Akşam namazını kılıyordum. Sünnetinin son rekâtında zamm-i sure olarak şu iki ayet-i celileyi okudum:
رَبِّ اجْعَلْن۪ي مُق۪يمَ الصَّلٰوةِ وَمِنْ ذُرِّيَّت۪يۗ رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَٓاءِ
رَبَّنَا اغْفِرْل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟
Aman Allahım, bir de baktım ben, bu iki satırlık ayetle bir baba olarak çocuklarıma, bir evlat olarak ta ana-babama dua ediyorum. Aldığım halaveti, yaşadığım saadeti tarif edemem. Bu halavet ve saadeti bana yaşatan, bu ayetleri tüm insanlığa gönderen Allah’tı. Düşündüm. Namazı bitirir bitirmez hemen bilgisayarımın başına geçtim, namazda düşündüklerimi ve hayalimle söylediklerimi yazmaya başladım:
Aman Allahım! Nasıl olur da ben sana hayran ve kurban olmam? Nasıl olur da ben senin için şükür ve teşekkür secdelerine kapanmam? Çünkü Sen beni, aynı anda hem çocuklarıma ve hem de ana-babama dua ettiriyorsun. Emrettiğin namaz güzel, namazda okuduğum dualar güzel, bunları bize getiren ve öğreten Peygamberin güzel.
Namazda okuduğum yukardaki orijinal ifadelerini gördüğünüz ayetlerin meâl-i âlileri şu idi:
“Ey benim Rabbim! Beni ve çocuklarımı devamlı ve dosdoğru namaz kılanlardan eyle, ey bizim Rabbimiz dualarımı da kabul buyur.
Ey bizim Rabbimiz! Hesabın görüldüğü gün, beni, anamı-babamı ve bütün müminleri bağışla.”[1][1]
İki satırlık iki ayete ne kadar güzel mesajlar yüklemişti Mevla. İsterseniz o mesajları şöyle sıralayalım:
1-Atlak-butlak değil, günde beş vakit, hem de dosdoğru, huşu ve tadil-i erkânla kılınan namaz istiyor. Ayette geçen “mukim” kelimesinin masdarı olan “ikame” kelimesinde bu manalar saklı.
2-Sadece kendimiz için değil, ana-babamızın yanında bütün müminlere dua etmemizi istiyor Mevla. Bu müminler içinde kızdığımız var, sevdiğimiz var, barışık olduğumuz var, küsülü olduğumuz var. Hiçbirini ayırt etmeden, bütün müminleri, bütün müminlere dua ettiriyor Mevla. Burada da bütün müminleri bağışlayacağının ve hepsini cennet-i ‘alaya göndereceğinin işaretlerini görüyoruz.
Bu iyilik ve ikramlarından dolayı gerek namazın içinde ve gerekse namazın dışında yalvarıyor ve diyoruz:
Ey merhametlilerin en merhametlisi Allahım! Bizi, çocuklarımızı, anamızı-babamızı sevdiklerinin arasına al, sevdiklerinle beraber haşr eyle, bizi sevmediğin zalimlerin şerrinden koru.
Allahım, kalbimize ve damarlarına, bedenimize ve organlarına, aklımıza ve hafızamıza nur ver, kuvvet ver, sıhhat ver, şebabet (gençlik) ver. Verdiğin nimetlere layık eyle, vermediğin nimetlere de nail eyle.
Bizim neslimizden ahlaksız, iffetsiz, edepsiz, zalim, katil, isyankâr, müstehcen, hayasız, imansız, namazsız kimse çıkmasın Allahım.
Sonsuz minnet, sonsuz hürmet, sonsuz şükran, sonsuz secde olsun Sana.
Sonsuz salat, sonsuz selam olsun Habibin Muhammed Mustafa’na (sav).
Onun peygamber kardeşlerine, aline, ashabına ve tüm izinden gidenlere.
Rahmetler, bereketler yağsın bu yazıyı okuyanların, yayanların üzerine.
Dr. Vehbi KARAKAŞ
[2][1] İbrahim, 14/40-41
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi