İmkân, makam ve itibar görünce değişen, dönüşen, özüne yabancılaşan, geçmişini unutan ve yamulan insanları gördükçe hep Hz. Musa’yı hatırlarım… O bana/bize ne güzel örnektir… Hz. Musa hem prensliği hem de çobanlığı yaşadı… Hem saraylarda hem de ahırlarda yattı… Hem varlığı hem yokluğu tattı… O bu iki farklı dönemde de hep aynıydı… Değişen tek şey hayat şartlarıydı… O ne varlıkta şımardı ne de yoklukta dağıldı… Zira onun için önemli olan ne kaybettiği değil ne yaptığıydı…
Kardeşim! Hz. Musa gibi bir duruşa sahip olursan prens olmak ile çoban olmak arasında hiçbir fark yoktur… Duruşun olduğunda isminin önünde gelen unvan ve sıfatların hiçbir önemi olmaz… Zira hakkın, adaletin, iyiliğin ve erdemin yanında duruş sergileyen prens Musa ile çoban Musa arasında hiçbir fark yoktu… Prenslik ve çobanlık Hz. Musa’nın giydiği iki farklı elbiseydi sadece… Hz. Musa giydiği elbiselere göre değil sahip olduğu şahsiyete ve karaktere göre hareket etmekteydi… Onu ne Firavunun gücü ne de Medyen’deki çaresizliği değiştirmişti… O şahsiyetini yıllarca hak, adalet, erdem ve iyilikle demlemişti…
Makamların ve yokluğun sizi sizden etmesine izin vermeyin… Bugün prens yarın çoban, bugün çoban yarın prens olabilirsiniz… Önemli olan ne olduğunuz değil nerede ve nasıl durduğunuzdur… Hz. Musa hiçbir zaman geldiği aileyi, köleleştirilen kavmini unutmadı, onlardan utanmadı ve onlara sırtını dönmedi… O prens iken de çoban iken de zalimlerin safında değil mazlumların, mahrumların, mağdurların yanında yer aldı… Şayet geldiğiniz makamlar, beslendiğiniz mekânlar, size sunulan imkânlar size geçmişinizi unutturuyor ve utandırıyorsa, sizi geçmişinize yabancılaştırıyorsa kaybetmişsiniz demektir…
Unutma! İmkân ve yokluk şahsiyeti tartan terazinin iki kefesidir… Terazinin hangi kefesi ağır basarsa bassın senin şahsiyetin, kimliğin, kişiliğin asla değişmemelidir… Hakkın, adaletin, erdemin, iyiliğin yanında saf tutman sana yetmelidir…
CAHİT KARAALP