İslâm insan hayatını bütünüyle kuşatan ve yönlendiren din’dir. Bu yüce dinde ergin müminlere yüklenen ilk vazife namazdır. Kur’ân-ı Kerîm’de Rabbimiz şöyle buyurur:
«… Namazı kılınız. Şüphesiz namaz müminler üzerine vakitleri belirli bir görev olmuştur.» (1)
Ali Rıza DEMİRCAN
Namazın nasıl kılınacağını bizlere öğreten Peygamberimiz, namazın dinimizdeki önemini şöylece açıklamıştır.
[«… Namaza sarılın. Aman namaza önem verin.»
«Dinde namaz vücutta baş gibidir.»
«Kalbini namaz için hazırlayan ve onu şartlarına uyarak kılan kişi gerçek mümindir.»] (2)
Allah’a bağlayan ana rabıta olan Namaz Kur’an-ı Kerim’de defalarca tekrarlanarak emredilen ve kadın, erkek, genç, ihtiyar, zengin, fakir, hattâ Peygamberimiz dâhil bütün inananlara yüklenen ana ibâdettir.
Namaz Hayatı İslâmlaştıran İbadettir
Namaz, bedenin fizikî hareketleri, aklın tefekkürü, kalbin de haz ve neşesi ile eda edilen ve mü’mini baştanbaşa bir iman ve şuur âbidesi haline getirerek diğer ibadetlere hazırlayan ve böylece hayatı İslâmlaştıran ibadettir.
İman’ın belgesi olan namaz, imandan sonra öğrenilmesi ve tatbik edilmesi istenen ilk emirdir.
Peygamberimiz İslâm’ı Din olarak kabul edenlere ilk olarak namazı bildirirdi. Namazsız bir İslâm toplumu oluşturulamayacağından, namaz kılınacağı hususunda biat alırdı.
İslâm Dinini yaşama gücünü kazandıran namaz, Müslümanlarda Hz. Peygamberin izinde Allah’ın emir ve yasaklarına göre yaşama bilincini geliştiren ve hayata disiplin kazandıran büyük bir eğitim ibadetidir.
Her sabah dünya yeniden kurulurken mesut edecek nizamın ancak İslâm olduğunu ilân eden ezanlarla ve Hz. Muhammed’in bildirdiği şekilde Allah’a ibadetle başlayan mü’min günü, her biri taze bir başlangıç olan beş ana vakte ayrılmaktadır. Her bir vakitte Allah’a dönüşle başlayıp bitmekte, böylece müminin hayatı İslâmî doğrultuda disipline edilmektedir. Namaz, mümine gelişme ve yücelme yollarını da açan ibâdettir.
Düşününüz! Günde beş defa şuur, huşu ve ta’zimle Allah’ın huzuruna çıkan mü’min, inandığı ve yaşamağa azmettiği Kur’ânın âyetlerinden okuyarak Allah’a ibadet ediyor.
İçinde “ Zekât, adalet, merhamet, yapılan her işi Allah, görüyor bilinci içinde güzel yapma, sözleşmelere bağlılık, ana-babaya saygı, yaratılanlar üzerinde düşünme… Ve doğru konuşma “ gibi emirler yer alan Kur’ân ayetlerini okuyarak namaza başlıyor…
“Faiz, içki, kumar, zina, zulüm, yalan, bölücülük, kin, kibir… Ve israf…” gibi yasakları içeren Kur’ân âyetlerini okuyarak namazını bitiriyor.
Böylece namaz, İslâm Dini’nin, ortak aklın ve ilmin buyruklarına yönlendirerek, yasaklarından koruyarak hayatı basitlikten, faziletsizlik zemininde sürünüşten kurtarıyor, yüksek heyecanların, ölümsüz hedeflerin âşığı kılıyor. Gerekli enerjiyi yüklüyor.
Namazlarının her bir rekâtında Fatiha Sûresini okurken: «… Ancak sana ibadet ederiz…» diyerek haram ve helâl ölçülerine göre yaşayacağına söz veren mü’minin Allah’ın emirlerini ve yasaklarını çiğnemesi mümkün müdür?
Rızkı verenin, sebepleri yaratanın, saadeti bahşedecek olanın Allah olduğuna ve O’nun huzurunda hesap verileceğine inanan mü’minde, fâni dünya nimetleri ve sayılı ömür günleri için yalan, karaborsa, rüşvet, sömürü, zulüm, riya, ihtiras, samimiyetsizlik bulunulabilir mi? Hiç şüphesiz namazlı bir mü’min yanılabilir, fakat hatasında ısrar edeceği düşünülemez.
