bütün güzelliklerinin yayılması, insanlar tarafından bilinip yaşanması için, sırf Allah rızasını gözeterek, kimseden bir karşılık beklemeyip gönülden çalışan, bu konuda küçük de olsa hasbi bir çaba ortaya koyan herkes “namaz gönüllüsü” olur. Gönlünü Allah için kıldığı namaza kaptıran, namazda Rabbi ile sohbete dalabilen, bununla yetinmeyip namazın önemini, özelliklerini, güzelliklerini sevdiklerine, tanıdığı-tanımadığı, elinin ve dilinin ulaşabildiği herkese taşımak için çabalayan; mesela okuduğu bir kitabı hediye eden, dinleyip etkilendiği bir ayeti, hadisi veya kelâmıkibarı biriyle paylaşan, bir sohbeti, videoyu, yazıyı, fotoğrafı arkadaşlarına aktaran herkes “namaz gönüllüsü” olur. “Namaz gönüllüsü” mesela bir program, bir okur-yazar buluşması organize edebilir. Diyanet İşleri Başkanlığımız her cuma gecesi (perşembeyi cumaya bağlayan gece) akşam-yatsı arasında ailece camilere gelip Kur’an ve sohbet dinlemek, dua edip tövbe ve istiğfarda bulunmak için çağrı yaptı. “Namaz gönüllüsü”, ailesi, akrabası ve arkadaş çevresi ile camileri şenlendirmek üzere harekete geçip bu konuda öncülük yapabilir. Yine mesela sosyal medya mecraları üzerinden sohbetler düzenleyebilir. Yani gönüllerden ne koparsa…

Bu arada, etkileri hâlâ süren salgın sürecinde şekillenen Namaz Gönüllüleri Youtube kanalımızı her gönüllümüzün izleyip abone olmasını ve bulmasını tavsiye edelim. Abdullah Yıldız, Ahmet Bulut, Ramazan Kayan, Abdülhamit Kahraman, Kerim Buladı, Yasin Uslu, Şerif Niziplioğlu, Namık Yalçınkaya, Bülent Acun, Mehmet Paksu ve Nihat Bengisu hocalarımıza ait namazın güzelliklerini anlatan yüz kadar videonun yer aldığı ve inşallah daha da alacağı Youtube kanalımız büyük ilgi görüyor…

Son olarak, namazı sevdirmek için yapılabilecek şeylere dair bazı önerileri özetleyelim: Peygamberler bir kişi olarak başladılar ama insanlara Tevhid inancını ve “tevhid eylemi” olan namazı öyle sevdirdiler ki, ölseler de bunlardan vazgeçmediler. Peygamberimiz (s.a); “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz” buyurdu. Ana-baba veya hoca olarak gençlere ve halka örnek olmalı, onların dilini yakalamalı ve kendimizi sevdirmeliyiz. Sevilmeyen kişilerin dini ve namazı nasıl sevilsin? Muhataplar suçlanmamalı, aksine onlara değer verilmelidir. İnsanların “niçin namaz kılmalıyım?” sorularına tatmin edici cevaplar verilmeli ve adeta onları namaza acıktırıp susatacak kıssa ve yaşanmışlıklar anlatılmalıdır…

Abdullah Yıldız