21 Mayıs Cumartesi Kocaeli kitap fuarına kitaplarımı imzalamak için davet edilmiştim. Bulunduğum Siyer Yayınları reyonuna gelenlerden birileri de tesettürlü bir grup kızdı. Hoş-beşten sonra “Niçin Namaz”kitabımın özelliklerinden kısaca bahsettim. Onlardan biri:
-Hafif sesli bir gülümseme ile ben namaz kılmıyorum ki, dedi.
Biraz durdu. Galiba, bu sözümü tartmaya, sözümdeki ciddiyeti ve hakikati anlamaya çalışıyordu. Ben de şaşmamış değildim. Hayretimi saklayamayarak sordum:
-Neden namaz kılmıyorsun? Halbuki görünümünden namaz kılan birisi sanılıyorsun.
Yine güldü: “yüzümde bir parlaklık var, değil mi?”dedi.
-Hayır, ben onu kast etmemiştim. Giyim ve kuşamını kast etmiştim. Tesettürlü birisisin, güzel örtünmüşsün. Bu örtülerin içindeki biri namaz kılmaz mı?
Cevap yine çok netti:
Bir ay önce de İstanbul Çemenzar’da böyle bir şaşkınlık yaşamıştım. Camide öğle namazını kıldım. Namazdan sonra dışarı çıktım. Hanımlar için ayrılan taraftan da bir hanımın çıktığına şahid oldum. Başı güzel örtülü, ama pantolonlu bir bayan. Genç sayılacak bir yaşta olan bu hanımefendi cami avlusundan çıkmadan başındaki örtüyü açtı, çantasına koydu.
İki bayan… İki farklı durum… Biri örtülü, ama namaz kılmıyor. Biri açık, ama namaz kılıyor. Belki başını, sadece namazdan namaza örtüyor.
Bu açık hanımın camiden örtülü çıktığını görmesem namazlı biri olduğunu anlamazdım. Güzel örtülerin içinde gördüğüm bayanın da namazsız olduğunu anlamazdım.
Bu vaziyet bana bir gerçeği anlatıyor ve diyordu ki: Her örtülüyü dini yaşayan biri sanma, her açığı da dinle ilişkisi yok biri görme. Örtülüler içinde dini yaşamayanlar olduğu gibi, açıklar içinde de dini yaşayanlar vardır.
Her ne kadar durum böyle ise de şu gerçeği de unutmamamız lazım. Örtünmek, Allah’ın emri olduğu için, bu emri yerine getiren dindar sayılmaktadır. Örtünmemek ise, bu emri kale almama anlamına geldiği için, örtünmeyenin dinden uzak biri olduğu kanaatini vermektedir.
Bu iki vaziyetin hem sevindirici yanları vardı hem de üzücü yanları. Örtülüye namaz yakışır, namaz kılana da örtü yakışır.Keşke örtülü kızımız namaz kılan biri olsaydı, namaz kılan açık hanım kardeşimiz de örtülü olsaydı. Birinin günahı namazsızlık, diğerinin günahı da, örtüsüzlük… Rabbim ikisine de eksiklerini tamamlama bilinci ve fırsatı nasip eylesin.
Sevgili okurlarım, örtülü olup namaz kılmayan bu kızımızın söylediği “içimden namaz kılmak gelmiyor”sözü, enteresandır yıllar önce bir ihtiyaç üzerine kaleme aldığım makalelerimden birinin başlığı idi. Ve bu makale de ziyaret için gelenlere imzaladığım önümdeki “Niçin Namaz” adlı kitabımda bulunmakta. Başlık şu idi: ”İçimden İbadet Etmek Gelmiyor”
Örtülü bir kızımızın namaz kılmama gibi bir hastalığa yakalanması beni üzdü. Ama onun hastalığını tedavi edecek ilaçların, “Niçin Namaz” adlı eczanemizde bulunması da beni sevindirdi. Kırılmasın diye “tam senin hastalığını tedavi edecek ilaç, bu kitabın içinde.”demek yerine, senin söylediğin bu sözün aynısı yıllar önce kaleme aldığım işte bu kitabın içinde bulunmaktadır. Sanki sen ve senin gibilerin ihtiyacı düşünülerek kaleme aldım. Lütfen bu fırsatı kaçırma, bu kitabı oku ve gereğini yap! Eğer bu kitabı okursan, içinden bir ses ve bir heves seni namaza koşturacak, namazı farz kılanla seni barıştıracak ve buluşturacaktır. Böylece sen hem dünya ve hem de ahiretin gerçek mutluluğunu ve cennetini yakalamış olacaksın.”dedim. Namazsız geçen günlerine ağlayan şair gibi sen de ağlayacaksın, namaza başladıktan sonra da onun gibi sen de:
“Namaz sancıma ilaç, yanık yerime merhem,
Onsuz ebedî hayat benim olsa istemem!”
“Eklense de başıma dünyada kaç baş varsa.
Başım onların hepsi için secdeye varsa!”
Diyeceksin.
MİRATHABER.COM – YOUTUBE