Namaz Koruyucudur
Bunun içindir ki Kur’ân-ı Kerim namazı maddî ve manevî kötülüklere ve ahlâksızlıklara karşı güçlü bir koruyucu olarak sunmaktadır.
Ankebût sûresi âyet 45’de şöyle buyrulur
« Kur’ânla sana bildirilen mesajları oku. Namazını da gerektiği şekilde kıl. Çünkü namaz bütün çirkinliklerden ve tüm kötülüklerden alıkoyar. Allah’ı anmak/Allah’ın kulunu anması elbette pek büyükdür. Allah yaptıklarınızı bilir.»
Namaz Kaynaştıran İbadettir
Namaz; fertleri olduğu gibi toplulukları da renk, ırk ve dil ayırımına yer vermeksizin iman ve gönül rabıtasıyla birleştiren, seviştiren, kaynaştıran ibadettir.
Her yaştan, her kültür seviyesinden, her bölgeden binlerce inşanı Allah için birleştiren, omuz omuza, gönül gönüle verdiren, aynı yüce ve kutsi duygularla besleyen Cuma, bayram ve vakit namazlarının mucizevî kuvvetini düşününüz.
Dünyanın çeşitli ülkelerindeki dilleri, ırkları, tarih ve kültürleri ayrı milyonlarca Müslümanın bir namaz için tekbir aldığını ve aynı kıbleye yöneldiğini düşünelim. Evet; Endonezya’da, Pakistan’da, Türkiye’de, İngiltere’de, Almanya’da ve Amerika’da aynı iman, aynı duygu ve aynı ibâdet dili ile kılınan ve 14 asırdır kılınmakta olan namazlar ne muhteşem ve ne mucizevî bir tablodur.
Namaz İdeolojilere Karşı Koruyan İbadettir
Namaz, fertleri ve toplumu Batıl kültür ve ideolojilere karşı koruyan ibâdettir.
Allah’a, Kur’ân’ın içtimaî/sosyal, iktisadî, hukukî ve ahlâkî hükümlerini ihtiva eden âyetlerini okuyarak ve Hz. Peygamberin öğrettiği gibi namaz kılarak ibadet eden müminleri hangi güç İslâmî doğrultudan saptırabilir?
Hangi zalim otorite İslâm dışı, sistemlere kanalize edebilir? Hangi istibdad tanrılaştırılmış Tağut’î güçlere boyun eğdirebilir?
Yurdumuzda anlayarak namaz kılınmadığının, namazın özünden ve hedeflerinden uzak kalındığının en canlı belgesi yıllardır toplumumuza egemen olan batıl kültür ve siyaset odaklarına karşı Hakk’ı yaşama hürriyet ve özleminin yeterince duyulmamış olmasıdır.
Aman Namaza Sarılalım
Nefislerimizi, emrolunduğumuz namaza alıştıralım. Namaz İslâm binasının beş temelinden biridir. Namazsız Müslümanlık yaşanamaz. Bunun içindir ki Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:
« Bizimle (kalplerine İslâm inancı yerleşmemiş olan) münafıklar arasındaki ayırıcı ölçü namazdır.
Kim farz görev olduğunu inkâr ederek namazı bırakırsa kâfir olur.» (3)
Namazsızlık Rabbimizden uzak kalmaktır. Yalnızlığa, âcizliğe ve ümitsizliğe mahkûm olmaktır. Cehennem azabına yuvarlanmaktır.
Peygamberimiz şöyle buyurur:
«… (Hayırları ne olursa) olsun namaz kılmayan mümine Allah’ın verilmiş sözü yoktur. Dilerse onu bağışlar. Dilerse azaplandırır.» (4)
Sözü namazlıları müjdeleyen âyetlere bırakalım:
“Namazlarında kalpleri huzurla dolu olan, boş söz, iş ve davranışlardan kaçınan, zekât vermek için çalışan, cinsel organlarını örten-zinadan, eşcinsellikten koruyan… kendilerine bırakılan emanetleri koruyup sözleşmelerine bağlılık gösteren ve bir de namazlarına devam eden gerçek mü’minler (yok mu?) Onlar mutlaka felah bulacaktır.Onlar, içinde ebedî kalacakları Firdevs Cenneti’ne vâris olacaklardır. “(5)
1.Nisa,103
2.M. Kenzül-Ummal Kitabus – Salati.
3.Tac, 1/140
4.Tac, 1/13
5.Müminun, 1-11
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…