Türkiye’yi kahreden Narin Güran cinayetiyle ilgili soruşturma genişlerken şüphelilerin ifadelerindeki kan donduran detaylar basına sızmaya devam ediyor.
Diyarbakır’da 21 Ağustos günü kaybolduktan sonra önceki gün cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın nasıl ve ne zaman öldüğüne ilişkin düğümü İstanbul Adli Tıp Kurumu çözecek.
Diyarbakır’da 21 Ağustos’ta kaybolduktan 19 gün sonra cesedi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın ölümüne ilişkin soruşturma devam ediyor. Narin’in nasıl ve ne zaman öldüğüne dair kritik sorulara İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun vereceği rapor yön verecek.
Mir’at haber ailesi olarak Türkiye’yi kahreden bu olayı yazarımız Sosyolog Prof. Dr. Sami Şener’e sorduk.
Editör: Bir Sosyolog olarak, Diyarbakır’lı Narin’in olayını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu durum, toplumumuzun travmatik durumu ile ilgili bir yozlaşma ile ilgili görebilir miyiz?
Prof. Sami Şener: Evet. Diyarbakır’da on yaşlarında bir kızımız, öldürüldü. İnsan olarak kabul edemiyeceğimiz bir olay bu. Küçücük, masum ve hayatı, insanları henüz tam olarak tanıyamamış bir melek durumunda bir varlıktı Narin.
Bu tür olayları ülkemizde son yıllarda yaşamaya başladık. İnsanın üzerine titrediği, canından bir parça olan yavrusunu, her ne sebep olursa olsun öldürmek veya öldürtmek, sadece “canavarlara” has bir tutumdur.
Hiçbir vahşi hayvan, mecbur olmadığı halde başka bir canlıya kıyamazken, insan dediğimiz varlığa ne oldu da, hayvanlardan daha kötü, daha acımasız bir “canavar” haline geldi. Bu halimizi ,ciddi olarak düşünmek zorundayız.
Televizyonlar, gazeteler olayı, bir “haber mantığı” ile ele alıp, olayı, konuyu kriminal boyutu ile detaylı olarak ele alırken, ben; bu olayın şokunu yaşıyor ve “bir insanı öldüren “bütün insanlığı öldürmüştür” kutlu sözün, manasını daha iyi kavrıyorum. Gerçekten de, bugün Narin ile biz de öldük..
Editör: Peki, bu ölümcül duyarlık kaybından nasıl kurtulacağız?
Prof. Dr. Şener: Bu ölüm olayı, aslında duygumuzun ve ruhumuzun ölümüdür. Çevrenize bakın, insanlar bir dakika veya birkaç saat bu olayın etkisinde kalacak ve daha sonra, birçok kişi yeniden normal gibi gördükleri, “bilinçsiz ve sorumsuz tutum ve davranışların” içinde kaybolacaklar. Yani, bu olay; bir televizyon, bir reklam filmi gibi unutulacak.
İşte günümüzün en korkunç yönü, “unutmak ve olaylardan ders çıkarmamak” olarak söylenebilir. Sanki, rüyadaymış gibi yaşıyoruz. Gayesiz, şuursuz ve önemli konuları dert edinmeden bir yaşama şekli. Bunun da sorumlusu, bizi “sanal bir dünyaya sokup, orada; sadece zevk ve eğlenceden oluşan, kendi bencilliğimizle gurur duyduğumuz ve basit zevk ve hedefler için yaşamamız gerektiğini beynimize her an sokan reklamlar, diziler ve magazin ile şekillenen sahte dünyalar. Yunan, Roma, Emevi ve Osmanlı dönemlerinin de sonunu getiren bu “hedonist/eğlenceci” bir yaşama tarzıydı. Artık, lütfen kendimize gelelim ve insan olduğumuzu hatırlayalım..
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
RÖPÖRTAJ: PROF.DR. SAMİ ŞENER
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
View Comments
Haksız yere bir insanı öldürmek, tüm insanları öldürmek gibidir."
Bu olaya tepkisizlik, vicdanların hatta ruhların ölmesidir sözü çok yerinde bir tesbit.
Tesekkùrler...